Darbe Girişimi Ve Sonrasındaki Gelişmeler


Türkiye Cumhuriyeti Urumiye Başkonsolosunun İran basını için yazdığı yazı.

Tesnim Haber Ajansı - Türkiye demokratik bir hukuk devletidir. En yüksek insan hakları ve demokrasi standartlarına erişmeyi ve bu alanda hep ileri gitmeyi kendisine hedef edinmiştir. Bu uğurdaki çabalarımız kesintisiz sürmektedir. Bu süreçte Türk milleti demokrasiyi ve demokrasi kültürünü özümsemiştir.

Türkiye bugün devletin ve milletin varlığını tehdit eden çok yönlü ve çeşitli tehditlerle karşı karşıyadır. Terör ile mücadelesi çeşitli cephelerde sürmektedir. 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan başarısız darbe girişimini bu bağlamda değerlendirmek gerekir.

Fethullah Gülen liderliğindeki Terör Örgütü (FETÖ), o gün asker kıyafeti giymiş silahlı teröristleri aracılığıyla bir alçak darbe girişimine kalkışmış; aziz milletimizin demokrasiye sahip çıkan kararlı duruşu ve Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın sağlam iradesi ve hükümetimizin demokrasiye sahip çıkmasıyla darbe girişiminde bulunan bu ihanet çetesi kısa zamanda püskürtülmüştür. Darbeci teröristler müstahak oldukları cezalara çarptırılmak üzere adalete teslim edilmektedir.

Bu bağlamda, aşağıdaki hususları vurgulamak isterim.

Menfur darbe girişimi, Türk Silahlı Kuvvetlerinin emir-komuta zincirinin dışında gerçekleşmiştir. Bu kalkışma, Türk Silahlı Kuvvetleri içinde yuvalanmış, Fethullah Gülen liderliğindeki FETÖ terör örgütü mensubu farklı rütbelerdeki bir grup asker tarafından yapılmaya çalışılmıştır. Esasen bu başarısız darbe girişimi bir terörist faaliyettir ve FETÖ terör örgütünün gerçek yüzünü göstermiştir.

Bu terörist faaliyet, halkın iradesini temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisini (TBMM) bombalayacak ve Türk halkına ateş edecek kadar ileriye gitmiştir.

Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere tüm yetkililerimiz büyük bir dirayet göstermişler, toplumumuzun tüm kesimleriyle iletişim içinde gelişmeleri yönetmişlerdir. Darbe girişiminin ilk anlarından itibaren, Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Başbakanımız, Hükümetimiz, Yüce Meclisimizin Üyeleri, Siyasi Partilerimiz, Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, Polisimiz, Basınımız tüm Halkımızla dayanışma içinde demokrasimiz ve hukuk devletinin yanında yer alarak bu darbe girişimini önlemişlerdir.

Türkiye Cumhuriyetinin Emniyet Teşkilatı ve savcıları darbe girişimi karşısında gerekli önlemleri hızla almışlardır. Devletiyle birlikte tarihi bir dayanışma sergileyen Türk halkı, sokaklarda darbeci çetenin tanklarının önünde durmuş ve canları pahasına bu darbe girişimini önlemiştir. 246 şehit verilmiş, yüzlerce vatandaşımız yaralanmıştır. Halkımız o günden bu yana meydanlarda demokrasi nöbetini sürdürmektedir.

Darbecilerin Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu (TRT) binasını silahla ele geçirme girişimi ve enformasyon araçlarını kullanarak yapmaya çalıştıkları algı operasyonu başarısız olmuştur. Darbeciler, özel medya organlarının merkezlerini de ele geçirmeye teşebbüs etmişlerdir. Sivil toplumumuzun karşı çıkmasıyla bu teşebbüs de sonuçsuz kalmıştır. Bu süreç içinde Türk halkı ve basını büyük bir demokrasi dersi vermiştir.

Siyasi partilerimiz tümüyle demokrasiye, milli iradeye ve temsilcisi TBMM’ye sahip çıkmışlar, TBMM 16 Temmuz Cumartesi günü olağanüstü toplanmış ve bir ortak bildiri kabul etmiştir.

Yukarıda özetlenen çerçeve, Türkiye’nin bir bütün halinde canhıraş bir şekilde verdiği başarılı demokrasi sınavıdır. Darbeye girişen çetenin hak ettiği şekilde cezalandırılması yönünde gerekli adımlar atılmaktadır.

Fethullahçı Terör Örgütünün darbe girişimi bugüne kadar hükümetimiz tarafından alınan tedbirlerin haklılığını teyit etmiş, ayrıca bu suç örgütünden ülkemizi tamamen kurtarma zorunluluğunu ortaya çıkarmıştır. Bu kapsamda, 21 Temmuz 2016 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulumuz üç ay süreliğine Olağanüstü Hal (OHAL) kararı almıştır. OHAL Anayasanın öngördüğü bir tedbirdir, halihazırda Fransa’da olduğu gibi diğer ülkelerde de gerekli hallerde uygulanmaktadır. Türkiye’deki OHAL durumu, vatandaşların hak ve özgürlüklerine yönelik tehdide karşı devletin mücadele edebilmesi amacıyla güvenlik önlemlerini arttırması için anayasal hukuk kuralları çerçevesinde uygulanacak tedbirler paketidir.

Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Başbakanımız başta olmak üzere yetkililerimizce de açıklandığı üzere, Olağanüstü Hal kararı vatandaşlarımızın ve Türkiye’yi ziyaret edenlerin gündelik hayatlarını asla olumsuz etkileyecek bir karar değildir. Bu süreçte, hayatın olağan akışını aksatacak hiçbir uygulamaya gidilmeyecek, darbe girişiminin yol açtığı kayıplar ve zararlar telafi edilecek, ülkemizin ve vatandaşlarımızın güvenliği ile ilgili kaygılar bertaraf edilecek, yönetimde ahenk sağlanacak, gerekli düzenlemeler daha hızlı yapılacak ve hukuka aykırı kısıtlayıcı hiçbir düzenlemeye gidilmeyecektir. Devlet ve milletimizin bekası ve huzuru için zorunlu olarak alınan bu kritik karar, bizatihi devlet düzeninin hukuk içinde işleyişine yönelik bir karardır. OHAL sürecinde yapılacak bütün düzenlemeler daha hızlı ve süratli olmak üzere TBMM’ye sunulacaktır.

Sözkonusu önlemler paketi temel hak ve özgürlükleri kısıtlayıcı bir husus içermemektedir. Uygulanacak güvenlik önlemleri, Türk vatandaşlarının gündelik yaşamlarını, ülkemize seyahat edecek ziyaretçilerin seyahatlerini ve tatillerini hiçbir şekilde etkilemeyecek olup uluslararası turizm hareketlerine ve havayolu trafiğine ilişkin herhangi bir engel teşkil etmemektedir. Tüm destinasyonlarımızda misafirlerimizin tatillerini güvenli bir biçimde geçirebilmelerine ilişkin olumsuz bir durum sözkonusu değildir.

Elbette, burada İran İslam Cumhuriyeti dahil uluslararası toplumun da darbe girişimi karşısında seçilmiş Türk hükümeti ve halkının yanında yer aldıklarını da vurgulamak gerekir. Bu vesileyle, komşumuz ve dostumuz olan İran’ın aziz halkı ve saygıdeğer makamlarına teşekkürlerimi yineler, saygılarımı sunarım. 

Mehmet Bulut
Türkiye Cumhuriyeti Urumiye Başkonsolosu