Şehit Fethi Şikaki’nin Hayatı ve Hz. Hüseyin Hakkındaki Görüşü


Şehit Fethi Şikaki’nin Hayatı ve Hz. Hüseyin Hakkındaki Görüşü

Bugün Büyük Mücahit, Alim Ve İslami Cihat Hareketinin Kurucusu Doktor Fethi Şikaki’nin müstekbirler tarafından şehit edilişinin yıldönümüdür.

Tesnim Haber Ajansı - Dr. Fethi Şikaki 1951’de Gazze’nin Rafah mülteci kampında, Remle’den iltica etmiş olan bir Filistinli ailede dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimi doğum yeri olan Rafah’ta tamamladıktan sonra Beir Zeit Üniversitesinde öğrenim gördü. Kudüs’te dört yıl öğretmen olarak çalıştıktan sonra Mısır’ın Zekâzik Üniversitesi’nde tıp öğrenimi gördü. 1980’de buradan mezun olarak Kudüs’e döndü ve doktor olarak çalışmaya başladı. 1983’te işgal yönetimi tarafından tutuklandı ve bir yıl hapiste kaldı. 1986’da bazı arkadaşlarıyla birlikte İslami Cihad Hareketi’nin kaynağını oluşturan Filistin’in Kurtuluşu İçin İslâmi Cephe’yi kurdu. Daha önce İslami anlayışları dolayısıyla el-Fetih’ten ayrılan bazı gruplar da bu cepheye katıldılar.

Sonradan İslâmi Cihad Hareketi adını alan söz konusu cephenin kurucuları ideolojik yapılanmalarında en çok İmam Hasan el-Bennâ, Seyyid Kutub ve İzzettin Kassam‘ın fikirlerinden etkilenmişlerdi. İmam Hasan el-Bennâ’nın İslâm dünyasında yeniden diriliş hareketini başlatmış önemli bir lider olduğunu, Seyyid Kutub’un da fikirleriyle ümmeti karşı karşıya olduğu sapmalar hakkında uyardığını ve inanç konusunda aydınlattığını söylüyorlardı. Bu hareket kuruluş merhalesinde İran devriminden de etkilenmiştir. Hatta hareketin kurucularının başında gelen ve şehit edildiği tarihe kadar da liderliğini yürüten Dr. Fethi Şikâki, İran’da İmam Humeyni’nin öncülüğünde geniş tabanlı bir halk hareketinin başladığı dönemde: “Humeyni, İslâmi Çözüm ve Alternatif” adlı bir kitap yazmıştır.

İslami Cihad müntesiplerini diğer klasik İslami örgüt ve cemaatlerden ayıran belirgin özelliklerinden biri, İhvan`ın geleneksel düşünce ve programını yadsımadan mümkün olduğunca değişik düşünce ve görüşleri anlama çabasında bulunmalarıdır. Bu anlamda Cemaleddin Afgani, Muhammed Abduh, Reşid Rıza, Hasan el-Benna, Seyyid Kutup, Mevdudi, M. Bin Nebi, Muhammed Gazzali, Tevfik et-Tayyib, Muhammed Bakır es-Sadr, Ayetullah Humeyni, Ali Şeriati, H. Turabi, Gannuşi, Muhammed Hüseyin Fadlallah, M. Selim el-Ava ve Kardavi gibi İslami düşünür ve hareket adamlarının fikirlerinden istifade ederken; edebiyat, siyaset, tarih, iktisat ve farklı ideolojik akımlar üzerinde önemle duruyor olmalarıdır.

Dr. Şikaki, 1986’da, Filistin’in Kurtuluşu İçin İslâmi Cephe’yi kurmasından kısa bir süre sonra ikinci kez tutuklandı ve dört yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ancak 1988’de Lübnan’a sürgün edildi. Orada bir yıl kaldıktan sonra Suriye’nin başkenti Şam’a yerleşti. Kudüslü bir hanımla evliydi ve dört çocuk sahibiydi.

Dr. Şikaki, Libya’daki Filistinlilerin sınır dışı edilmesi işleminin durdurulması için Kaddafi’yle görüşmede bulunmak üzere gittiği Libya’dan dönerken Malta adasında, (26 Ekim 1995) tarihinde, İsrail rejiminin cinayet şebekesi MOSSAD’ın paralı katilleri tarafından şehit edildi.


Bu yazı Şehit Fethi Şakkaki tarafından 1980 yılında Kahire’de yazılmıştır.

Cennet gençlerinin efendisi Hüseyin Bin Ali Bin Ebu Talip (as) bir şafak vaktinde, Kerbela çölünde tarihin hafızasına kazınan parlayan sahneler sergilemiştir ve bunlar asla unutulmayacaktır. O hak ve adalet yolunda şehit olarak, tam anlamıyla insanlığın sembolü olmuştur. 13 asrın ardından bir başka şafak vaktinde ve Cennet gençlerinin efendisinin yolunun izinde Hüseyni yiğitlerden biri olan İzzeddin Kasım, Haçlı işgalcileri karşısında, nefret uyandırıcı çirkin yüzlü işgalciler olan İngiltere ve ona bağlı Siyonizm karşısında dimdik durmuş, direniş göstermiş ve Hüseyni bir şekilde Filistin dağlarında şehit olmuştur. Toprak onun pak kanına doymuş, ağaçlar onun ruhu ile döllenmiş, milletlerin yarı ölü bedenlerine taze bir nefes vermiş, mukaddes bir öfke ateşini tutuşturmuş ve sonsuz bir mutluluk vermiştir.

İmam Hüseyin ve İzzeddin Kasım arasındaki mukaddes ve ortak ilişki ne kadar şaşırtıcıdır. Müminlerden çok az sayıda kişi büyük ordular karşısında durmuş ve kutsal görevleri yolunda zafere ulaşmıştır. Onların bilinci ve dini sorumluluğu tembellik ve kayıtsızlık duvarını yıkmıştır. Aynı İmam Hüseyin’in (as) kıyam ettiği gibi, İzzeddin Kasım da yirminci yüzyılın ikinci ve üçüncü yıllarında düşman ile uzlaşmayı reddetmiş ve imanın, inkılabın ve bilincin gerçek bir sembolü olmuştur.

En Önemli Yaşam/Kültür Haberler
En Çok Okunan Haberler