İran’da Keşfedilen Lityum Rezervi Tahran’ın Gücüne Güç Katacak


Arap dünyasının ünlü yazarlardan Abdulbari Atvan, İsrail’i paniğe sokan İran’ın yeni keşfedilen lityum rezervinin Tahran’ın gücüne güç katacağına inandıklarını söyledi.

Tesnim Haber Ajansı- Geçtiğimiz Mart’ta İran, dünyanın en büyük lityum rezervlerinden birini keşfettiğini açıkladı. İran hükümetinin açıklamasına göre, 8,5 milyon ton lityum içeren bir rezerv keşfedildi.

İran'da lityum keşfinin kamuya açıklanmasından beri bu haber dünya medyasının gündeminden düşmüyor ve farklı ülkelerdeki uzmanların, İran'da lityum keşfinin etkileri ile ilgili yorumları sürüyor. Bu arada Siyonist Rejim, İran'da lityumun bulunmasıyla ilgili endişelerini dile getiren ilk taraf oldu ve İsrailli uzmanlar ve medyas, İran'daki büyük lityum rezervleri hakkında çok sayıda rapor yayınladı. Siyonist uzmanlar, İran'da lityum yatağının keşfedilmesinin bölgesel güç dengelerinde değişikliğe yol açabileceğine ve Tahran'a benzeri görülmemiş bir jeopolitik ve ekonomik konum kazandırabileceğine inanıyor.

İran, Siyonist İsrail’in Korkulu Rüyası

Arap Dünyasının tanımış analistlerinden olan ve Rey el-Yevm Gazetesi Baş Editörü Abdulbari Atvan, kaleme aldığı yeni yazısında; ABD ve Siyonist İsrail’in İran'da lityum rezervlerinin keşfedilmesi konusundaki endişelerinin nedenini anlattı.

Abdulbari Atvan’ın yazısında şu ifadelere yer verildi:

“İşgalci rejimin Başbakanı Binyamin Netanyahu ve liderliğindeki Siyonist kabine korku içinde yaşıyor, bunun sebebi ‘İran’. Ancak Siyonistlerin kaygıları sadece çare bulamadıkları için değil; çünkü bu tehlikeli durum özellikle önümüzdeki yıllarda daha da kötüleşecek.

Burada İran'ın füze endüstrisi, Hayber ve Fettah füzelerinin üretimiyle kaydettiği büyük ilerlemeden veya ülkeyi nükleer bir güç olmanın eşiğine getiren nükleer programdan bahsetmiyoruz. Aslında, bahsettiğimiz konu, Siyonist İsrail'in tahminlerine göre İran'ı Ortadoğu bölgesindeki en önemli finansal ve ekonomik güç haline getirebilecek ve bu şekilde Tahran'ı güçlendirebilecek devasa lityum rezervlerinin keşfi hakkındadır. Böylece İran yönetimi Çin ve Rusya başta olmak üzere büyük ülkelerle ilişkilerini geliştirebilir.

İran Yakında Dünyanın Gelişmiş Sanayilerinin Ana Aktörü Olacak

İşgalci İsrail rejimi ve bu rejimi destekleyen Batılı ülkelerinin İran İslam Cumhuriyeti'nin nükleer ve füze programından büyük ölçüde kaygılandığı bir durumda, Tahran 8,6 milyon tonluk geniş bir lityum rezervi sahasının keşfedildiğini duyurdu. Şili'den sonra dünyanın en büyük ikinci lityum rezervi ve dünyadaki lityum rezervlerinin yüzde 10'unu oluşturan yeni keşfedilen yatak İran'ı küresel endüstrilerin çoğunda ana aktör yapacaktır; Bunun önemi gelecekte daha iyi anlaşılacaktır. Çünkü lityum maddesi elektrikli otomobiller ve bunların pillerinin yanı sıra enerji üreten bilgisayar ekipmanları ve güneş panelleri gibi ürünlerde kullanılır.

Şunu demek istiyoruz ki, Avrupa Birliği (AB) ve dünyanın diğer bölgeleri 2035 yılından itibaren petrol motorlu araba üretimini ve kullanımını durdurup elektrikli arabalara ve temiz enerjiye geçerse, Ortadoğu ile Kuzey ve Güney bölgesindeki herkes lityum hammaddesini İran'dan elde edebilmek için harekete geçecektir. İran belki de gelecekte lityum üreten ülkelerin de katılımıyla bu önemli elementin fiyatlarını korumak, üretimini yönetmek ve aynı zamanda ortak çıkarlarını kollamak amacıyla Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü’ne (OPEC) benzer bir organizasyon kurabilir.

Bu arada, elektrikli otomobiller ve cep telefonları ile diğer teknolojik ürünlere yönelik küresel talebin artmasıyla birlikte son aylarda lityum fiyatının arttığını da hatırlatmakta fayda var. İran'da ilk lityum yatağının keşfedilmesi, ülkenin günlük 3 milyon varil ham petrol üretimine denk geliyor. 256,7 milyar metreküp doğal gaz üretimi ile dünyada gaz üretiminde üçüncü sırada yer alan İran sahip olduğu lityum yatağı ile Ortadoğu'nun belki de dünyanın en zengin ülkelerinden biri haline gelir ve önümüzdeki yıllarda en etkili ülkelerden biri olur.

ABD, İran Konusunda Geri Adım Atmaya Başladı

İran'ı ‘hasım ülkeler’ listesinin başına yerleştiren ABD geri adım atmaya başladı ve bir an önce politikalarını değiştirip hatalarını düzeltmeye çalışıyor. ABD aynı zamanda İran'ın yaptırımları kaldırma şartlarını kademeli olarak yerine getirmek istiyor. Geçtiğimiz günlerde Siyonist İsrail medyasında Doha ve Maskat’ta Tahran ile Washington arasında nükleer müzakereler konusunda aşamalı anlaşmaya varıldığı yönündeki haberler bu konunun teyidi niteliğindedir.
Yakında dolar sisteminin sonu gelecek

İran'ın askeri sanayi sektöründe özellikle hipersonik füze ve insansız hava araçları alanındaki büyük ilerlemelerinden sonra, nükleer anlaşmanın artık Amerika için bir öncelik olmadığını söylersek abartmış olmayız; çünkü İran hızla büyük bir siyasi, ekonomik ve askeri güç haline geliyor. Bu ülkede lityum yatağının keşfedilmesi Tahran’ın küresel konumunu da güçlendirmekle birlikte Çin ve Rusya ile ilişkilerinin gelişmesine de yol açacaktır. Ayrıca BRICS grubu Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) ve Amerika'nın eski mali sisteminin yerini alacak ve dünyadaki doların hakimiyeti sona erecek.

İran'ın yeni ekonomik silahı yani lityumun dikkat çeken özelliği, bu elementin petrolden farklı olarak dünyadaki gelişmiş nükleer ve füze yeteneklerinin gölgesinde giderek daha önemli hale gelmesidir. Bu nedenle İran'ın Mart ayında keşfettiği lityum rezervine ilişkin değerlendirmede bulunan İsrailli uzman Dr. Anat Hochberg-Marom’un, ‘İran'da lityum yatağının keşfedilmesi, bölgesel güç dengelerinin değişmesine yol açabilir ve Tahran'a benzeri görülmemiş bir jeopolitik güç sağlayabilir.’ şeklindeki ifadeleri haksız sayılmaz.

Araplar ve Müslümanlar, liderlerinin zayıflığı ve Amerika hegemonyasına bağımlılıkları nedeniyle maalesef petrol silahını iyi şekilde kullanamadı. Ancak İran’ın Arap ülkelerinin bu başarısızlığının yeni ve etkili bir lityum silahıyla telafi edileceğini umuyoruz. İran İslam Cumhuriyeti, İsrail'i korkutmayı Amerika'yı dize getirmeyi başardı ve Batı yaptırımlarını özgüvenle etkisiz hale getirip nükleer ve füze programını geliştirdi aynı zamanda toprak bütünlüğünü korudu. Direniş Ekseni’ne öncülük eden İran büyük komşu ülkelerle ilişkilerini yeniden canlandırmayı ve denklemleri değiştirmeyi başardı.”