SURİYE ARABİSTAN ASKERLERİNE MEZAR MI OLACAK?


SURİYE ARABİSTAN ASKERLERİNE MEZAR MI OLACAK?

Arabistan rejimi bölgede ve dünyada kendisini, etki ve sonuçları Yemen yenilgisinden az olmayacak bir musibetin içine sokuyor.

Tesnim Haber Ajansı- El-Menar dergisinin verdiği bilgiye göre, Yemen’de başlatılan “Kararlılık Fırtınası” operasyonunun üzerinden 11 ay geçmesinin ardından birçoğunun da öngördüğü üzere bu operasyon yenilgiye uğradı. Şimdi ise Arabistan rejimi bölgede ve dünyada kendisini, etki ve sonuçları Yemen yenilgisinden az olmayacak bir musibetin içine sokuyor. Arabistan bazı Arap ve İslami ülkelerle beraber Suriye’ye kara operasyonu için hazırlanıyorlar. Bu savaşın Türkiye’den başlayacağından söz ediliyor. Oysa operasyonun Ürdün sınırlarından başlaması daha kolaydır. Zira Ürdün Mısır, Sudan, Fas, Türkiye ve diğer bazı ülkelerle beraber karadan müdahalenin bir tarafını oluşturuyorlar. Arabistan, Amerika ve diğer ülkelerin Suriye’ye yapılacak kara operasyonu yönetim merkezi Ürdün’de bulunuyor. Karadan müdahale projesinin ilerlemesi amacıyla bu ülkelere ait 150 bin askerin Arabistan’da eğitim gördüğü de gelen haberler arasında yer almaktadır. Bu girişimin hedefi ise IŞİD ile mücadele olarak açıklanmıştır.

Arabistan rejimi karşıtları ve bu meseleyle ilgilenen taraftar ve bağımsız diğer gözlemciler ise gerçek hedefin IŞİD ile mücadele olmadığına vurgu yapıyorlar. Çünkü şu anda tehlikeli görünen bu grubun desteklenmesinde Arabistan çok büyük rol oynamıştır. Asıl hedef, Arabistan rejiminin bütün olanaklarını kullanarak diz çöktürmeyi başaramadığı Suriye hükümeti ve ordusuyla savaşmaktır. Suriye ordusunun kuzey ve güneydeki zaferleri Suriye düşmanlarının karadan müdahaleyi hızlandırmasına sebep olmuştur.

Analizcilerden çoğu, Amerika’nın, Siyonist rejimin ve Fransa ve İngiltere gibi batı ülkelerinin desteklerinin ve önerilerinin Arabistan’ın Suriye’ye kara müdahalesi için plan yapmasında rolü olduğunda görüş birliğine varmışlardır. Arabistan’ın bölge için kurguladığı büyük projelerinin tamamı bu ülkelerin önerisi ve koordinesiyle gerçekleşmektedir. Yemen’e karşı başlatılan savaş onun en açık örneklerindendir. Arabistan’ın tek başına Suriye’ye karadan girme cesareti yoktur. 2009 yılında Arabistan birkaç haftalığına Yemen’in kuzeyinde Husiler ile savaşa girişti. Bu savaşta Husiler Arabistan rejimine diz çöktürmeği başardılar. Şu an Yemen’e karşı yürütülen savaşta da Arabistan genel anlamıyla sırtını savaş uçaklarına dayamıştır. Oysaki Yemen’in gönüllü halk güçleri, bu savaş uçaklarına karşılık verebilmek için hiçbir olanağa sahip değillerdir.

Arabistan bu savaşta, Necran ve Ciran bölgelerindeki sınırlarını korumaktan acizdir. Analistlerin çoğu, Arabistan rejiminin Suriye’ye kara müdahalesini Suudi Hanedanı için bir tür delilik olarak görüyorlar. Tüm veriler Arabistan’ın korkaklığa, zayıflığa ve düşüşe doğru yelken açtığını gösteriyor. Arabistan içeride ve dışarıda günümüz psikolojisiyle uyumlu olmayan bir düşünce ve yöntemle hareket ediyor. Bu rejim içeride her türlü siyasi reformu katı kalplilikle bastırıyor. Dışarıda ise mezhepsel çatışmalara girişiyor. Bu ülke, Siyonist rejim ve batının çıkarlarını temin etmek için savaşlara giriyor. Bu savaşlar karşılığında Arabistan’ın batıdan istediği tek şey, Suudi Hanedanının kudreti elinde tutabilmesi için yardım etmesidir.

Batılılar Arabistan’ın giriştiği savaşların kendilerinden bağımsız olarak yapıldığını göstermek için çok çaba sarf ediyorlar. Suriye’ye askeri müdahale, Arabistan’ın bağımsız bir projesi değildir. Arabistan rejim ve hükumetinin kendisi de batının projelerinin arasında yer alan ülkeler içerisindedir ve bu ülkenin dört bölüme ayrılma projesi de vardır. Arabistan, batı ülkelerinin diktatörlerinin inkılaplar sonucunda karşı karşıya geldiklerinden çok daha kötü şartlarla karşılaşacaktır. Bu mesele Arabistan için de ortaya çıkacaktır. Batı’nın ve Siyonist rejimin projelerinde her bir girişim için bir zaman belirlenmiştir. Arabistan, Arap baharıyla karşı karşıya gelen ülkelerin çoğundan daha az güvendedir. Arabistan’ın, Suriye’ye kara müdahalesi için asker göndermesi İran Devrim Muhafızları Komutanı Tümgeneral Muhammed Ali Caferi’nin de söylediği gibi bir intihardır. Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim de şu hususlarda uyarıda bulunmuştu: Suriye’ye işgal girişiminde bulunacakların tabutlarıyla ülkelerine döneceklerdir. Hatta bazılarının tabuta konulacak leşlerine bile ulaşılamayacaktır. Belki de onların leşlerini tabuta koyacak birileri de çıkmayacaktır.

Suriye’ye kara operasyonunda Arabistan ile işbirliği yapacak batı ülkeleri, içlerinde Suriye’ye karadan müdahalenin kendilerinin yok olmasına sebep olacağı gerçeğini gizliyorlar. Acaba Arabistan yok olmasına sebep olacak ahmakça çıkardığı fırtınayı görmezlikten mi gelecek yoksa dağ keçileri gibi boynuzuyla kendisini mi yok edecek? Bu sorunun cevabını ya Siyonist rejim ve Amerika’nın yanında ya da askeri müdahalesini artıracak olan Rusya’nın yanında aramak gerekir.

Hiçbir şartta Rusya’nın, Arabistan’a başarıyla Suriye’ye karadan müdahale etme izni vereceği düşünülmüyor. Çünkü bu, Rusya’nın Suriye’deki planlarının tamamının yenilgiye uğraması demektir. Bu mesele, İsrail’in Yediot Ahoronot gazetesinin askeri analisti Alex Fishman’ın Rusya’nın Suriye’de askeri şehir oluşturması hususunda şöyle yazmasına sebep olmuştur: “Suriye’ye müdahalede bulunmak isteyen her ülke iki kere düşünmelidir.” Amerika ve Rusya’nın pozisyonunu göz ardı ederek şunu söylemek gerekir ki; Suriye halkı, hükümeti ve ordusu her türlü askeri müdahaleye karşı ülkelerini savunmak için direnecektirler. Diğer taraftan Hizbullah ve İran Suriye’nin iki vefalı yardımcısıdır ki bu ülkeyi asla yalnız bırakmayacaklardır.

En Çok Okunan Dünya Haberler
En Önemli Dünya Haberler
En Çok Okunan Haberler