MÜSLÜMANLAR İTİBARSIZLAŞTIRILIYOR/LİDER DEĞİL KADRO HAREKETİYDİK / BÜLENT ARINÇ KENDİ İSTEĞİ DIŞINDA UZAKLAŞTIRILDI


MÜSLÜMANLAR İTİBARSIZLAŞTIRILIYOR/LİDER DEĞİL KADRO HAREKETİYDİK / BÜLENT ARINÇ KENDİ İSTEĞİ DIŞINDA UZAKLAŞTIRILDI

Doç.Dr. Şener: Şu anda İsrail’in etrafındaki Müslüman ülkeler paramparça olmuş, kan gölüne dönmüş, Müslümanların toprakları, ekonomik kaynakları, tarihi, namusu ve onuru yağmalanıyor.Bu sonucu ortaya çıkaran küresel ve bölgesel tüm politikalar; İslama aykırıdır, insanlığa aykırıdır, Müslüman ülkelerinin her birinin milli menfaatlerine aykırıdır.

Tesnim Haber Ajansı - BOP projesi işte yukarıda ifade edildiği üzere acı ama son derece net fotoğrafı önünüze seriyor. Siyasette çok deneyimli isim Bakanlık, Başbakan yardımcılığı düzeyinde görevler yapmış Türkiye'nin geçtiği kritik virajlarda duruşundan taviz vermemiş.Hatta bu uğurda mevki- makamı elinin tersiyle itmiş bir isim.Tesnim Haber Ajansı sordu; Eski Başbakan Yardımcısı Doç.Dr. Abdullatif Şener siyasi duruşunun yanı sıra akademik kimliğiylede herkesin anlayacağı açık, yalın ve sade bir şekilde yanıtladı...

                                 ERBAKAN İLE AYRILIK

Muhabir: Siz AKP’nin eski üyelerinden ve kurucularındansınız. Nasıl oldu AKP’liler Merhum Erbakan’dan ayrıldılar?

A.Şener: AKP’nin kuruluşu ve Merhum Erbakan’dan ayrılış uzun bir hikayedir. Çok sayıda farklı soru arasında gerektiği gibi açıklayabilmek çok zordur. Ancak sadece şu kadarını söylemek isterim ki; Erbakan milli kişiliğe sahip samimi bir Müslümandı. Batı hegemonyasına (ABD, AB ve İsrail) karşı Müslüman Ülkeler arasında dayanışma ve işbirliğini samimi olarak hiç taviz vermeden savunmuştur. 42 yıllık siyasi hayatı içinde sadece bir yıl Başbakanlık yapmıştır Onun Başbakan olduğu hükümette ben de Maliye Bakanı idim. Mezhep farklılıklarına hiç önem vermeden İslam birliğini gerçekleştirmek için çok çaba harcadı; Batının G-8’ine karşılık, nüfusu en fazla olan sekiz Müslüman Ülkenin bir araya gelerek D-8’i kurmasına öncülük etmişti. Bu yeni oluşumun Dünya siyasetinde etkinliğini artırmak en büyük hedefiydi, ancak iktidar dönemi kısa sürdü ve bunu gerçekleştiremedi. AKP’yi kurarak Merhum Erbakan’dan ayrılırken hepimizin kendince gerekçeleri vardı. Bu süreçte Batılı Ülkelerinin yönlendirmesinin etkisinde olanlar da bulunabilir. Benim gerekçelerim farklıydı. Mensubu olduğumuz Siyasi Partiler sürekli kapatılıyordu. 1980 öncesinde Merhum Erbakan’ın kurduğu iki parti, MNP ve MSP kapatılmıştı. Ben milletvekili olduktan sonra da, yine Erbakan Hocamızın öncülüğünde kurulan iki partimiz, RP ve FP kapatıldı. Bu partiler tek başına iktidar olabilecek oyu alamadıkları için kapatılıyordu. Her parti kapatma sonrası yeni parti kurmanın zorluğunu yaşıyorduk. Eğer Erbakan’ının etrafındaki yeni kuşak bir araya gelir ve biraz açılım yaparak yeni bir parti kurarsak tek başına iktidara geleceğimize, uğradığımız haksızlıklara son vereceğimize inanıyordum. Gerçekten ilk seçimde güçlü bir iktidar oluşturduk. Ama iktidara geldikten sonra, önemli olanın güç ve iktidar olmadığını, önemli olanın doğru istikamete sahip olmak olduğunu anladım. Partinin Sayın Erdoğan başkanlığında gidişinin doğru olmadığını gördüm ve milletvekilliğini de başbakan yardımcılığını da bırakarak kendi isteğimle ayrıldım. Ayrılmamam için Erdoğan ve Gül gece yarılarına kadar ikna etmeye çalıştıkları halde kararımdan vazgeçmedim.

                          'LİDER DEĞİL KADRO HAREKETİYDİK '

Muhabir:  AKP de Gül – Erdoğan ilişkileri nasıldı? AKP’nin kurulmasında daha doğrusu Hocadan ayrılmakta hangisinin rolü daha aktif?

A. Şener: AKP kurulurken Erdoğan veya Gül, benden veya Bülent Arınç’tan daha etkili değillerdi. Hatta AKP kurulup Erdoğan Genel Başkan olduktan sonra bile, Erdoğan’ın lider değil, sadece eşitler arasında birinci olduğunu hem kendisi hem de biz defalarca söyledik. Lider değil kadro hareketi olduğumuzu anlattık sürekli. Yani kuruluş dönemini iki kişi etrafında anlatmak yanlış olur.

                            AKP'DE YAŞANAN AYRILIKLAR

Muhabir:  AKP siyasi hayatında çeşitli aşamalar geçti. Kimi zaman kurucular ayrıldı, bazıları küskün düştü, bazıları ise sessizse kenara çekildi. Bu aşamalardan hangisi AKP’yi daha sarstı?

A.Şener: Ben partide güçlü olduğum bir dönemde, başbakan yardımcılığını bırakarak ayrıldım. Bu ilkesel bir tutumdu. 2007-8 yıllarıydı. Ben ayrılırken yalnız kaldım. Siyasi Partiler kanunu parti içinde bütün gücü genel başkana veriyor. Daha sonraki yıllarda, genel başkan ortam müsait oldukça ilk kurucu isimleri bölüm bölüm milletvekili listesinden çıkardı, sonunda bugün ilk önemli isimlerin hepsi parlamento dışında kaldı. Dışlanmalar zamana yayıldığından parti tabanında bir sarsılma yaşanmadı.

    'BÜLENT ARINÇ KENDİ İSTEĞİ DIŞINDA UZAKLAŞTIRILDI'

Muhabir:  Bülent Arınç gibi abi konumuna sahip kişilerin partiden uzaklaşmalarının nedeni ne? Hakikaten parti içinde gizli bir kargaşa var mı?

A.Şener: Bülent Arınç partiden uzaklaşmadı, kendi isteği dışında uzaklaştırıldı. Bu günlerde zaman zaman parti politikalarını tenkit eden arkadaşlar daha önce partiden ayrıldım diye yıllarca beni tenkit ettiler. Ama benim ayrılmam ilkeseldi. Şimdi milletvekili veya bakan yapılmayan o arkadaşlar, dışarda kaldıkları için kızgınlıklarını hala çekingen bir şekilde ifade ediyorlar. Tekrar eski itibarlarının verileceği umuduna kapıldıklarında ise daha önce yaptıkları tenkidi tevil ediyorlar.

                 'MÜSLÜMANLAR İTİBARSIZLAŞTIRILIYOR'

Muhabir: AKP’nin dış siyasette dengeleri değişti mi? Bundan önce İran’la iyi ilişkiler kurup, Suriye ile ortak planlar yapıp, Rusya ile ticaret hacmini artıran bir politikası varken şimdi Arabistan, Katar ve İsrail’le ilişkileri geliştiriyor. AKP mi değişti? Yoksa dünya mı değişti?

A.Şener: AKP kurulduğu tarihten itibaren farklı eğilimlere sahip isimleri bünyesinde barındırmıştır. Yani RP veya FP gibi homojen değildi. Yani olaylara ve dönemlere göre farklı politikalara yönelebilecek bir yapıya sahipti. Ama yine de her parti gibi AKP’de de genel başkan ana politikaları belirlemede en büyük güçtür, hatta bazen mutlak güçtür. Bu bakımdan dün ve bugünkü politikalar arsındaki farkları Sayın Erdoğan’la bağlantılı olarak analiz etmek gerekir. Önceleri başta İran ve Suriye olmak üzere komşularıyla iyi ilişkiler geliştiren politikaların uygulanması, bölgemizde barışın huzurun güvenin ve ekonomik refahın gelişmesine önemli katkılar sağlamıştır. Bunlar doğru ve geliştirilmesi gereken politikalardı. Şu anda İsrail’in etrafındaki Müslüman ülkeler paramparça olmuş, kan gölüne dönmüş, Müslümanların toprakları, ekonomik kaynakları, tarihi, namusu ve onuru yağmalanıyor. Müslümanlar itibarsızlaştırılıyor. Bu sonucu ortaya çıkaran küresel ve bölgesel tüm politikalar; İslam’a aykırıdır, insanlığa aykırıdır, Müslüman ülkelerinin her birinin milli menfaatlerine aykırıdır.

                  AKP İÇİNDEN YENİ PARTİ KURULUR MU?

Muhabir:  AKP’nin içinden her hangi bir yeni parti yahut AKP tabanını kendisine çeken başka bir parti kurulacağı muhtemel mi? Bazı kulislere göre Gül’ün yeni parti kuracağı dillendiriliyor…

A.Şener: Bugünkü koşullarda yeni bir parti beklemiyorum. AKP içindeki bazı isimlerin bugünlerdeki çekingen muhalefetleri kişisel kırgınlıkları yansıtıyor ve yeni bir partileşmeyi sağlayacak kararlılığa sahip değil.

Muhabir:  İç siyasette Türkiye karışık dönem yaşamaktadır. Ekonomik, siyasi ve sosyal krizler kapı arkasında durmuş durumda Türkiye. Bu durumun sonu nasıl olacak? AKP’nin siyasi kaderi nasıl yazılacak?

A.Şener: Her ülkenin yaşadığı zorluklar vardır. Türkiye’nin de yaşadığı ekonomik, siyasal ve sosyal sorunları vardır. Hatta bu sorunların bir kısmı iktidarın izlediği politikaların bir sonucu da olabilir. Önemli olan karar vericilerin işlerin nereye gittiğini görebilmesidir. Yanlış bir politikayı değiştirebilmesidir. Hangi partinin geleceğinin ne olacağı değil, önemli olan kan gölüne dönmüş olan İslam âleminin bir an önce bu durumdan nasıl kurtulacağıdır. Bu maksatla benzer görüşe sahip oldukları konularda Türkiye ve İran işbirliğini geliştirmelidirler. Örneğin, DAEŞ’i her iki ülke de terör örgütü olarak görüyor, sık sık yetkililer bir araya gelip DAEŞ’e karşı işbirliği kurmaya çalışsa, zamanla bu Orta-Doğu’yla ilgili genel politikalarda da işbirliğine dönüşebilir.

                  'BENDE HAYERETLER İÇİNDE KALIYORUM'

Muhabir: Muhalefet niçin AKP karşısında pasif durumda? Hatta Baykal gibi laik camia önderleri mezhepçi çıkışlarda bulunuyorlar yahut Bahçeli’nin AKP yanında olduğunu görünüyor. Bu AKP’nin etkisi mi? Partilerin derin dairelerden AKP aleyhine çıkış yapılmasın brifingi aldıkları söyleniyor; bundan dolayı mı?

A.Şener: Türkiye’de medya iktidarın kontrolünde, seçmenin çoğunluğu da iktidarı destekliyor. Malesef siyaset öyle bir noktaya geldi ki, medya gücüyle iktidar muhalefeti de etkilemeye başladı. Halkın olaylara bakış tarzını medya gücüyle iktidar partisi şekillendiriyor ve muhalefet de zaman zaman halkın doğru bilgilenmesini sağlamak yerine oy aldığı halkın iktidarca oluşturulan düşüncesiyle ters düşmemeye çalışıyor. Böylece iktidarın yanlış politikasını desteklemiş oluyorlar. Türkiye’de muhalefet partileri ve muhalif aydınların, halkın iktidarca oluşturulan yanlış düşüncelerini pekiştirmek yerine, hiç çekinmeden yanlışları düzeltmeye çalışması gerekir. Ama maalesef bazan ben de hayretler içinde kalıyorum. Fakat muhalefetin iktidarı destekleyen bazı tutumları, bilmediğim başka nedenlerin de olabileceğini gösteriyor.

                                           MÜSLÜMANLAR DİNİNİ KRTARMAK İÇİN PARTİSİNDEN KURTULMALIDIR

Muhabir:  AKP iktidarı İslamcı camiayı nasıl etkiledi? AKP’nin Gülen’e karşı durması, aşırılığa yönelik gruplara meydanı açması, İslamcı camiaya mensup kişilere ihaleler verilmesi vs... Türk İslamcılığında hangi etkileri bırakıyor?

A.Şener: AKP İslamcı camiayı nasıl etkiledi? Bu konunun üzerinde doktora tezi yazılabilir. Hatta İslamcı camianın değil, dindar insanların nasıl etkilendiğini tartışmak lazım. Maalesef sosyolojik olarak nedenleri ayrıca araştırılmalıdır; ilginç bir şekilde Türkiye’deki dindar insanlar hemen hemen tamamı itibariyle AKP’lileşmişlerdir. Adeta AKP’li olmak din haline gelmiştir. Bununda ötesinde farkına varmadan AKP’li olmayı dininin önüne koymuştur dindar seçmen. Bu iman açısından çok tehlikeli sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Dindar halk AKP’yi her şeyin önüne koyduğu için, Müslüman gibi düşünme ve Müslüman gibi duygulanma yeteneğini kaybetmiştir. İbadetlerinin miktarı artarken akıl ve kalp İslam’dan uzaklaşmaktadır. İslam’ın temeli adalettir. Gençlik yıllarımdan beri, İslam dışı ideolojileri savunan meslektaşlarımla yaptığım tartışmalarda hep İslam adaletini anlattım. Adalet söz konusu oldu mu İslam, din milliyet farkı gözetmez, adalet karşısında haklı olan güçlüdür dedim. Kur’an-I Kerim’de “Bir topluma olan kininiz, sakın ha size adaletsizliğe itmesin”(Maide:8) buyurulmaktadır diye anlattım. İslam’da halifenin bile bugünkü milletvekili dokunulmazlığına benzer yargısal bir imtiyazı yoktur diye savundum. Sosyal ve siyasal düzlemde İslam’ın özünü adalet olarak kabul ettim. Gel gör ki şimdi, Türkiye’nin en dindar insanları AKP’yi savunuyorum diye “adalet” kavramını bir tarafa bırakıyor “zulmü” savunuyor. AKP karşıtı biri haksız yere hapse atıldı mı iyi oldu diye seviniyor. Suç işleyen AKP’li yargıdan kaçınca destekliyor. Hırsızlık ve yolsuzlukları en fazla savunanlar veya önemsizmiş gibi hafife alanlar bu ülkenin en dindar insanları. İslam dünyasını kan gölüne çeviren, Müslümanların mallarını canlarını namuslarını haysiyet ve onurlarını yağmalayan politikaları en fazla savunanlar bu ülkenin en dindarları. Üstelik bunu, partisini dinine tercih ettiğinin farkına varmadan dininin bir gereği olarak yaptığını zannediyor. Artık görüyorum ki Türkiye’deki dindar Müslümanlar, partilerinden kurtulmadıkları sürece Müslüman gibi düşünüp Müslüman gibi duygulanamayacaklar.

Muhabir: Türkiye’nin siyasi vizyonunu nasıl görüyorsunuz?

A.Şener: Türkiye’nin siyasi vizyonunda değişim ihtiyacı var.

                    'SİYASETİ HİÇ BIRAKMADIM'                                           

Muhabir: Siz bir daha siyasete dönmek istiyor musunuz? Ya da eski siyaset arkadaşlarınızla yeni bir süreç başlatmayı düşünmüyor musunuz?

A.Şener: Siyaseti hiç bırakmadım, içindeyim. Her vesile ile siyasi konularla ilgili görüşlerimi televizyonlarda, gazete ve dergilerde, konferanslarda anlatıyorum. Eski siyaset arkadaşlarımda yeni bir süreç başlatma düşüncesi görmüyorum.
Eski Başbakan Yardımcısı Prof.Dr. Abdullatif Şener sorularımızı yanıtladı.Çok teşekkür ediyoruz....

Tesnim Haber Ajansı/ İstanbul/2016

En Önemli Röportaj Haberler
En Çok Okunan Haberler