ARABİSTAN'IN İRAN'LA SANAL SAVAŞI; İRAN SİBER ORDUSUNUN CEVABI NE OLACAK?‏

Tesnim Haber Ajansı - Dün sabah bir grup, İran'ın İstatistik Merkezi sitesine siber saldırı düzenleyerek, siteyi kısa bir süreliğine hackleyip sitenin giriş sayfasına bir resim yerleştirdi. Bu saldırıyı yapan grup kendilerini "Das" grubu olarak ilan edip saldırıyı üstlendi.

Das adının IŞİD terör örgütüne benzemesi nedeniyle bu grup IŞİD  terör örgütü ile karıştırılmaktadır ancak grubun istatistik merkezi sitesinde ilan ettiği gibi, Suudi bir gruptur. Bu Suudi grup, istatistik merkezinin sayfasında Irak diktatörü Saddam Hüseyin'in resmini yayınlaması  onların düşüncelerinin tekfircilere yakın olma ihtimalini gösteriyor.

10 gün önce, Pasif Savunma Teşkilatı Başkanı General Celali resmi olarak Suudilerin İran'a karşı geniş çaplı bir siber saldırı hazırlığında olduğunu ilan etti. Pasif Savunma Teşkilatı Başkanı’nın bu uyarısı, her ne kadar ilk bakışta uzak bir ihtimal olarak görünse de  ancak şu an uygulama alanında açık olarak görülmektedir öyle ki, bu uyarı yersiz değildi ve Suudiler gerçekten İran'ın merkezi kuruluşlarının sitelerine siber saldırı yapmayı düşünmektedirler.

General Celali, 2016 yılındaki  en büyük tehdidin siber tehdit olduğunu belirterek şunları söyledi: Bu yıl için tehdit alanında gündeme alınacak odak noktası siber alanıdır. Eğer bizim için askeri alanda hangi ciddi tehdit olursa bunun ardından ciddi bir siber saldırı olacaktır, bu nedenle ülke seviyesinde  milli dengenin bozulmasının dile getirilmesi siber saldırının başlamasından öncedir.

Haberleşme teknolojisindeki göze çarpan ilerleme ve çeşitli alanlarla yeni araçların kullanılması ile birlikte, siber dünyası ve siber uzay alanı kendiliğinden her tehditçi için güçlü bir alana dönüştü. Bu alanda birçok ülke, siber alanını; kara, deniz ve hava alanlarına ekleyerek, bu alanda saldırıları uzaklaştırmak ve siber operasyon yapabilmek için beşinci bir ordu oluşturdular.

Amerika da bu nedenle, son yıllarda tamamen askeri olan bir siber karargâh kurdu ve bu karargâhın komutanlığını Amerikan ordusundan bir general yapmaktadır.  "USCYBERCOM" olarak tanınan Amerika'nın siber komutanlık karargâhı, Amerikan stratejik yönetim komutanlığının gözetiminde faaliyet göstermektedir ve bu karargâh; 2009 yılında dönemin Savunma Bakanı tarafından kurulma emri verilmesinin ardından kurulmuştur.

Amerika'ya ilave olarak, Almanya, Fransa hatta AB gibi diğer ülkeler de son yıllarda benzer karargâhlar kurmuş ve siber alanda emniyetlerini sağlamasının ötesinde, kendi hedefleri doğrultusunda dünyanın dört bir tarafında siber saldırı düzenlemek ve yine sanal alemi kontrol altına almakla meşguller.

İran'da, Pasif savunma teşkilatı; siber alanın ana sorumluluğunu ve yapılacak siber saldırılara cevap verecek kurumdur. Bu kurum geçtiğimiz yıllarda bu alanda göze çarpan bir adım atarak; önemli bir merkeze yapılabilecek siber saldırıları önemli bir noktaya kadar engelledi. Bu kurum; Siber, pasif nükleer savunma, biyolojik savunma  gibi önemli savunma alanlarında faaliyette bulunarak, bu alanlarda yapılan saldırıları uzaklaştırmak ve bu saldırılarla mücadele etmene önemli adımlar atmıştır.

Bu kurum son yıllarda, dikkat çeken çalışmalarda da bulunmuştur. Bunlardan en önemlisi belki de zararlı bir yazılım olan Stuxnet'in bulunmasıdır. Pasif Savunma Teşkilatı bilim adamları son yıllarda bu yazılımı ortaya çıkarıp onun kaynağını ve nasıl çalıştığını tespit ederek, bu gibi yazılımlarla mücadele etmenin yollarını da bulmuşlardır.

Bu büyük keşfi, Amerikan RQ-170 insansız hava aracını sağlam olarak indirilmesi ile aynı seviyede görebiliriz öyle ki, İslam İnkılâbı Devrim Muhafızları bunu 2011 yılında tanımlayıp, takip ve kontrol ederek en sonunda sağlam olarak yere indirmiştir ve bir kaç yıl sonra bu insansız hava aracının İranlı örneğini yaparak karmaşık teknolojilerden nasibini aldı.  

İran siber uzmanları da Stuknex virüsünü özel laboratuvarda incelemeye alarak, virüsün kabiliyetini ve kapsamını araştırmış ve bu virüsün anti virüsünü geliştirerek, virüs bulaşmış sistemleri bu anti virüsle temizlemeyi başardılar.

Bu,  İranlıların siber alanındaki başarılarından sadece biridir ve bakanlıkları, kurum ve kuruluşları ve ... bağışıklama da bu kurum tarafından bu güne kadar doğrudan yapılmıştır öyle ki, bu adımların sonucunu 2012 yılında Petrol Bakanlığına yapılan geniş çaplı siber saldırı da görmek mümkündür.  Bu saldırıda, bakanlığın ana bilgisayarına bir virüs ile yapılan saldırı bilgisayardaki tüm verilerin silinmesine neden olmuştu.

Bu saldırı hakkında; petrol nakliyat kadrosu ve akıllı yakıt sisteminin hedef alındığı ve bu saldırının başarısız olduğu ve sonuç olarak bu alanda ve yakıt üretim alanında her hangi bir sorun oluşmadığı, belirtilmişti.

Tüm bu olanlara rağmen Suudiler, İran'ın resmi sitesine siber saldırı yaptılar. Büyük ihtimalle, bu site çok öneme sahip olmadığı için hükumet tarafından koruma sistemi kurulmamıştı ve Suudiler rahatlıkla bu siteyi hackleyerek sitenin çalışmasını engellemişlerdir ancak bu adım siber denkleminde ve siber saldırılarda, sade bir siber saldırı olarak algılanmayacaktır.

Öyle ki,  az bir harcama ile büyük zararlar verebilmesi nedeniyle siber saldırı savaşlarda ilk önce gelmektedir. Bu nedenle  siber saldırı ve siber savunma ülkelerin büyük dikkatini çekmektedir. İran İslam Cumhuriyeti de bu kuralın dışında değildir ve bu günkü saldırı belki  siber savaşı başlatacak ilk ok olabilir.

Kesinlikle şu olmaktadır; İran siber alandaki büyük güçlerden birisidir öyle ki Amerikalı "Defense Tech" kurumundaki uzmanlar İran'ın siber alandaki 5 güçten biri olduğunu ilan etti. Bu açıklama, İran Siber Ordusu "İranian Cyber Army" ve diğer bir kaç grubun büyük adım atarak dünyadaki en büyük sanal alemlerden biri olan Twitter'ı, Twetter'daki CIA hesaplarını, İnkılab karşıtı ve dik başlı bir çok siteyi, bazı Facebook sunucularını, Google'ın bazı arama sayfalarını ve ... farsça bilgi ile hacklemeyi başarmalarının ardından yapılmıştır.

Elbette Amerikalıların başka iddiaları da vardır ve o iddialar şunlardır; son zamanlarda İran bir kaç proje ile Amerikan bazı  bankalarını hatta Newyork'ta barajı hackledi. Amerikan Adalet Bakanlığı tarafından verilen bilgi ile yayınlanan haberde, İran tarafından Newyork'ta bulunan bir barajın kontrol sistemi hacklendiği ve bunun Bowman adında İranlı bir grup tarafından yapıldığı belirtiliyor.

Her ne kadar İran bu güne kadar, siber ordusunun olup olmadığı ve  bu grubun organize bir şekilde siber savunma ile meşgul olup olmadığı açıklanmamış olsa da, ilan edilmiş olan şudur; İran siber alanda birçok faaliyet göstermekte ve geniş ölçüde siber saldırılarla mücadele etmek için çalışmaktadır.

Devrim Muhafızları Komutanı General Caferi 2009 senesinde bu alanda şunları söylemişti:  Ordunun 8 yıl önceki tatbikatlarından birisi de, kültürel tehditlerle mücadele ve siber ve sanal savaş tatbikatları idi ve bu alanda güzel faaliyetler yapılmıştır. Geçtiğimiz yılın başında Devrim Muhafızlarının siber ve sanal  savaş için tatbikatı  sınırlı idi.

Devrim Muhafızları Komutanı, aynı zamanda şu ilanda bulunmuştu; ordunun siber ve sanal savaşla mücadele konusundaki faaliyetleri ordunun yardımıyla artacaktır.

Peki, bu alanda yüksek güce sahip olmayan Suudiler, İranlılara ait önemsiz bir internet sitesine küçük bir saldırı yapıyorlar. Soru şudur; acaba bu İran ile Suudiler arasında bir siber savaşın başlangıcı mıdır ya da acaba Suudiler İranlıların bu saldırıya verecekler geniş siber saldırılarla mücadele gücüne sahip midir? Veya İran'ın siber ordusunun bu küçük saldırıya cevabı elbette olacaktır, belki gelecek günlerde bu daha belirginleşecektir ancak öyle anlaşılıyor ki, eğer İran Suudilere iyi bir cevap vermek isterse, ellerinde çok uygun seçenekler vardır. 

Hüseyin Deliriyan