FELLUCE, RAKKA; FIRTINALI OPERASYONLAR!


FELLUCE, RAKKA; FIRTINALI OPERASYONLAR!

Amerika Demokrat Partisi ve yaklaşan seçimlerle ilgili olarak Amerika, Suriye ve Irak’ta kapsamlı bir senaryo düşüncesindedir; bu iki ülkede sahneden uzak bir oyuncuyken, “operasyonlar için askeri varlığı” ile sahne oyuncusuna dönüşecek.

Tesnim Haber Ajansı - İranlı gazeteci analist Sadullah Zari, Irak’ta yaşanan son gelişmeleri değerlendirerek Amerika’nın Irak’ta yürütülen operasyonlardaki askeri varlığına ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Sadullah Zari’nin konuya ilişkin olarak kaleme aldığı makalesi şu şekilde: “Geçtiğimiz pazar günü Irak Başbakanı Haydar El- İbadi’nin emriyle Felluce’yi kurtarma operasyonları başladı. Bu emrin ardından, şehrin doğu, güney ve kuzey noktalarından askeri birlikler ve halk güçleri Felluce’ye doğru hareket ettiler. Bununla eş zamanlı olarak Felluce’yi kurtarma operasyonlarında iki cephe arasında muvafakat sağlandığı haberleri yayıldı!

Arabistan Büyükelçisi Irak’a gerçekleştirdiği son ziyarette IŞİD komutanları adına, Felluce’yi belirli şartlar altında terk edecekleri sözü verdiler ve karşılığında da Haydar El-İbadi hükümetinin Felluce’yi kurtarma operasyonları IŞİD’in belirlediği özel şartlarda ilerleyecekti.

Bu konuyla eş zamanlı olarak, Rakka’nın kuzeyindeki operasyonlar, Amerikalılar ve Kürtler arasındaki anlaşmayla ve aslında Amerika’nın komutasında ama Kürt operasyonları gibi görünerek şehri kurtarma adıyla gerçekleşti. Bu durum Suriye Kürtlerinin Irak’ta bahsedildiği gibi dakik bir plan olmadan Rakka’da operasyonlara girmeye güçlerinin olmadığı bir dönemde gerçekleşti. Bu iki operasyon ve diğer operasyonlarla ilgili konular hakkında aşağıdaki hususlar önem arz etmektedir:

1-Irak dosyasında IŞİD’le mücadelede iki çeşit eylem tecrübe edildi; direniş cephesinin Haşd El- Şabi merkezli olarak, Babil, Salahuddin, Kerkük ve Deyali şehirlerini kurtarma gibi eylemleri ve El-Anbar şehrinin merkezi olan Ramadi’nin kurtarılmasında Amerika hava kuvvetleri merkezli eylem gibi. Birinci türdeki operasyon, IŞİD’in konuşlandığı bölgeleri dakik olarak tanımaya dayalı olarak gerçekleşen bir operasyondu ve o noktalara ateş ediliyor ve sonra o noktalara saldırılarak temizlik gerçekleşiyordu. Bu tür bir operasyonda yıkılan ev vs. ve yine halkın ve operasyonları gerçekleştirenlerin insani zararları en asgari seviyedeydi.  Bu tür operasyonla Irak’ın en az dört şehri tamamen temizlendi ve halk evlerine dönebildi.

Ramadi’de gerçekleşen ikinci tür operasyonlarda çok ağır bir bombardıman söz konusu ve şehri yerle bir ediyor, öyle ki, operasyon bölgelerinde tek bir canlı bile hayatta kalmıyor. Bu tür operasyonlarda, operasyonu gerçekleştiren güçlerin kaybı yok denecek kadar az ama insani kayıp ve hasar yüzde %100’e ulaşıyor. Bu yüzden Amerikalılar Ramadi’yi kurtarma operasyonlarından sonra, kurtarılan şehir üzerinde manevra yapamadılar çünkü bayındırlık kalmamıştı.

2- İlk ve ikinci türdeki operasyonların sonucunda, IŞİD’liler saldırı düzenlenen yerlerde işgalleri altında bulunan toprakları koruyamayacaklarını anladılar. Bu yüzden geçen aylarda IŞİD’in direnişinin bir yönündeki gücü azaldı. Bu, durum IŞİD’in Irak’ın kuzeybatısı ve Suriye’nin Kuzeydoğu sınırlarında durduğu ve istikrar sağlayacakları bir aşamaya ulaştıkları bir zamanda gerçekleşti. Bu iki sınırın Irak ve Suriye’nin başkentlerine uzaklığını dikkate alarak, Bağdat ve Şam Hükümeti, IŞİD ile hızlı bir şekilde çatışma önceliğini kenara itti. Çünkü aslında askeri tabirle, konu ‘krizden’ ‘soruna’ indirgenmişti. Ama bu arada hangi sebeple ise, IŞİD Amerika’nın önceliği oldu! Ama nasıl?

3- Amerikan Demokrat Partisi’nin ‘ IŞİD zaferini’ kazanıp, bunu bir bayrak gibi kullanmaları için Kasım ayındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar zamanları var. Terörizmle mücadelede ise şu soru mevcut; tamam, farz edelim ki terörizmin oluşmasının Amerikan istihbaratıyla bir bağlantısı yok ve yine farz edelim ki bu grubun bekasının Amerika’nın lojistik destekleriyle de bir alakası yok ve Amerika’nın sloganı da terörizmle mücadele. Öyleyse, Obama hükümeti, terörizmin Irak ve Suriye’deki gücünü azaltmak için ne yaptı? Irak ve Suriye’deki terörizm konusunda, birbirine oranla zayıf ve güçlü olmak üzere iki cereyanla karşı karşıyayız. Güçlü olan cereyan, halihazırda Halep, Dera, Süveyda ve Kantira olmak üzere dört şehrin çeşitli bölgelerinde ve İdlib’in tamamında kontrolü elinde bulunduran ‘El-Nusra Cephesi’ dir. Tabi yoğun çabalarla  birlikte, bu bölgeleri birbirine birleştirmeyi başaramamış ve bu bölgelerden özel bir alan oluşturamamışlardır. Tabi bu cereyan sadece Suriye ile alakalı ve yoğunluk,  nitelik ve yerel mensupları bakımından IŞİD’den çok daha üst düzeyde ortaya çıkmıştır. El Nusra grubu çeşitli bölgelerde, Ehrar- Eş- Şam, Feth El- İslam, Ceyş El- Feth, Ceyş El- İslam, Felig-i Demeşk… gibi çeşitli isimlerle adlandırılan onlarca faal grup oluşturmuştur. Aynı zamanda insanlarla sosyal ilişkilerde öyle hareket etmişlerdir ki, bu bölgelerde halkın nispeten desteğini almışlardır. Bu yüzden bu gibi gruplarla mücadele etmek, Amerika için kolay bir iş değildir.

Öte yandan da IŞİD bulunmaktadır ve çoğalmamıştır. IŞİD’in tamamı bu kadardır. Güçlerinin çoğu yerel değildir. Onların arasında Avrupa uyruklu olanlar Asya uyruklulara oranla daha fazladır. Tabi güçlerin üçte biri yereldir ve komutanlık kadrosunda yer almamaktadırlar. IŞİD, El-Nusra Cephesi’nin aksine iki büyük zayıf noktaya sahiptir; IŞİD’in başındaki yüzlerce Irak’ın Baasçı unsurları, bu kuruluşu laik bir örgüt yapmışlardır ve Suudi rejimin ve Türkiye’nin ona hâkimiyeti vardır. Terör örgütünün bu şekilde vasıflandırılmasından sonra, Obama’nın ‘kapsamlı terörizm’ diye adlandırılan siyasetinin sonuç verdiğini ispatlama stratejisi tamamen ortadadır. Amerika asla Nusra Cephesi ve onun onlarca koluyla uğraşmamalıdır. Çünkü bir yere varamayacaktır. Öyleyse IŞİD ve uzantısına yani Baas’a, Suudi dolarları ve Türkiye istihbaratıyla odaklanmalı ve ‘gizlide anlaşma’ ‘zahirde askeri operasyonla’ Suriye ve Irak’ta terörizmin boynuzunu kırmış gibi göstermelidir! Rakka’da bugünlerde gerçekleşen operasyonlar bu açıdan incelenmeli ve değerlendirilmelidir.

4- Söylenenlere göre yaklaşık iki hafta önce Arabistan  Büyükelçisi ile Irak Savunma Bakanı gerçekleştirdiği görüşmede, eğer Irak ordusu ve gönüllü halk güçleri IŞİD’e zarar vermemeyi kabul ederlerse, IŞİD’in yapılan operasyonlara şiddetli bir şekilde karşılık vermeyeceğine dair IŞİD adına söz vereceğini söyledi. Bu müzakerede, IŞİD’in bölgeyi gözden geçirebilmesi ve teslim için, ordu ve gönüllü halk güçlerinin ateş hacminin üç kilometreden öteye gitmeyeceği konusunda iki taraf karşılıklı anlaştı.

Buna göre, Pazar günü batı, güney ve kuzey olmak üzere Felluce’ye doğru üç noktadan başlayan ve en az 30 köyün kurtarıldığı askeri operasyonda IŞİD’in ciddi bir karşılığı göze çarpmıyor ve tam da bu yüzden Haydar El- İbadi hükümet güçlerinin Felluce’de iki gün içerisinde kontrolü ele geçireceklerini söyledi. Oysaki Felluce, şehrin merkezinden yani Ramadi’den daha büyük olup, 13 yıl boyunca teröristlerin ana donanım noktasıydı ve Amerika ordusu aynı bu noktada binlerce kişiyi kaybetmesine rağmen, bir sonuca ulaşamamış ve Irak Ordusu da ondan fazla operasyonda başarısız olmuştur. Şimdi nasıl harekete geçmiş ve güvenle, IŞİD’in Felluce’de işinin bittiğini söyleyebiliyor!

Suriye’de de konu aynı bu şekilde ve tabi diğer bir koordinatla uygulanmıştır. Zayıf cereyanlardan olan ve Ayn El-Arab ya da Kobani’nin kurtarılmasında bir rol üstlenemeyen Salih Müslim’in liderliğindeki Suriyeli Kürtler, şimdi daha büyük bir rol üstlendiler!

Nispeten daha büyük bir şehri kurtarma ve IŞİD’in kalbine saldırı! Bu operasyonda eğer bir ilerleme kaydedilirse, bu ilerlemenin askeri bir operasyondan kaynaklanan gerçek bir ilerleme olmadığı, perde arkasında IŞİD ve Amerika arasında yapılan siyasi bir anlaşmanın parçası olan bir operasyon olduğu tamamen açık ve ortadadır. Aslında PYD Kürtleri mevcut şartlarda, öncesinde gerçek bir savaşın olmayacağı sözünü aldıkları IŞİD merkezine karşı bir operasyondadır!

5- Amerika Demokrat Partisi ve yaklaşan seçimler konusundan öte, Amerika, Irak ve Suriye’de bir senaryonun peşindedir; Suriye ve Irak’ta sahneden uzak bir oyuncuyken, ‘operasyon için askeri varlık’ ile sahnedeki bir oyuncuya dönüştü. Amerikalılar daha önce de, Afganistan hükümetiyle 16000 askeri gücünü hazır bir şekilde Begram karargâhında tutacaklarına dair anlaşmışlardı. Şimdi bu senaryonun aynısını Irak ve Suriye’de uygulamanın peşindeler. Amerika eğer, nüfusun mutlak çoğunluğunun Ehl-i Sünnet olduğu Irak’ın batısı ve Suriye’nin doğusu olmak üzere iki bölgede, askeri operasyon üssü kurabilirse, bu üsler zinciriyle Türkiye’den Hindistan’a kadar kendisi için sağlam bir güvenlik sistemi oluşturmuş olacak.

Buna karşılık diğer ülkelerin ve özel olarak değinmek gerekirse İran ve Rusya’nın güvenliğini zayıflatacak. Zayıf bir oyunculuktan   önemli bir mevkie sahip bir oyuncuya dönüşecek. Ama bunların hepsi laf mı? Hayır, bunlar hakikat olduğundan dolayı diğerleri bunun gerçekleşmemesi için susmuyorlar. Amerika’nın bu projesindeki stratejik hatası, başkalarının ellerinin bağlı olduğunu düşünmesidir.”

En Çok Okunan Röportaj Haberler
En Önemli Röportaj Haberler
En Çok Okunan Haberler