Amerika Avrupa ve Suudi Ülkeler Terörizmi Destekliyor/Suudiler Ve Türkiye Kendine Zarar Veriyor


Amerika Avrupa ve Suudi Ülkeler Terörizmi Destekliyor/Suudiler Ve Türkiye Kendine Zarar Veriyor

İran İslam Cumhuriyeti Meclis Başkanı Ali Larcani Lübnan’ın El-Meyadin kanalıyla, bölgenin siyasi durumunu değerlendirmek üzere bir röportaj yaptı.

Tesnim Haber Ajansı - Ali Larcani, biz, Müslüman coğrafyası karşısında sorumluluk hissediyoruz diyerek sözlerine şöyle devam etti: “Belki de hiçbir zaman etrafımız bu kadar fazla güvensiz değildi, biz bölge Müslümanları karşısında coğrafi güvenlik sağlamak adına kendimizi sorumlu hissediyoruz. Irak, Suriye ve… halkı bizim dostlarımızdır. Filistin konusu ve bu bölgelerde güvenliği sağlamak bizim için önemlidir.”

Meclis Başkanı, İran’ın bölge meselelerine müdahale ettiğine yönelik sorulan soru üzerine şunları söyledi: “Ben de bu konuyu, bölgedeki bazı politikacıların analizlerinden ve bazı yayın organlarından duydum ama şu noktaya dikkat etmeliyiz ki, İran İslam İnkılabının ve halkın İran İslam Cumhuriyetini sahiplenmesinin üzerinden otuzu aşkın yıl geçmiş ve bu güne kadar bizim tarafımızdan herhangi bir ülkeye saldırı olmamıştır. Bizim ve İslami İnkılabın politikası, başka topraklara saldırıyı kınayan normlara dayalıdır.

İslam İnkılabı, Müslümanlara yardım etmek ve İslami vahdeti sağlamak için geldi. Bu yüzden İslami vahdete önem, anayasanın ilkesidir.”
Larcani, İnkılap Rehberi’nin İslami vahdete verdiği öneme değinerek ,“Anayasada, mazlum halkı desteklemek en önemli ilkedir ve biz başından beri Filistin halkının yanında yer aldık” dedi.

Ali Larcani, İran’ın Hizbullah’ yardımlarına değinerek; “Bizim, Hizbullah’a yardım etmemizin nedeni; İsrail’in yüzsüzce İslam ümmetine bir ihanet olan işgal ve yağmalamanın peşinde olmasıydı. Hali hazırda Hizbullah, Lübnan’ı savunmak için önemli bir cephedir ve Ortadoğu’da da önemli bir konuma sahiptir.” dedi.

Meclis Başkanı, İran’ın bölge ülkelerini savunma eylemlerinin Şii ve Sünni bölgelerle sınırlı olmadığını belirterek, “Biz farklı ideallerle, hiçbir zaman Şii ve Sünni rekabetine girmeyeceğiz” dedi.

Larcani, İran’ın Kuveyt’i savunmasına da değinerek şunları söyledi: “Biz, Kuveyt’in İran’ın 8 yıl süren savaşında, Saddam’ı desteklemesine rağmen, misilleme yapmadık. Irak ve Kuveyt savaşında, Kuveyt’in yanında yer aldık. İran, akıl ve mektep yolunda ilerledi ve şimdi de bu yolda hareket etmektedir.”

Larcani, ‘Batının bize yaptığı tüm muhalefetler iki konu nedeniyledir’ diyerek şu ifadelerde bulundu: “Bizim, 33 günlük savaşta Direnişe yardımımız ve aynı zamanda 22 günlük savaşta Gazze’yi desteklememiz, birçok ülkenin bizim karşımızda yer almasının nedenidir. 33 günlük savaşta Suudiler, İsrail’e birçok istihbarat verdiler ve bu savaşın bir Şii ve Sünni savaşı olduğunu söylediler, 22 günlük Gazze savaşında Hamasın yanında olduğumuzda da, Şii ve Sünni savaşı tabirini Farsların savaşı diye değiştirdiler.
 

İsrail 33 ve 22 günlük savaşlarda, İslam İnkılabından şiddetli bir tokat yedi

Arap ülkeleri İsrail ile çatışmak istemiyor ve sadece boş laflarla ve bildiri yayınlamakla yetiniyor. Bu yüzden de İsrail bölgede kibirlendi ama İslam İnkılabı gerçekleşince, biri 33 günlük savaşta ve diğeri de 22 günlük savaşta olmak üzere iki şiddetli tokat yedi.

Larcani, Suriye krizine de değinerek şu ifadelerde bulundu: “Suriye’de demokrasi olmadığı bahanesiyle, orada iç savaş başlattılar ama hepimiz bu savaşların asıl nedeni biliyoruz;  Suriye, direnişin ön cephesidir ve onlar burayı karıştırmak istediler çünkü bu kargaşadan İsrail faydalanmaktadır.”

Filistin meselesi İslami ve İnsani bir konudur

Meclis Başkanı, İran’ın Filistin konusuna olan hassasiyetine değinerek şunları söyledi: “Onlar, Filistin meselesinin Arap meselesi olduğunu ve başkalarını ilgilendirmediğini söylüyorlardı ama bu sorunu ortadan kaldırmak için de bir şey yapmadılar.

İlk olarak, Filistin meselesi İslami ve insani bir konudur ve bu yüzden İran, bu konuya hassas bir şekilde yaklaşmaktadır.

Suudiler Bahreyn meselesine müdahale ederek, durumu daha da kötüleştirdiler

Ali Larcani, Bahreyn meselesine değinerek şu ifadelerde bulundu: “Suudiler bu konuya müdahale ettiler ve askeri sevkiyat yaparak durumu daha da kötüleştirdiler. Bahreyn’de bir kısım Şii, bir kısım da Sünni olarak yaşamak isteyen bir doku var. Onlar demokrasi istiyorlar ama müdahalede bulunan ülkeler, demokrasi isteğine cevap vermemek için Şii ve Sünni meselesini gündeme getiriyorlar. Eğer halkın bu mantıklı talebini dikkate almazsak, birçok sorun yaşanılacağını bilmeliyiz.”

Larcani, bölge meselelerine müdahalede bulunun ülkelerin öfkesine değinerek, “Onlar kabile yapısını korumayı istiyorlar ama dünya değişti ve bölgede siyasi bilinç oluştu. Bu yüzden ülkeler ve bölge sorumluları, siyasi bilince doğru bir şekilde cevap vermelidir.” dedi.

Yemen konusunun siyasi bir çözüm yolu var/ Suudiler başka bir maceranın peşindeler

Meclis Başkanı, Suudilerin Yemen topraklarına saldırmasıyla ilgili olarak şunları söyledi: “Aksi söylemlerde bulunmanın da bir sınırı var. Biz defalarca Yemen konusunun siyasi bir şekilde çözülmesi gerektiğini yani anlaşma sağlanmasını söyledik ama onlar başka bir maceranın peşindeler. Bazı bölge ülkeleri, büyük ülkelere fazlasıyla güvenmekteler ve bu yüzden de zarar görür hale geldiler.”

Suudiler ve Türkiye kendine zarar veriyor

Ali Larcani, ‘acaba İran, bölge ülkelerini destekleyecek mi sorusu üzerine’ şöyle devam etti: “Evet, İran’ın bölge ülkeleriyle ilişkisi her zaman devam edecek ama Türkiye ve Suudiler kendilerine zarar veriyorlar ve biz onların bu yanlış işlerini savunamayız.”

Larcani, Kasım Süleymani’nin bölgede bulunmasının Şiilere yardım için olduğu hakkında sorulan soru üzerine, “Bu konuda anlatılanlar, tam anlamıyla doğru değil çünkü İran, Hizbullah ve Hamas’a destek vermekle birlikte, Kürtler gibi İslami cihat gruplarına da IŞİD’le mücadelede yardım ediyor. Irak halkı Kasım Süleymani hakkında söylenen sözlere gülüyor çünkü sözlerindeki hamlık çok aşikâr. Ben Suudi arkadaşların son yıllarda bölgedeki diplomatik hareketlerinde hamlık gösterdiklerini düşünüyorum.”

Meclis Başkanı, ‘Bizim tutumumuz İslam ülkeleriyle fikir birliği ve uyum üzerinedir ve militarizm davranışları onaylamıyoruz diyerek, sözlerine şunları ekledi: “Suudilerin davranışları aşırıcıdır ve bu yüzden de İslami bir ülke davranışına uygun değildir. Suudiler, işlerinde sağduyulu olmalılar ve bunun aksi bir durumda, bu konu onlar için ilerleyen zamanlarda sorun olacaktır.”

Meclis Başkanı Laricani, Mina konusuna da değinerek, “Mina olayı da Suudilerin işlediği başka bir hata. Geçen yıl Hacılara anormal bir durum hâkimdi ve Suudiler gizlice hacıların güvenliğini zayıflatmak istiyorlardı. Hacılara güvenlik ve saygı sağlanmadığı sürece, Hac gerçekleşmeyecektir.”
Mina olayının Suudiler için siyasi bir husus olduğunu belirten Ali Larcani, ‘Suudiler, Haccın yapılmasını istemiyorlardı. İnşallah gelecek yıllarda daha iyi bir şekilde hazırlanabilirler” dedi.

Meclis Başkanı, ‘Suriye savaşı nereye kadar devam edecek’ sorusu üzerine, “Bu savaş çok uzadı ve başından beri siyasi çözümle halledilebilirdi ama bazı bölge ülkelerinin müdahalesi ve teröristlere yardımı, bu savaşı uzattı. Amerika ve bazı bölge ülkeleri, teröristlere yardım sağlıyorlar. Teröristler taktik ve araç olarak kullanılıyorlar ve bu, bölgede terörist hareketlerin büyümesine neden oldu.

Suriye savaşının uzamasının nedeni, Amerika, Avrupa ve Suudi ülkelerin terörizmi desteklemesidir.

Konuyla ilgili siyasi yollar çözüme ulaştı ve Ruslar ‘da kendilerine yeni bir rol belirlediler ve ümit ederim ki siyasi müzakerelerde gerçekçi bir şekilde ilerler ve bir şeyleri dayatma peşinde olmazlar. Eğer müzakerelerde yine maceraperestlik peşinde olunursa, Suriye savaşı sona ermez. Suriye konusunda hâkimiyet korunmalıdır ve bu ülkenin geleceğinde rol oynamak isteyen kişiler bulunmalıdır yani Suriye’de demokrasinin sağlanmasına yardım etmek için ve elbette bu mümkündür. Suriye’de, birini silme peşinde olunmamalıdır ve milli anlaşma ve uyum teorisi benimsenmelidir.

Suriye’nin geleceği demokratik olmalı ve bütün hareketler onda bulunmalıdır.

Larcani, ‘Amerika ve Avrupa ülkelerinin bütün itirazlarına rağmen, Beşşar Esad’ın varlığını nasıl değerlendiriyorsunuz’ sorusuna şöyle yanıt verdi: “Bu konu, yani Beşşar Esad’ın silinmesi, ülke dışındaki ülkelerin Cumhurbaşkanının bulunması ya da bulunmaması hakkında görüş bildirdikleri bir nevi uluslararası diktatörlüktür.

Bu tür diktatörce davranışlar yanlıştır ve Suriye Cumhurbaşkanını halk belirlemelidir ve ben, başka bir ülkenin Suriye’nin kaderinde karar almasını kabul etmiyorum.

Eğer halk Beşşar Esad’ı istemezlerse, bizim için de bir sorun yok. Bizim tutumumuz, Suriye halkının ne söylediğidir. Biz, bir yerden oturup Beşşar Esad gitsin ya da kalsın demeye karşıyız.

Meselemiz bir kişi üzerine konuşmak değil. Biz bir kural hakkında konuşuyoruz ve Suriye’nin demokratik olması ve tüm hareketlerin onda bulunması gerektiğine inanıyoruz.

Konu, 18 ay içerisinde İslami vahdet hükümeti kurulması ve seçimlerden sonra şekillenmesidir. Bu durumda Beşşar Esad’da diğer adaylar gibi aday olabilecektir.”

Ali Larcani, bölgede son yirmi yılda yaşan olayların, terörizm hareketinin tam anlamıyla büyüdüğünü gösterdiğini belirterek şunları söyledi: “Ben, bölgeyi bölmenin sorunu halledeceğini düşünmüyorum ve aksine, krizi daha da şiddetlendireceğine inanıyorum. Irak’ın birkaç bölgeden oluştuğunu düşünün, bu durum nihayetinde, kesinlikle sorunlara neden olacaktır.”

Larcani, Irak sorunun güvenlik ve dış kaynaklı olduğunu belirterek şunları söyledi: “Güvenlik sorunu ülkeyi bölerek çözülemez ve bölgedeki krizler, bu kararlarla daha da şiddetlenecektir.

İran İslam Cumhuriyeti’nin bölge ve dünya ülkeleriyle stratejisi kardeşçe ilişkiler üzerinedir

“Askeri olarak iyi imkân ve olanaklara sahip olmamıza rağmen, hiçbir zaman bir ülkeye saldırı girişiminde bulunmadık. Bizim politikamız kardeşçe diyalog ve davranış ilkelerine dayalıdır. Bütün çabamız, bölgesel sorunları Türkiye ve Arabistan gibi ülkelerle diyalogla halletmektir ve hatta gerekirse barış adımları da atarız. İran İslam Cumhuriyeti’nin stratejisi, bölge ve dünya ülkeleriyle kardeşçe ilişkilerde bulunmaktır.”

Ali Larcani, İnkılap Rehberinin, Amerika karşısında güce dayalı mücadele hakkındaki sözlerine değinerek sözlerine şunları ekledi: “Eğer biz Amerika ile müzakerede bulunduysak, bu sadece bizim güçlü olmamızdan kaynaklanmaktadır. Müzakerede her zaman güçlü olmak rol oynar ve bizim gelecekte izleyeceğimiz yol, temellerimizi de yok etmeden diyalog üzerinedir.”

Biz her gün gücümüzü artırıyoruz ama kimseye karşı kullanmıyoruz

Meclis Başkanı son olarak, İran’ın askeri, ekonomik… alanlardaki eşsiz gücüne değinerek, “ biz her gün gücümüzü artırıyoruz ama bunu kimseye karşı kullanmıyoruz. Bu yüzden başkalarına yardım etmek istiyoruz” dedi.

En Çok Okunan Röportaj Haberler
En Önemli Röportaj Haberler
En Çok Okunan Haberler