Hâkimiyetin Kaynağı


Hâkimiyetin Kaynağı

Görüldüğü üzere hâkimiyet, insanoğlunun yaratıldığı günden bu güne kadar kaynağını Allah’tan almıştır. Dikkat edilmesi gereken gerçek hâkimiyetin ve hâkimlerin Allah’ın belirlediği ve seçtiği olmasıdır.

Tesnim Haber Ajansı - İnanç, insanoğlunun bütün yaşamını belirleyen yegâne unsurdur. Her kişi inancı ölçüsünde yaşamakta ve bu yaşayış yönetime yöneticiye yansımaktadır.

Tarihsel süreçte devlet oluşumlarına baktığımızda; ilk başlarda medeniyet devletlerinin hüküm sürdüğü, sonrasında imparatorluk devletlerinin kurulduğu ve 1. Dünya Savaşı’na kadar yaşadığı ve 1. Dünya savaşıyla İmparatorlukların parçalanıp yerini küçük devletlere bıraktığı ve yine aynı zamanda sömürgeci devletlerin ortaya çıktığı görülmektedir. 2. Dünya Savaşı sonrası ise dünya iki kutuplu bir düzen haline gelmiş ABD ve Sovyetler arasında dünyaya hâkim olma mücadelesi yaşanmıştır. Sovyetlerin yıkılmasıyla emperyalist ve kapitalist sistem dünya devletleri üzerinde sulta sistemini kurmaya başlamıştır. Bu dönemden sonra sulta (emperyalist- kapitalist) sisteminin dünyaya hâkim olma çabalarını karşısında mazlum ve mustazafların cephesi olan direniş cephesi kalmıştır. Yani bu günün dünyasında devletler ya sulta sisteminin bir parçası olarak emperyalizm ve kapitalizm dişlisinin bir çarkı ya da direniş cephesinin, mustazafların bir savunucusu konumundadırlar.

Yukarıda özetini verdiğim medeniyetlerin, imparatorlukların ve devletlerin yönetim sisteminde, yöneticilerin hâkimiyet kaynağını nereden alıp ve bunu nasıl kullandığına bakacak olursak bu günün dünyasını anlamamıza yardımcı olacaktır.

İnsanlığın yaratılışından toplumların ve devletlerin oluştuğu günden günümüze kadar her topluluğun ve devletin bir yöneticisi olmuştur. Her devletin başında bulunan yönetici kendi gücünü bir kaynaktan almak durumunda kalmıştır ve halk bu güce olan inancı ve saygısı çerçevesinde o kişiyi yönetici olarak kabul etmişlerdir. Yönetici kişi aldığı gücün temsilcisi olması hasebiyle tüm halk üzerinde hâkimiyet kurmuştur. Tarihe baktığımızda yöneticiler bu gücü genellikle kutsal kaynaktan almıştır. Daha açık söylemek gerekirken ilk devletlerin yöneticileri güçlerinin kaynağını yaratıcıdan aldıklarını, kutlu bir soydan geldiklerini hatta tanrının oğlu ya da bizzat tanrının kendisi olduğunu, yaratıcının yeryüzündeki temsilcisi olduklarını idda etmiş ve yaratıcının temsilcisi gibi hareket etmişledir. Örnek verecek olursak Avrupa Hun Devleti Kağanı Attilla tarihte Tanrı’nın kırbacı olarak adlandırılmıştır yine Roma İmparatorluğu, Hint medeniyeti ve diğer medeniyet ve imparatorluklarda da yöneticiler Tanrı’nın temsilcisi olduğu idda edilmiş veya tanrının temsilcisi olan kişiden yönetme yetkisi almıştır. Dinler ve peygamberler tarihine de baktığımızda aynı durumu görmekteyiz yönetici kişinin mutlak surette gücünün kaynağını yaratıcıdan aldığı ve yaratıcının yeryüzündeki temsilcisi olduğu görülmektedir.

Burada şunu görmeliyiz demokrasi adı altında sulta sistemine yönetici olanlar dahi insanların inancını sömürerek halkı kendi kötü emellerine ortak etmektedirler. Bunu karşısında direniş cephesine baktığımızda Peygamberle başlayan yönetim, kaynağını Allah’tan almakta ve bunun kesintisiz bir şekilde devam ettiği kuşkusuz kabul edilmektedir.
Bu bakış açısını, bu gün dünya devletleri üzerinde ve yaşanan olaylar üzerinde incelediğimizde de görmekteyiz.

Kendilerini dinin ve halkın savunucusu addeden sulta sistemi yöneticileri halkın inancını sömürerek aslında dünyaya hâkim olma, sömürme çalışmaları yapmaktadırlar.
Karşı tarafta yer alan hak cephesine ise baktığımızda, öncesinde gerçekten yaratıcının yeryüzündeki temsilcisi olan Peygamber yöneticileri görmekteyiz ve özellikle İslam Peygamberinin gelmesiyle bu durum daha net bir şekilde yaşanmış ve İslam Peygamberi Hz. Muhammet (sav) Allah’ın yeryüzündeki temsilcisi sıfatıyla İslam ülkesini yönetmiştir. Allah’ın yeryüzündeki temsilciliği Peygamberle sonlanacak bir durum olmadığından, Allah yeryüzünü sahipsiz bırakmayacağını Kur’an’da açıklamıştır. (“Andolsun biz zikir’den (bütün semavi kitaplar veya tevrat) sonra zebur’da da ‘hiç şüphesiz, salih kullarım yeryüzüne mirasçı olacaklardır’ diye yazdık.” Enbiya Suresi’nin, 105. Ayeti, Musa kavmine: “Allah’tan yardım dileyin ve sabredin. Gerçek şu ki, arz Allah’ındır; ona kullarından dilediğini mirasçı kılar. En güzel sonuç muttakiler içindir.” dedi. A’raf Suresi’nin 128. Ayeti) ve yine Hz. Peygamber hadislerinde belirtmiştir.

Salman bin Halid; İmam Cafer Sadık’tan (a.s) şöyle naklediyor: Devlet yönetmekten kaçının, çünkü devlet yönetme hakkı Hz. Resulüllah’a ve Onun Vasiyleri olan masum İmamlara tahsis edilmiştir. İnsanlar arasında en iyi hüküm verecek ve adaletle idare edecek kabiliyete sahip olan Ehl-i Beyt’tir.” (Vesail-üş şia 18 /s. 7)
Burada yeryüzünün hiçbir zaman Allah’ın iradesi dışında bırakılmayacağı kesin bir şekilde ortaya çıkmaktadır.

Yeryüzü sahipsiz değildir Allah’ın yeryüzünde halifesi vardır. Yeryüzünde hak cephesinin temsilcileri var bu hak cephesinin yöneticilerine bakacak olursak bu yöneticilerin yeryüzünün asıl halifeleri olmadığını görüyoruz ama asıl şunu dikkate almalıyız yani şuan için Allah’ın asıl halifesi fiili olarak yeryüzünde yoksa devletler yönetilmeyecek mi halklar başıboş bir sürü gibi mi hareket edecekler? Bunun mümkün olmadığı herkesçe kabul edilmektedir. Burada adil yöneticilerin varlığı karşımıza çıkmaktadır. Bu yöneticilerin Allah’ın rızasına uygun bir şekilde toplumları idare etme yükümlülüğünü üstlendiğini görmekteyiz. Toplumlar böyle yöneticilerin varlığına mecburdurlar, bu yöneticiler halk tarafından kabul görmüş kişiler olarak devletleri ve toplumları yönetmektedirler. Bu sistemin adına velayet sistemi denilmektedir ve Allah’ın yeryüzündeki gerçek temsilcisi fiilen zuhur edene kadar bu sistem devam edecektir.

Görüldüğü üzere hâkimiyet, insanoğlunun yaratıldığı günden bu güne kadar kaynağını Allah’tan almıştır. Dikkat edilmesi gereken gerçek hâkimiyetin ve hâkimlerin Allah’ın belirlediği ve seçtiği olmasıdır.

Allah’ın yeryüzündeki halifesinin zuhur edip, adalet devletini kuracağı günün özlemiyle…

 

Adem Namlı

En Çok Okunan Röportaj Haberler
En Önemli Röportaj Haberler
En Çok Okunan Haberler