İran'ın Irak’ta Yaptıkları İç İşlerine Müdahale Mi?

Tesnim Haber Ajansı - Irak Temsilciler Meclisi El-Mevatin Fraksiyonu Üyesi Habip El-Tarafi İran basını ile yaptığı röportajda; “Bazıları; İran’ın, Irak’ın iç işlerine müdahale ettiğini söylüyor, genellikle Suudi Arabistan tarafından yapılan bu suçlama doğru mu?’ sorusu üzerine şunları söyledi:

“Bu uydurulan suçlamalar kendini satmış ajanlar tarafından İran’a yöneltilmektedir. Oysaki bazen hilelerine de şahit olduğumuz komşu ve civar ülkelerin o zor dönemlerde Irak’ı yalnız bırakmalarına ve Irak’ın aynı dili konuştuğu tüm Arap ülkelerindeki kardeşlerinin yardıma en fazla ihtiyacı olduğu dönemde Arap ülkelerinin yüzlerini çevirmelerine ve bunun tek sebebinin de onların tamamının İsrail’in müttefiki olmalarına rağmen, İran İslam Cumhuriyeti Saddam’ın devrilmesi döneminde ve sonrasında, Irak’ın işgali döneminde ve işgalden sonra, sadık bir şekilde Irak’ın yanında durmuş ve her zaman maddi ve manevi yardımlarla ve aynı zamanda askeri danışman yardımıyla, hiçbir beklentisi olmadan Irak halkı ve hükümetinin yardımına koşmuştur.

Taraflı ve satılmış kişiler, Irakla 1200 kilometre ortak sınırı olan, Irak’la şeffaf siyasi ve ekonomik ilişkileri bulunan İran İslam Cumhuriyeti’nin Irak’a ve Irak halkına yaptığı bütün yardımları müdahale saymakta ama Suudi Arabistan’ın Irak’ta işlediği cinayetleri görmemektedir.

İran komşu ve dost ülkedir ve tüm dostluk ve dürüstlük kıstaslarına sahiptir. Her zaman Irak’ın bağımsızlığını istemiştir. İran İslam Cumhuriyeti danışmanları Irak’a geldikleri zaman halk, hükümet ve askerler tarafından memnuniyetle karşılandılar ve ‘İran Irak’ın iç işlerine müdahale ediyor’ gibi sözlerin tamamı, boş ve uydurma sözlerdir.”

Habip El-Tarafi sözlerinin devamında ‘Amerika ve Arabistan gibi bazı ülkeler Şii güçlerden olan Gönüllü Halk Güçlerinin (Haşd El-Şabi) Felluce’nin kurtarılmasında önemli bir rol oynamasına rağmen, Haşd El-Şabi’nin (Gönüllü Halk Güçleri) Ehl-i Sünnet’e katliam yapmak ve onlardan intikam almak için Felluce’ye girdiklerini söylüyor? Sizin bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?’ sorusu üzerine şunları söyledi:

“İlk olarak, Felluce, IŞİD’in şifresi ve gücü olarak kabul ediliyordu, oysaki bu bölge daha önceden Ehl-i Sünnet için bir şifre ve güçtü. Şii Halk Güçlerinin bölgede bulunması tabi ki endişelerin ve sorunların doğmasına neden olacak ve bazıları ‘Halk Güçlerinin intikam almak ve Ehl-i Süneti katletmek için Felluce’ye girdiği’ yönünde yanlış tabirlerde bulunacaklardır. Bu düşünce tam olarak bir yanılsamadır. Irak’ın bütün kesimlerden oluşan Gönüllü Halk Güçleri, inançlı ve imanlı kimselerdir. Teröristlerle savaşmak ve bu sınırların can ve mal güvenliğini sağlamak için kurulmuştur. Ben Irak’taki Şii, Sünni, Kürt… bütün grupları düşmanın halk arasında nifak tohumları serpmek olan bu planı karşısında uyanık olmaları konusunda uyarıyorum. Aynı zamanda Ehl-i Sünnette şunu bilmelidir ki, IŞİD onları mürtet saymaktadır. Bu yüzden, Siyonizm’e bağlı El- Cezire, El- Arabiyye gibi zahirde Irak kanalı görülen kanallar ve IŞİD teröristleri gibi sinsi düşmanın bölücülük planları karşısında bilinçli bir şekilde davranmak ve dikkatli olmak hepimizin görevidir.

Bazı yayın organları mülteciler konusu ve birçok önemsiz konuyu gündeme getirerek, IŞİD teröristlerini unutturmaya ve IŞİD’in çehresini temizlemeye çalışıyor. Aynı zamanda Avrupa ve Amerika gibi Irak dışında yaşayan, Iraklı politikacılar, Al-i Suud ve Siyonizm’in uşaklarıdır ve Haşd El- Şabi’ye suçlamalarda bulunarak, bölücülük yaratmaya çalışmaktadır. Onlar bir avuç vatan hainidir. Eğer gerçekten Irak ve Irak halkı için üzülmüş olsalardı Irak’a gelir; susuzluk, 47 derecenin üzerindeki aşırı sıcaklar, güvensizlik, savaş vb. gibi bizim yaşadığımız zor şartlarda yaşarlardı.