Suudi Arabistan, ''İsrailli-leşmekte'' Sınır Tanımıyor
Suudi Arabistan sözcüsü Ahmet El-Esiri, Suudi liderliğinde Yemen’e karşı oluşan koalisyon, okula saldırı düzenleyerek çocukları öldürdüğü gerçeğini yalanlamak için “bombaladığımız yer okul değildi” ifadesini kullandı.
Tesnim Haber Ajansı - Bundan önce sınırsız doktorlar kurumu, Yemen’in kuzeyinde Yemenli çocuklara karşı Suudi Arabistan tarafından gerçekleşen cinayetleri ifşa etmişti.
Söz konusu kurumun sözcüsü Melik Şahir, Suudi Arabistan’ın bir Kuran öğretimi okuluna saldırması sonucunda ölen 10 kişi ve yaralanan 28 kişinin de 15 yaş altında olduğunu bildirmişti.
Bu ulusal ifşa, Suudi Arabistan’ın BM Genel Sekreteri Ban-Ki-Moon’a para vererek, adını BM’nin çocuk katili ülkeler arasından silmesi ardından gerçekleşmiştir. Suudi Arabistan yeni cinayetinin üstünü örtmek için Siyonist İsrail rejiminin Gazze bombardımanında kullandığı yönteme başvurdu.
Siyonist İsrail rejimi, Gazze bombardımanında BM’ye ait olan okula saldırdı ve olaya uluslararası boyutta itirazlar edilmesinin ardından, Hamas akımının bu okulu askeri amaçlar doğrultusunda kullandığını öne sürmüştü.
Suudi Arabistan sözcüsü de, Yemenli çocukların söz konusu Suudi-Siyonist koalisyonu tarafından öldürülmesini, o mekanın aslında okul olmadığını ve askeri bir merkez olarak kullanıldığını iddia ederek, Husiler’i çocukların ölümünde suçlu tuttu, Suçlu olmalarının sebebini, Husiler’in çocukları savaşa götürmesi olduğunu belirtti.
El-Esiri ilginç açıklamasının devamında çocukların ölümünden hiç pişman olmadığını şu ifadeler ile gösterdi: ‘’Savaş uçağı bir yeri bombalıyor iken, küçük ve büyük arasında herhangi bir farklılık göz önünde bulundurmuyor! ‘’
Bütün bunlar uluslararası savaş kurallarına göre; ülkelerin her hangi bir saldırıda, sivillerin canını korumak için önlem alması gerektiğini belirmesine rağmen gerçekleşiyor.
İsrail ile derin bir yakınlık ve işbirliği içerisinde olan Suudi rejimi, bundan önce de gerçekleştirdiği birçok eylemde, Yemen savaşında bir tek Husiler'in hedef olmadığını bir soykırımın söz konusu olabileceğini akıllarda canlandırdı.
Ulusal düzeyde, söz konusu cinayetlere göz yummak insanlık dışı bir sessizlik olarak kendini ifade eder iken, batı ülkelerinin iki yüzlülüğünü ve aynı zamanda BM’nin büyük güçlerin oyuncağı olduğunu, bundan öncede gerçekleşen bir çok olayda olduğu gibi yetersizliğini gösteriyor.
