Hüda Par: ABD'nin Hedefi Türkiye ve İran’ı Karşı Karşıya Getirmek


Hüda Par: ABD'nin Hedefi Türkiye ve İran’ı Karşı Karşıya Getirmek

HÜDA PAR tarafından yayımlanan gündem değerlendirmesinde, İdlib katliamının, ABD’nin vicdanını harekete geçirdiğini düşünmenin saflık olduğuna vurgu yapılarak, saldırının hedefinin, Türkiye ve İran’ı karşı karşıya getirmek olduğu belirtildi.

Tesnim Haber Ajansı - HÜDA PAR Genel Merkezi tarafından yayımlanan gündem değerlendirmesinde, İdlib katliamının, ABD’nin vicdanını harekete geçirdiğini ve barışı tesis etmek istediğini düşünmenin saflık olduğuna vurgu yapılarak, saldırının gerçek hedefinin, Türkiye ve İran’ı karşı karşıya getirmek olduğu ifade edildi.

HÜDA PAR Genel Merkezi, İdlib katliamı ve ardından ABD'nin rejime ait hava üssüne düzenlediği füze saldırısına ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.

Emperyalist güçlerin, Sykes-Picot antlaşmasıyla İslam coğrafyasında inşa ettirdikleri ulus devletlerin uyguladıkları zulüm siyasetlerinin sonuçları üzerinden Ortadoğu haritasını yeniden dizayn etme ve aralarında pay etme mücadelesi verdiğine işaret edilen değerlendirmede, ulus devletlerin, kirli ilişkilere girerek yaptıkları zulüm ve katliamlarla emperyalist güçlere bölgeye yeniden müdahil olacakları alanlar açtığına vurgu yapıldı.

Son zamanlarda yaşanan gelişmelerin, ABD ve Rusya arasında bölüştürülen Suriye’nin sınırlarının yeniden tayin edilmesi meselesi olduğu tespitinde bulunulan değerlendirmede, "ABD-Rusya çekişmesine sahne olan Suriye sahasındaki güç gösterisi, İdlib’ de mazlumların canları üzerinden bütün acımasızlığı devam etmektedir. Siyonist rejimin güvenliğini önceleyen politikaya ve çıkarları adına savaş çıkarma konusunda uzmanlığa sahip ABD, Ümmet'in mazlum evlatlarının kanını yeniden Ümmet'e pazarlama şeytanlığı yapmaktadır." denildi.

"Onlar için yüzbinlerce insanımızın öldürülmesinin bir önemi yoktur"

Emperyalist güçlerin İslam coğrafyasında kendi çıkarlarını korumaktan başka bir dertlerinin olmadığının altı çizilen değerlendirmede, "Onlar için şehirlerin harap olmasının, hürmetlerin kirletilmesinin, milyonlarca insanın muhacir duruma düşmesinin; çocuk, ihtiyar, kadın, erkek yüzbinlerce insanımızın öldürülmesinin bir önemi yoktur. Bu anlamda Suriye sahasında bazen ABD, bazen de Rusya’nın işlediği katliamların Esed yanlısı olmak veya Esed karşıtlığı ile doğrudan bir ilişkisi de yoktur." denilerek Rusya devlet sözcüsünün "Esed rejimine verdiğimiz destek sınırsız değildir" açıklaması ile Trump’un "Suriye hava üssüne yaptığımız füze saldırısı, ABD’nin ulusal güvenlik çıkarları açısından hayati önem taşıdığı için yapılmıştır" şeklideki açıklamalarının bu asıl gerçeği teyit ettiği ifade edildi.

"Cansız bedenlerin ABD’nin vicdanını harekete geçirdiğini düşünmek saflıktır"

Değerlendirmenin devamında şu tespitlerde bulunuldu: "Baas Rejiminin kimyasal silah kullanma dâhil, her türlü suçu işleme noktasında hiçbir ahlaki sınırının olmadığı bilinen bir gerçektir. Ancak İdlib’deki kimyasal saldırıda can veren bebek yaştaki masumların cansız bedenlerinin ABD’nin vicdanını harekete geçirdiğini ve barışı tesis etmek istediğini düşünmek, saflıktır. ABD’nin, füze saldırısından önce Rusya’yı bilgilendirdiği, Rusya’nın da bu bilgiyi Esed rejimine aktardığı, ayrıca Rusya’nın ABD füzelerini durdurma potansiyeline sahip olduğu gibi hususlar göz önünde bulundurulduğunda bu saldırıların Esed’i devirmeye yönelik olmadığı anlaşılmaktadır."

"Suriye halkının Esed rejimi ile ABD arasında bir tercihe zorlanması büyük bir zulümdür"

ABD’nin, Suriye halkının yanında yer alacağına inanmanın, büyük bir yanılgı olduğuna vurgu yapılan değerlendirmede, "Oyun içinde oyunlarla karşı karşıya bırakılan mazlum Suriye halkının katliamcı Esed rejimi ile daha vahşi ve en büyük katil Amerika arasında bir tercihe zorlanması büyük bir zulümdür." ifadelerine yer verildi.

Kimi İslam ülkeleri yöneticilerinin, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Körfez İşbirliği Konseyi gibi kuruluşların Amerika’nın Suriye’ye yönelik askeri müdahalesine destek açıklamasında bulunduğunun hatırlatıldığı değerlendirmede, bu açıklamaların esef verici olduğu kaydedildi.

"Saldırının gerçek hedefi sürecin garantörleri olan Türkiye ve İran’ı karşı karşıya getirmektir"

Değerlendirmede, "ABD, her ne kadar “kimyasal katliamın cezalandırılması” olarak pazarlasa da füze saldırısı Astana sürecini bloke etmeye yönelik stratejik bir eylem olup gerçek hedefi sürecin garantörleri olan Türkiye ve İran’ı karşı karşıya getirmektir. Afganistan ve Irak müdahalesi, tarihi tecrübe ve müktesebatımız ile Allah’ın ayetleri bu tür oyunlara gelmememizi salık vermektedir." diye belirtildi.

"Astana sürecinin garantörleri olan Türkiye ve İran, zirvede kararlaştırılan ateşkesin Suriye geneline yayılması ve sonrasında ise farklı etnik ve mezhepten olanların hiçbirinin dışlanmadığı, haklarının yasal olarak teminat altına alındığı âdil bir sistemin hâkim olduğu siyasi çözümde ısrar etmeli, emperyalist ABD ve Rusya’nın hesaplarını boşa çıkarmalıdır." açıklamasına yer verilen değerlendirmenin sonunda şu çağrıda bulunuldu:

"HÜDA PAR olarak, meselenin ciddiyeti ve hassasiyetine binaen yeryüzündeki her bir Mü’mini, bütün yaşanmışlıklara rağmen Müslümanların vahdeti ve ümmetin birliği doğrultusunda adımlar atmaya ve ayrıştırıcı değil, birleştirici bir üslup kullanmaya davet ediyoruz."

İslami Analiz

En Çok Okunan Dünya Haberler
En Önemli Dünya Haberler
En Çok Okunan Haberler