İran İslam Cumhuriyeti İktidarını Koruyacaktır/Arabistan İran’a Nüfuz Etme Gücüne Sahip Değildir


İran İslam Cumhuriyeti İktidarını Koruyacaktır/Arabistan İran’a Nüfuz Etme Gücüne Sahip Değildir

Suriye’de stratejik konular uzmanlarından Faysal Abdülsettar, Suudi Veliaht Yardımcısının İran karşıtı açıklamalarına tepki gösterip, Suudilerin İran’a nüfuz etme gücünün olmadığını belirterek, ‘İran bugün, Amerika’nın, Siyonistlerin ve Suudi Rejiminin sürekli ve daim çabalarının hedefidir’ dedi.

Tesnim Haber Ajansı - Suudi rejimi Savunma Bakanı ve Veliaht Yardımcısı Muhammed Bin Salman geçtiğimiz günlerde açık bir şekilde, bu rejimin tekfirci teröristlerle, İran İslam Cumhuriyetini çatışmalara ve iç savaşa sürüklemek için iş birliği yaptığını itiraf etti ve bu açıklamaların ardından İran’ın Birleşmiş Milletler’ deki Temsilcisi resmi olarak Al-i Suud hakkında şikâyette bulundu ve bu rejimin teröristlerle iş birliği yaptığını vurguladı.

Konuyla ilgili olarak Faysal Abdülsettar Tesnim Habere verdiği röportajda, “Özellikle bu açıklamaların Bin Salman ve Amerika Başkanı Donald Trump arasındaki görüşmeden sonra gerçekleştiği dikkate alınarak, acaba Suudiler, İran İslam Cumhuriyeti’ne karşı düşmanca açıklamalarda bulunmak için Amerika’dan bir yeşil ışık ve destek aldılar mı?” sorusuna şöyle yanıt verdi: ‘Suudi- Amerika arasındaki ilişkinin durumu kimse için gizli değildir. Trump’ın bazı açıklamalarında “Suudi Arabistan kendisini destekleme konusunda Amerika’ya ağır maliyetler yüklemektedir” yönündeki ifadeleri gibi, Amerika ve Suudiler arasındaki ilişkinin durumu konusunda birçok soru gündeme getirdiği dorudur. Ama bu tip açıklamaların bu konunun önemli boyutunu gizlemediği çok açıktır ve bu görmezden gelinemez. Burada kastım, Amerika ve Suudiler olmak üzere her iki tarafın da İran İslam Cumhuriyeti’ne karşı en fazla düşmanlık gösterme konusunda ortak olduğudur. Bu nedenle, Suudi Veliaht Yardımcısı Muhammed Bin Salman’ın Arap medyası olmak üzere basına yaptığı açıklamalarda, “Hiçbir şekilde İran ile ortak bir nokta bulunmamaktadır” ifadesinde bulunmuştur. Eğer bu açıklama hiçbir şeye delalet etmiyorsa bile, Suudilerin ve Amerikalıların bu konudaki ortak iradelerini göstermektedir.

Suudi Arabistan’ın gerginlik çıkaran eylemlerine rağmen İranlılar sabır göstermiş ve her zaman bu konuda diplomasiye yönelmişlerdir. Suudilerin açıklamaları, onların kendileri ve İran arasında hiçbir olumlu atmosfer oluşmasını istemeyen, olumsuz ve kötü amaçlar içeren niyetlerini göstermektedir.

Suudi Rejiminin Irak ve Suriye’de inkılap olarak adlandırdıkları olayları destekleme konusundaki hiçbir bahanelerinin kendilerine bir faydası olmamıştır ve bu konuda yenilmişleridir. Çünkü sonunda bu rejimin teröristleri desteklediği ortaya çıkmıştır. Bugün, Suudi Rejiminin sadece insanları öldüren ve Arap toplumunu tahrip edici eylemlerde bulunan terörist grupları desteklediği gerçeği herkes tarafından bilinmektedir. Bu nedenle Suudi rejimi Arap kamuoyu önünde kendisini savunmak için başka bir konunun peşindedir. Bu yüzden zahirde Sünni İslam’ını Şii İslam’ı karşısında savunduğunu iddia etmekte ve kendisini öyle göstermeye çalışmaktadır. Suudi Rejimi İran’ı Şii İslam’ın tek temsilcisi olarak görmektedir.’

Faysal Abdülsettar, “Acaba Suudi rejimi, mezhebi ihtilaflar oluşturarak ya da Libya, Irak ve Suriye’de olduğu gibi kargaşalar çıkararak İran içerisindeki istikrarı bozma gücüne ve cesaretine sahip mi?” sorusu üzerine şu açıklamalarda bulundu: ‘İran ve İran içerisindeki konuların diğer Arap ülkelerinden çok farklı olduğu doğrudur ama buna rağmen bu konu, Suudi rejiminin sabotaj çabalarını engelleyemez. İran bazen, özellikle Suudilerin desteklediği birçok Vahhabi’nin bu ülkede yaşadığı Pakistan sınırındaki bölgelerde, terör eylemleri ile karşı karşıya kalmıştır. Buna rağmen, öngörü ve tahminlere göre yine de Suudilerin İran’a nüfuz etme gücü yoktur. İran güvenliği, bu tip eylemlerle başa çıkma konusundaki gücünü ve kabiliyetini göstermiştir. Daha önce İran, kapsamlı operasyonlar gerçekleştirmiş ve birçok gizli çekirdeği ve yapılanmayı ortadan kaldırmıştır.

İran çok önemli bir olayın yani Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin arifesindedir ve her zaman İran’da muhafazakârlar ve reformcular arasında büyük bir rekabet bulunmaktadır ama bu rekabete rağmen, İran toplumu asla bazılarının düşündüğü gibi mezhebi ihtilaflara doğru sürüklenmemiş ve sürüklenmeyecektir. Çünkü İran’ın durumu ve ortamı, diğer ülkelerden tamamen farklıdır ve hiç kimse bu yolla İran’a nüfuz edemez.

İran bugün bir fırtınanın ortasındadır ve Amerika, İsrail ve Suudi Rejiminin sürekli ve daimi çabalarının hedefindedir ve bugün bütün bu taraflar bir hedefte ortaktır ve oda, her ne şekilde olursa olsun İran’a zarar vermektir ama attıkları sloganların toplumlarımız için felaket ve acıdan başka hiçbir sonucunun olmadığına ve toplumu hızla istikrarsızlık ve şiddet sürüklediğine şahit olduğumuz bazı Arap ülkelerinin aksine İran,  kendi adına ülkesinin içindeki iktidar ve birliği sürekli olarak demokrasi örnekleri sunarak, sağlam ve akıllı politikalarla ve bölgede yaşanan olaylarla ilişki içerisinde bulunarak korumuştur.’

En Çok Okunan Röportaj Haberler
En Önemli Röportaj Haberler
En Çok Okunan Haberler