Arabistan’ın Hizbullahı Hedef Almasının Nedeni


Arabistan’ın Hizbullahı Hedef Almasının Nedeni

Arabistan, Yemen ve Suriye'de aldığı yenilgilerin ardından ekonomik savaş ve belki de askeri savaş ile direnişten intikam almaya çalışıyor.

Tesnim Haber Ajansı - Rey el-Yevm gazetesi "Bugünlerde Nasrallah ile Sabhan arasındaki sözlü çatışmalar neden arttı?" başlığıyla yayımladığı makalede şu ifadelere yer verdi: Arabistan, Yemen ve Suriye'de aldığı yenilgilerin ardından ekonomik savaş ve belki de askeri savaş ile direnişten intikam almaya çalışıyor. Lübnan İslami Direnişi lideri Hasan Nasrallah ile Suud’un Körfez İşlerinden Sorumlu Bakanı Thamer Al-Sabhan arasında Fars Körfezi konusunda geçen sözlü çatışmaları ve yine Lübnan Başbakanı Sait el-Hariri'nin acilen çağrılması ve Suudilerin Lübnan'daki en önemli noktalarını takip eden herkes şunu çok iyi görecektir; önümüzdeki günlerde İran ile Arabistan arasındaki savaşın yeni bir aşaması Beyrut'ta başlayacak ve yine siyasi, ekonomik ve medya işgalleri başlayacaktır.

Rey el-Yevm'in makalesine göre, Sabhan Beyrut'ta Arabistan Büyükelçiliğinde diplomat olduğu dönemde Lübnan'ı iyi tanıyordu ve bu nedenle ilk olarak twitter adresinde yaptığı paylaşımda ve daha sonra MTV kanalına verdiği röportajda; Hizbullah'a ve Lübnan Ordusuna yönelik ağır ithamlarda bulundu ve bu açıklamalarında Hizbullah'a Hizbu Şeytan, milis terör örgütü diyerek diplomatik olmayan ifadeler kullandı ve Hizbullah'ın uzantılarının Lübnan içinde ve dışında yenilgiye uğramasını istedi ve onları İran'ın emriyle Arabistan'a karşı savaşmakla suçladı. Sabhan'ın açıklamalarının en hassas noktası ise şudur: Lübnan hükumetinden Hizbullahı ve yöneticilerini sınır dışı etmesini isteyerek şunları söyledi: Aksi halde Lübnan ağır bir bedel ödeyecektir ve bu durumda Hizbullah'a siyasi, ekonomik veya medya desteği verenler tehdit edilecek ve cezalandırılacaktır. Suudilerin tehditlerinin artmasıyla Lübnan Başbakanı Sait el-Hariri acilen Riyad'a çağrıldı, bu kişi Arabistan'ın isteklerine cevap vermede tereddüt etmedi ve tüm işlerini bırakarak Riyad'a gitti, Lübnanlı bazı yazarlara göre onun Suudi hükumetin bir çalışanı gibi görülmesi sadece Sait Hariri'ye değil Lübnan'ın tamamına yapılmış bir iftiradır. Burada mantıklı açıklama gereken iki temel mesele bulunmaktadır.

İlk olarak, Arabistan neden beklenmedik bir zamanda ve sert bir üslupla Hizbullah'a sataşıyor, ikincisi Arabistan Lübnan Hizbullahına karşı ne tür adımlar atabilir ve acaba ortam askeri ilerleme için uygun olacak mı?

Birinci sorunun cevabı ile ilgili olarak şunu söylenebilir; Arabistan ile Lübnan arasındaki sözlü çatışmanın artması doğrudan Amerika'nın İran aleyhine sözlü sataşmasının artmasıyla ilgilidir, bu da Amerikan Başkanı Donald Trump'ın kongrede yaptığı konuşmada İran ile yapılan nükleer anlaşmayı onaylamaması ve Arabistan'ın Hizbullah'a sataşması ve Yemen'deki savaşın gidişatıyla ilintilidir.

Rey el-Yevm'e göre, Sabhan açıklamalarında twitterda yaptığı paylaşımdaki son noktaya değindi: Hizbullah milis güçleri İran'ın yönlendirmesiyle ülkelerimizi Fars Körfezi'de tehdit etmektedir ve Lübnan onların esiri olmuştur. Yemen'de ve Yemen ile Arabistan sınırlarındaki savaşın seyri Arabistan'ın lehine ilerlememektedir öyle ki Ensarullah Hareketi askeri saldırılarını artırdı ve Arabistan'ın güneyinde bulunan Cizan ve Necran kentlerini balistik füzelerle hedef aldı ve onların ifadelerine göre, bu füzeler radarlara yakalanmadan hedefe tam isabet etti.

Suud hükumeti; Hizbullahı, Ensarullah güçlerini eğitmek ve onları İran'ın balistik füzeleriyle donatmakla suçlamıştır ve buna ilave olarak Husi hareketi sözcüsü Muhammed Abdusselam el-Cezire televizyonuna verdiği röportajda şu tehditte bulundu; Abu Dabi ve Arabistan'ın merkezinde bulunan diğer şehirleri füze yağmuruna tutarız ve belki de Sabhan bu nedenle açıklamasında şu ifadeleri kullandı: Hizbullah, Fars Körfezi Arap ülkelerini İran'ın yönlendirmesiyle tehdit ediyor.

Amerika'nın Batı Asya'daki en yakın müttefiki olan Suudi Arabistan, Hizbullah ve müttefiklerine karşı birçok adım atabilir ve onların Hizbullah ile çatışmalarını artırmaları birçok sorunu beraberinde getirebilir.

Nasrallah bu çatışmalar konusunda uyarıda bulunmuş ve geçtiğimiz Cumartesi günü şu ifadeleri kullanmıştı: Arabistan tek başına Hizbullah ile savaşacak gücü olmadığını ve bir koalisyon kurması gerektiğini biliyor ve Hizbullah Sabhan'ın alelacele kurulmuş koalisyonundan daha büyüktür. Suudi Arabistan yetkililerinin Hariri'ye Arabistan veliahdı Muhammed Bin Selman ile yaptığı görüşmede ne emir verdiklerini bilmiyoruz ancak ondan Lübnan'da kriz çıkması amacıyla,  kabineden çıkması ya da Hizbullah'ın temsilcilerini kabineden çıkarmasını istemiş olmaları uzak bir ihtimal değildir.

Gazete daha sonra şunları yazdı: Hariri'nin Arabistan'ın emirlerini yerine getirmekten başka çaresi yoktur ve bu onun Lübnan hükumetine dönmesi ve Mişel Avn'ın cumhurbaşkanı seçilmesi anlaşmasının dağılması anlamına gelir. Seyyid Hasan Nasrallah, Lübnan kabinesinde krizden daha büyük bir olay yaşanacağı tahmininde bulundu ve belki de ilerleyen dönemlerde Lübnan ve işgalci İsrail Rejimi arasında büyük bir çatışmaya şahit olabiliriz dedi. Sabhan kendinden bir şey söylemiyor ve kesinlikle konuştukları Arabistanlı üst düzey yetkililerin ısmarlamasıydı ve bu üst düzey yetkili hem Beyaz Saray ile ve hem de onların askeri ve güvenlik birimleriyle yakın ilişkilere sahip öyle ki Riyad-Washington koalisyonu kapsamında onların haberi ve emri olmaksızın hiçbir adım atmadı.

Rey el-Yevm son olarak şunları yazdı: Lübnan'daki durum vahim boyutlara doğru ilerliyor ve bu vahim durumun sonuçlarını önümüzdeki haftalarda göreceğiz.

En Çok Okunan Röportaj Haberler
En Önemli Röportaj Haberler
En Çok Okunan Haberler