Arap Ülkelerinin İran ile İlişkilerde Yakınlaşma Çabası


Arap Ülkelerinin İran ile İlişkilerde Yakınlaşma Çabası

"Raialyoum" web sitesinde yayınlanan yazıda Arap dünyasının seçkin analisti Abdulbari Atvan, üst düzey BAE yetkilisinin Tahran ziyareti ve Arap ülkelerinin İran ile yakınlaşma girişimini değerlendirdi.

Tasnim Haber Ajansı- Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Ulusal Güvenlik Danışmanı Şeyh Tahnoun bin Zayed Al Nahyanİran ziyareti haberinin yayınlanmasının ardından bölge medyası, özellikle Arap medyası, üst düzey BAE yetkilisinin Tahran ziyareti ve Arap ülkelerinin İran ile yakınlaşma girişimini analiz etti.

Raialyoum web sitesi yazı işleri müdürü ve analisti Abdulbari Atvan’ın kaleme aldığı yazıda şu ifadelere yer verildi:

“Şu anda bazı Arap devletlerinin diplomatik çatışma ve iç ve dış gerilimlerle boğuşurken Fars Körfezi bölgesindeki Arap ülkelerinin İran'a yakınlaşmak için attığı benzeri görülmemiş adımlarına tanık oluyoruz.

Bu bağlamda, Fars Körfezi bölgesinin yapısını değiştirebilecek ve gelecekteki siyasi ve ekonomik özelliklerini yeniden çizebilecek iki önemli ve stratejik gezi bugünden (6 Aralık) itibaren başlayacak. İlk gezi Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Ulusal Güvenlik Danışmanı Şeyh Tahnoun bin Zayed Al Nahyan’ın Tahran ziyareti, İkinci gezi ise Suudi Arabistan’ın fiili hükümdarı Veliaht Prens Muhammed bin Salman’ın Umman’ı da kapsayan bölge ziyaretidir.

BAE Ulusal Güvenlik Danışmanı’nın İran gezisi Abdu Dabi’nin Tahran’a karşı tutumunun yumuşadığını gösterdiği için büyük önem taşıyor. Yakın zamana kadar İran'ı düşmanlarından biri olarak gören BAE, şimdi bu ülke ile ilişkilerini geliştirip iki ülke arasındaki anlaşmazlıkları çözmek istiyor.

Son dönemlerde Katar hariç Körfez İşbirliği Konseyi’ne (KİK) üye ülkelerin anlaştığı dış politika, İran’a karşı kuşatmanın yoğunlaştırılması ve ülkede iç huzursuzluk yaratılmasına dayanıyordu.

Fars Körfezi’ne kıyısı olan Arap ülkelerin Suriye politikası da aynıydı, ancak amaçlarına ulaşamayınca bu politikadan geçici olarak da olsa vazgeçip İran ile ilişkilerini iyileştirmeye çalıştılar.”

Bu durumun “Eğer onları yenemiyorsan, onlara katıl!” şeklindeki İngiliz atasözü hatırlattığına dikkati çeken Atvan’ın yazısında, “Bugün Körfez ülkelerinin başına gelen durum da budur ve işgalci Siyonist Rejim’in rahatsız olmasına yol açmıştır. BAE’nin muhalifleriyle eski siyasi ve askeri çatışma politikalarını terk edip yeni bir politikaya yönelmiş olduğunu görünüyor.” denildi.

Atvan şu ifadeleri kullandı; "Mali konuların koz olarak kullanılması BAE'nin yeni dış politikasında yer alıyor. Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan’ın Ankara'ya yaptığı son ziyarette Türkiye'yi desteklemek için10 milyar dolarlık bir fon ayırması bu politika doğrultusunda yapılmıştır. 
İki yıl bölge ziyaretine ara veren Bin Salman'ın son açıklamalarına bakacak olursak, Suudi Arabistan'ın dış politikasında bir değişikliğe gittiğini ve ülkenin Fars Körfezi bölgesindeki yıpratıcı etkisini yeniden tesis etme çabalarına işaret ettiğini ve saplandığı Yemen bataklığından kurtulmak için çözüm arayışında olduğunu anlayabiliriz."

Atvan, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Selman’ın bölge ziyareti hakkında şu değerlendirmelerde bulundu:

“Bin Salman'ın Fars Körfezi ülkeleri ziyaretin amacını anlamak için aşağıdaki konulara dikkat etmeliyiz:
Bin Salman'ın ilk durağı olarak Umman'ın ve dördüncü durağı olarak BAE'nin seçilmesi, Suudi Arabistan'ın Fars Körfezi ülkeleriyle olan koalisyonda bir değişiklik olduğunu gösteriyor; Yemen savaşındaki ana ortağı olan BAE-Suudi ittifakı zayıfladı ve Umman çeşitli nedenlerle şimdi Riyad için bir öncelik haline geldi.

Yemen savaşının yanı sıra bölgesel anlaşmazlıklar gibi konularda aşırılıktan uzak ve her zaman yumuşak ve ılımlı bir politika izleyen Umman ile yakınlaşma, Suudi Arabistan-İran krizinin çözümünde arabulucu rolü için bir başlangıç olabilir.

Muhammed bin Salman'ın Fars Körfezi bölgesi gezisinde Umman'ın ilk durak olarak seçilmesi, bu ülkeyi izolasyondan çıkarıp Suriye, Irak, Lübnan ve Ürdün ile ticari işbirliği ve ortak projelerin artmasına yol açacaktır.

Suudi ittifaklarındaki temel değişim noktasının iki yenilgiye dayandığına dikkati çeken Abdulbari Atvan, “Birincisi, ABD'nin Afganistan'daki hezimettir; İkincisi ise Demir Kubbe Hava Savunma Sistemi’nin acizliğini gösteren "Kudüs'ün Kılıcı" savaşında Siyonist Rejim’in yenilgisidir.” bilgisini paylaştı.

Arap dünyasının seçkin analisti Atvan, “İran İslam Cumhuriyeti'nin nükleer program ve balistik füze projeleri ile bölgede büyük bir askeri güç olarak yükselişi, Suudi koalisyonu değiştiren bir diğer önemli faktördür. Aslında Fars Körfezi ülkeleri, ne bir süper güç olan ABD'nin ne de İsrail'in önümüzdeki yıllarda kendilerini koruyamayacağı konusunda kesin bir sonuca varmışlardır. Bu nedenle işgalci Siyonist Rejim'le normalleşme ve bu rejimle anlaşma imzalanma süreci geri çekilme yönünde vs bunun tersine Arap ülkeleri İran'la her alanda yakınlaşmaya çalışmaktadır.” ifadelerini kullandı.

En Çok Okunan Analiz/Makale Haberler
En Önemli Analiz/Makale Haberler
En Çok Okunan Haberler