Türkiye'nin Suriye Politikası Değişecek Mi?


Türkiye'nin Suriye Politikası Değişecek Mi?

Düzgün bir siyasi ve güvenlik önlemlerinin alınması ve Suriye'nin ulusal egemenliği ile toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi, Ankara ile Şam’ın gelecekteki ilişkilerin yönünü belirleyebilir.

Tesnim Haber Ajansı- Astana Süreci Garantörü Ülke (İran, Türkiye ve Rusya) Liderlerinin 7. Zirve Toplantısı’nın Tahran’ın ev sahipliğinde yapılması bölge ülkelerinde geniş yankı buldu.

ABD Başkanı Joe Biden, Ortadoğu ziyareti ile bölgenin güvenlik düzenini değiştirmek için yeni bir hamle yapabileceğini hayal ediyordu. Siyonist İsrail’i Arap ülkelerine yaklaştırmaya çalışan Biden aynı zamanda ucuz enerji peşindeydi. Ancak Biden’ın Ortadoğu ziyaretinde hedeflerinin hiçbirine ulaşılmadığını söylemek mümkün.

İran, Rusya ve Türkiye arasındaki bölgesel işbirliği modeli, bölgenin önemli siyasi ve güvenlik konularının bu üç önemli aktörün fikir birliği ile belirleneceği gerçeğini göstermektedir.

Bölgesel işbirliğinin açık bir örneği olan Tahran Zirvesi dış politika ve bölgesel güvenlik için bağımsız bir model sunmaktadır.

Türk medyası Tahran Zirvesi’ni "kritik üçlü zirve" olarak nitelendirdi çünkü bölgenin üç önemli lideri (İran Cumhurbaşkanı İbrahim Raisi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan) Suriye'nin yanı sıra diğer önemli bölgesel konuları ele almak üzere bir araya geldi.

Türkiye'nin Suriye Politikası Değişecek Mi?

Türkiye'nin Suriye'deki politikalarına objektif ve gerçekçi bir bakış açısına sahip olabilmek için bu ülkenin birkaç yıl önceki yaklaşımını ve eylemlerini kısaca gözden geçirmek gerekiyor.

Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Lideri Recep Tayyip Erdoğan, Arap Baharı ve İslami Uyanış olarak bilinen önemli gelişmelerin başlamasından önce Şam hükümeti ile iyi ilişkiler kurmuştu. Türkiye ile Suriye arasında ciddi siyasi ve coğrafi sorunları vardı, ancak 1998 yılında Ankara ve Şam arasındaki Adana Anlaşması imzalandı.

Bir süre sonra Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin ilk Başbakanı olarak Suriye'yi ziyaret etti. Erdoğan'ın yanı sıra Adalet ve Kalkınma Partisi'nin dış politikasının mimarı olarak bilinen Türkiye eski Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da defalarca Şam’ı ziyaret etti. İyi derecede Arapça da bilen Davutoğlu Beşar Esad ve Suriyeli siyasi ve güvenlik yetkilileriyle bir dizi görüşme yaptı.

Erdoğan ve Davutoğlu, geçmişte Beşar Esad'dan siyasi gelişme ve demokrasiye önem vermesini istediler. Ancak gerçek şu ki, o dönemde Türkiye bile ciddi bir siyasi gelişme kaydetmemişti ve Abdullah Gül, Erdoğan ve Davutoğlu’nun amacı Suriye'de Türkiye’nin etkinliğini artırmaktı.

Suriye krizi patlak vermesinin ardından, Türk yetkililerin Suriye'de nüfuz arzusu farklı bir şekil aldı. Erdoğan'ın ekibinin Suriye'deki hedefleri o kadar tehlikeliydi ki, Suriye'de güvenlik, toplumsal ve insani felaketi alevlendirdi.

Suriye sınırında Türk istihbaratçıları ve sınır muhafızları teröristlerin geçişine gözlerini yumdu ve Orta Asya, Doğu Türkistan, Avrupa ve Amerika'dan on binlerce aşırılık yanlısı terörist Suriye'ye giriş yaptı ve bu ülkede en tehlikeli savaşlardan biri yaşandı.

Türkler, Müslüman Kardeşler'e yakın muhalifler, liberal Araplar ile Kürtler ve Türkmenleri destekleyerek, Suriye'de Ankara'ya bağımlı bir hükümet kurabileceğine inanmaya başlamıştı.

Ankara bu yolda büyük para harcadı. Yüz binlerce Suriyeli silahlı muhalifi bir şemsiye altında topladı ve onlara en gelişmiş silah ve teçhizat sağladı. Aynı zamanda bazı Suriyeli muhaliflere siyasi pasaport verildi ve onlar Ankara'nın desteğiyle Amerika, Avrupa ve Arap başkentlerine seyahat etme imkanı buldular.

Ancak tüm bu çabalar Suriye'deki Beşar Esad hükümetinin düşmesine yol açamadı, çünkü ilk olarak Suriye halkı işgalcilere karşı direndi ve ikinci olarak iki önemli bölgesel güç, Rusya ve İran Suriye'de yönetimin düşmesini engelledi. Suriye'de herhangi bir sonuç elde edemeyen Türkiye, ağırlığını koyabilmek için Astana sürecine katıldı.

Suriye Bayrağı Türkiye'nin Yeni Saldırısını Engelliyor

Tahran’daki İran-Türkiye-Rusya Üçlü Zirvesi öncesi kuzey Suriye’de önemli bir gelişme yaşandı.
Kobani olarak bilinen Ayn El Arap kentinin Türkiye tarafından görülen yüksek noktalarına Suriye bayrağı asıldığı görüntülendi.

Kürtlerin Ayn El Arap’taki bu eylemi, Türkiye'nin bu bölgelere tekrar saldırmasını engellemek için bir güvenlik önlemidir.
Birçok Rus yetkili, Türkiye’nin yürüttüğü Afrin operasyonu sırasında Moskova'nın Kürtlerden Suriye bayrağı asmalarını istediğini defalarca belirtti.

Rus yetkililer Kürtlere şöyle bir teklifte bulundu: “Eğer bu bölgede Suriye bayrağı göndere çekilirse, Moskova ve Tahran Suriye'yi desteklediği için Türkiye'nin saldırmaya cesaret edemez.” Ancak Kürt gruplar böyle bir teklifi kabul etmediler.

Türkiye ise rahat bir şekilde Afrin'i işgal edebildi. Şimdi bu bölgelerin kontrolü, Ankara'nın desteklediği Arap ve Türkmen gruplara verildi ve hala orada yüzlerce Türk askeri ve güvenlik gücü bulunuyor. Görünüşe göre Kürtler bu sefer önceki hatalarını telafi etmeye çalışıyor. Onlar Türkiye'nin saldırısını engellemek için bölgede Suriye bayrağını asıyorlar. 
Son olarak şunu söylemek gerekir ki, Ankara yönetimi dış politikasını yeniden gözden geçirme kapsamında Ermenistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan, Mısır gibi ülkelerle ilişkilerini normalleştirmeye çalışırken Suriye ile normalleşmeyi de ön planda tutup önceki hatalarını telafi etmeli.

İki ülke arasındaki 900 kilometrelik ortak sınır nedeniyle Suriye meselesi Türkiye için büyük önem taşımaktadır. Dolayısıyla düzgün bir siyasi ve güvenlik önlemlerinin alınması ve Suriye'nin ulusal egemenliği ile toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi, Ankara ile Şam’ın gelecekteki ilişkilerin yönünü belirleyebilir.

En Çok Okunan Analiz/Makale Haberler
En Önemli Analiz/Makale Haberler
En Çok Okunan Haberler