İslam Devrimi ve Hak Cephesinde Halkın Çoğunlukta Olması


İslam Devrimi ve Hak Cephesinde Halkın Çoğunlukta Olması

İleri gelenlerin İslam Devrimi, hak cephesini çoğunluk konumuna yerleştirmiş ve bu istisnai yer değiştirmenin önemli bir nedeni vardır. Bunun nedeni, İslam Cumhuriyeti döneminde halkın bilinç, anlama ve ayırt etme gücünün yükselmiş olmasıdır.

Tesnim Haber Ajansı- Önümüzdeki yazı, "Halk çoğunluktadır, çünkü devrim yaşıyor" diyen varsayım temelinde yazılmıştır. Eleştirel akılcı ekolün filozoflarının deyimiyle, yanlışlanabilir bir varsayıma, varsayım denilebilir; bu yazıda bu gerçek cümleyi, yanlışlanabilirlik gözlüğünün arkasından ölçmek ve değerlendirmek istiyoruz, tabii bu varsayımın yanlışlanabilirliğine yönelik tasavvur, son kırk dört yıl boyunca hiçbir zaman muhaliflerin gözünden kaçmadı. Onların tahmini, baştan beri, bu varsayımın yanlışlanabilir olmasına yönelikti, ve onlara göre, zamanın geçmesi, onların iddialarının doğruluğunu kanıtlayacaktır, bu yüzden herhangi bir olay yaşandığında ve bir kıvılcım yakıldığında, sanki onlarda zayıf bir umut ışığı oluşturuyor, olayların fırtınasının ortasında bile, mantığı terk edip birkaç sabahlığına bu mutlu hayal ile vakit geçirmekten çekinmezler.

Ama ben şunu söylemek istiyorum: "İslam Devrimi'nin tarihinin üstünden zaman geçtikçe, halk süreçleri daha da azamileşmekte, bu kâğıt üzerinde olan bir iddia değildir, bu konu farklı şekillerde kendini göstermekte ve kanıtlamaktadır, bu arada olayların fırtınasının enerjisinden de güç almakta ve vücudunun ve ruhunun direncini de artırmış olabilir. Halk, devrim sahnesini düzenlediği gibi devrim de halkı sahneye getirdi.

Devrimin mantığının yanlışlanabilirlikçi akımları, halk devrimi ya da devrimci halk varsayımını yanlışlamak için çabalarının odak noktasını gürültü dolu halk karşıtı azınlığın omzuna bırakıyordu. İleri gelenlerin (havas) dağılmasından ve sapmasından yandaş edinme mantığı, halkı çoğunluktan düşürmek için onların ana çabasıydı, her gürültülü düşüşün aksine, büyümeler maksimum kaliteye sahipti, öyle ki devrimci nüfus cezbetme hızı, eski devrimcilerin korunma hızından daha fazla olurdu. Şayet bir düşüş olduğunda, eski devrimciler arasındandı; işte bu mesele, devrimci kalmanın neden devrimci olmaktan daha zor olduğunu gösteriyordu. Ama bu olaylar devrimin halkçı kalmasını ve çok az nüfuslu bir azınlığın yüksek gürültüsüne ancak bu sonsuz okyanusun varlığını ifade etmesi, karşılık verebilir diye, devrimci nüfus için bir uyarı ve hatırlatma niteliğindeydi. Bu durum, İslam Devrimi'nin kırk dört yıllık döneminde yaşanan olayların, devrimin halk gücünü neden ikiye katladığını gösteriyordu, aynı zamanda devrimci olarak kalmak da pek kolay değildi, şimdi doğal hâle gelen durum, hemen hemen İran'daki tüm devrim öncesi dönemlerde istisnai ve sıra dışıydı. Ama bu devrimci kalmanın, daha iyi bir ifadeyle, İslam düzeninin halkçı olarak kalmasının sırrı ne? Bu soruya yanıt vermek için İnkılap Rehberi'nin düşüncesinden biraz ödünç alacağız. Yazara göre, halkın devrimci kalmasının sırrı, tarihî bir istisnayı eşsiz ve model sahibi bir kurala dönüştüren bir nitelik değişikliğindedir, fakat o istisna neydi? İslam Devrimi'nde hak ehli havas, çoğunluk konumunda yer aldılar, öbür tarafta batıl ehli avam ve havas topluluğu azınlık konumunda yer aldılar. Bu cümle yazarın bu yazının başlığını yazarken dayandığı gerekçe temelidir, yani daha önce dendiği gibi, halk çoğunluktadır, çünkü devrim yaşıyor.

En Önemli İran Haberler
En Çok Okunan Haberler