Taksim Saldırısının Faili Kim?


Taksim Saldırısının Faili Kim?

13 Kasım Taksim İstiklal caddesine bırakılan bir bombanın patlatılması sonucu 6 kişi hayatını kaybederken 81 kişi de yaralandı. Olayın hemen ardından basın yasağı ve sosyal medyaya ulaşım engeli getirildi.

Tesnim Haber Ajansı- 13 Kasım Taksim İstiklal caddesine bırakılan bir bombanın patlatılması sonucu 6 kişi hayatını kaybederken 81 kişi de yaralandı. Olayın hemen ardından basın yasağı ve sosyal medyaya ulaşım engeli getirildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan G-20 Zirvesine katılmak için Endonezya’ya hareketi öncesi Atatürk Havaalanında olayla ilgili kısa bir açıklama yaptı. Erdoğan: “Türkiye'yi ve Türk milletini terörle teslim alma çabaları dün olduğu gibi bugün ve yarın da hedefine ulaşamayacaktır. Milletimiz, İstiklal Caddesi'ndeki olayın önündeki ve arkasındaki tüm unsurlarıyla ortaya çıkartılarak faillerinin hak ettikleri şekilde cezalandırılacağından emin olsunlar. Kesin olarak bu terördür dersek belki yanlış olur ama ilk gelişmeler, valimin bize aktardığı ilk bilgi burada bir terör kokusu var." dedi.

Olayın ardından emniyet güçleri tarafından yapılan açıklamada; bombayı bırakan şüphelinin Suriye uyruklu Ahlam Albashir olduğu, Türkiye'ye Afrin üzerinden giriş yaptığı belirlendi denildi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü şüpheli ile birlikte 50 kişinin gözaltına alındığını, olaya ilişkin incelemelerin devam ettiğini duyurdu.

Olayla ilgili bu gelişmeler yaşanırken yazılı ve görsel basınla birlikte sosyal medyada tartışmalar da başladı. Medyada Erdoğan’ın açıklamasına paralel olarak olayın arkasında PKK, SDG, YPG gibi terör örgütleri olduğu konuşulurken PKK, SDG ve YPG’den açıklamalar geldi.

PKK, Karanlık Bir Olay Dedi

PKK’ye bağlı HSM tarafından yapılan açıklamada; “Bu olayla ilişkimizin olmadığı, doğrudan sivilleri hedeflemeyeceğimizi ve sivilleri hedefleyen eylemleri kabul etmediğimizi halkımız ve demokratik kamuoyu yakından bilmektedir. Biz haklı ve meşru özgürlük mücadelesi yürüten bir hareketiz. Türkiye toplumuyla ortak, demokratik, özgür ve eşit gelecek yaratmak isteyen bir perspektifle hareket ediyoruz. Bu açıdan Türkiye zemininde sivil insanları herhangi bir biçimde hedeflememiz söz konusu olamaz.”

Açıklamanın devamında, "Bu olay sonrası özellikle Kobanê’yi hedef göstermeleri, planlarının yönünü ortaya koymaktadır. Bu çerçeveden bakıldığında bu olayın karanlık bir olay olduğu, bu olayda kullanılan öğelerin Kürt veya Suriyeli olduğu iddia edilse de bunun sonucu değiştirmeyeceği açık ortadadır. Bunun karanlık bir planın başlangıcına işaret ettiği anlaşılmaktadır” denildi.

SDG’den Red

Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Genel Komutanı Mazlum Abdi, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda "Güçlerimizin İstanbul bombalamasıyla hiçbir ilgisi olmadığını teyit ediyor ve güçlerimizi bununla suçlayan iddiaları reddediyoruz. Kayıpların ailelerine ve Türk halkına en içten taziyelerimizi sunar, yaralılara acil şifalar dileriz" ifadelerini kullandı.

YPG: Saldırganın Geçtiği Topraklar Türkiye’nin Kontrolünde

YPG ise saldırının failinin kendileri tarafından Afrin'den İstanbul’a gönderildiğine yönelik haberlere ve açıklamalara ilişkin, “Dün İstanbul’un İstiklal Caddesi’nde bir patlama meydana geldi, patlama sonucunda siviller hayatını kaybetti. Olaydan sonra AKP ve MHP hükümeti, güçlerimizin bu patlamayı gerçekleştirdiğini iddia etti ve gerçeklikten uzak hayali bir senaryo oluşturmaya başladılar. Bu asılsız iddiaları tamamen reddediyoruz, Ahlam Albeşir adlı terör saldırısını gerçekleştiren teröristle hiçbir ilişkimiz yok. Tüm dünya, güçlerimizin yönteminin, insan haklarını korumak ve terörle mücadele olduğunu biliyor. Sivilleri hedef alan her türlü saldırıyı kınıyoruz” denildi.

YPG Sözcüsü Nuri Mahmud, saldırganın geçtiği belirtilen toprakların 2018’den bu yana Türkiye’nin kontrolünde olduğu söyledi.

Terör örgütleri hakkında iddialar ve açıklamalar devam ederken olayla ilgili farklı bir soru da ön plana çıktı. Siyasi parti liderleri, gazeteciler, uzmanlar ve sosyal medya kullanıcıları patlamanın 2015 ve 2016 seçimleri öncesi yaşanan patlamaların benzeri mi sorusunu dile getirdiler.

Şöyle ki 7 Haziran 2015’teki seçimler sonucunda AKP 13 yıllık iktidarın ardından Meclis’te çoğunluğu kaybetmiş, Kürt siyasi hareketinin temsilcisi HDP ilk defa barajı aşmış ve ufuktan koalisyon hükümeti görünmüştü. 1 Kasım’da yenilenen seçimlerde ise AKP, yüzde 49,5 oy ve 317 milletvekiliyle sandıktan tek başına iktidar çıkmış, HDP yüzde 10,7 oy alarak seçim barajını kıl payı aşmıştı. Bu süreçte Ankara tren garında yaşanan patlamadan sonra dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu; “Şimdi Ankara'da ki terör saldırısı sonrasında anket yaptık ve kamuoyunun nabzını tutuyoruz oylarımızda bir yükseliş trendi var.” açıklamasını yapmıştı.

Olaydan sonra basında ve sosyal medyada yapılan paylaşımlarda 2015 yılı olayları hatırlatılıyordu.

Memleket Partisi Lideri Muharrem İnce "Bombalar patlıyor, oylarımız artıyor" sözü bir yerden tanıdık geliyor mu? Umuyorum ki Türkiye 2015 yılına geri dönmez...

Hükûmete yakın gazeteci Abdulkadir Selvi "2023 seçimlerine giderken PKK bir kez daha sivilleri hedef alan bir katliama yol açtı. PKK buna benzer kanlı eylemlerini 2015 seçimleri ve 2016 seçim sürecinde gerçekleştirmişti. PKK bu eylemle seçimlere bir ağırlık oluşturmayı hedefliyor.

Emekli Tümamiral Cihat Yaycı; Türkiye bir seçime gidiyor, seçime giderken her nedense bu memlekette terör olayları başlıyor. Birileri bundan medet umuyor hem de örgütün arkasındaki güçlerin pazarlığa oturmak istediği hissini oluşturuyor"

Gazeteci Merdan Yanardağ; Alçakça bir terörist saldırı.. Türkiye seçim öncesinde bir kez daha 7 Haziran-1Kasım 2015 parantezine mi alınmak isteniyor?

Herkesin aklında ve dilinde aynı soru: Yine mi?

2023 seçimi yaklaşırken İstanbul’un en kalabalık noktasında bir bombanın patlaması akıllara yine aynı soruyu getirdi.  Yine aynı şey mi oluyor? Anketlerde büyük oranda kan kaybı yaşayan, 2023 seçimini kaybedecek gözüken AKP masum sivillerin hayatları pahasına iktidarını korumak için terör saldırılarından mı yararlanacak?

 

En Önemli Türkiye Haberler
En Çok Okunan Haberler