İran-Arabistan Anlaşması ve Değişen Güç Dengesi


İran-Arabistan Anlaşması ve Değişen Güç Dengesi

Beklenmedik bir şekilde 10 Mart’ta Pekin’de ilan edilen İran-Arabistan mutabakatı dünya siyasetinde şok etkisi yarattı.

Tesnim Haber Ajansı- 2016 yılı başlarında Suudi Arabistan’da Şeyh Nimr en-Nimr’le birlikte 47 kişinin idam edilmesi sonucu İranlı vatandaşlar Suudi Arabistan'ın Tahran Büyükelçiliği ve Meşhed’deki konsolosluk binalarını basmış ve bunun sonucu Suudi Arabistan İran ile olan diplomatik ilişkilerini kesmiştir. İki ülke arasında ilişkileri yeniden başlatmak amacıyla Irak ve Umman’ın girişimleri olmuş ve iki ülke istihbarat yetkilileri, 2021’de Bağdat’ta doğrudan görüşmeleri başlatmışlardır. İki ülke yetkilileri arasında Bağdat’ta 5 tur görüşme gerçekleşmiş ve yapılan açıklamalarda ilerleyen süreçte iki ülke dışişleri bakanlarının görüşmesi için çalışmalar başlatılmıştır denilmiştir. 
Nisan 2021'de Bağdat'ta başlayan doğrudan görüşmelerle Irak ve Umman’ın arabuluculuğunda devam eden süreç sonunda herkes iki ülke yetkilerinin Bağdat’ta görüşmesini beklerken İran ve Suudi Arabistan 10 Mart Cuma günü, yedi yıllık gerilimin ardından diplomatik ilişkileri yeniden kurma ve büyükelçilikleri tekrar açma konusunda Çin’in arabuluculuğunda Pekin’de anlaştıklarını açıkladılar. 
Çin’in başkenti Pekin’de gerçekleşen 5 günlük müzakerede; İran’ı Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi (SNSC) Sekreteri Ali Şamhani temsil ederken Suudi Arabistan’ı, Ulusal Güvenlik Danışmanları Musaed Al Aiban temsil etti ve görüşmelere, Çin Komünist Partisi Merkezi Dışişleri Komisyonu Ofisi Müdürü Wang Yi arabuluculuk etti. Yapılan anlaşmaya göre iki ülke karşılıklı olarak en çok iki ay içerisinde temsilciliklerini yeniden açacak ve büyükelçilik ataması yapacaktır.
ABD ve İsrail’in gazıyla İran’la diplomatik ilişkilerini kesen Suudi Arabistan’ın Yemen savaşında başarılı olamaması, ABD’nin Suudi Arabistan’a verdiği tüm sözleri yerine getirmemesi, BAE ile yaşanan rekabette geride kalmak istememesi, yine ABD’nin tahrikleri ile başlayan Ukrayna savaşında ABD ve müttefiklerinin tam güçleri ile Ukrayna’nın yanında yer almamaları ve Ukrayna’nın yalnız bırakıldığını görmesi ki olası bir savaşta ABD ve müttefiklerinin Suudi Arabistan’ı da aynı duruma hatta daha kötü bir duruma düşürecek olma potansiyelini görmesi, Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın (MBS) 2030 yılı projesini hayata geçirebilmesi için ülkenin emniyette olmasını sağlamak istemesi gibi nedenler bu anlaşmanın yapılmasındaki temel etkenler olarak sıralanabilir.
İran ve Arabistan anlaşması bölge ülkeleri tarafından olumlu karşılanırken, anlaşma iki ülkede şok etkisi yarattı.
İran ve Arabistan arasında anlaşma yapılmasından çok bu anlaşmanın Çin’de ve Çin’in arabuluculuğu ile yapılması dünya siyasetinde şok etkisi yarattı. İki ülkenin anlaşmasını istemeyen hatta bu yola taş koyan başta İşgalci Siyonist İsrail Rejimi ve ABD, bu olayda Çin’in olmasından oldukça rahatsız bir durumdalar. ABD’nin yönetiminde Arap ülkeleri ile normalleşen Siyonist rejim Suudi Arabistan ile de normalleşmeyi beklerken böyle bir gelişme ile karşılaşması sonucu tam bir şok yaşamış durumda. ABD tarafından ise kendi nüfuzu altında olan ve İran karşıtlığı ile yıllardır sağmal inek gibi kaynaklarını yağmaladığı Arabistan’ın Çin’in aracılığı ile Pekin’de İran’la anlaşması sarsıcı bir şok yaratmıştır denilebilir.
Son yıllarda yaşanan Çin’in ekonomik gelişmesi ve Batı Asya ülkeleri üzerindeki artan nüfuzu, ABD’nin Suriye savaşında hedefine tam anlamıyla ulaşamaması, bölgedeki direnişin artan gücüyle bölgesel planların bozulması ve son olarak henüz hayata geçirilmemiş olsa bile Çin’in arabuluculuğu ile İran-Arabistan anlaşması ABD’nin Batı Asya’daki hegemonyasının kırıldığını göstermektedir.
Arabistan tarafı anlaşmaya uyup İran’la ilişkilerini iyileştirirse başta kendi faydasına olmakla birlikte; Yemen savaşına, Lübnan’daki iç çatışmaların sonlanmasına, Irak’ta ekonomik kalkınmanın sağlanmasına, Filistin meselesine, Fars Körfezi ülkelerinin ilişkilerinin gelişmesine, Suriye sorununun çözümüne etkisi olacaktır. 
İran ve Arabistan arasında Çin’in arabuluculuğu ile yapılan anlaşma bölgede güç dengesinin değişmekte olduğunu göstermektedir. İran’ın Çin, Rusya, Hindistan gibi ülkelerle ilişkilerini geliştirerek 40 yılı aşkındır ABD’nin başını çektiği sömürge düzenine direnmesi, bağımsızlığını koruması ve her geçen gün güçlenmesi bölge ülkelerine ABD’ye karşı durulabileceğini göstermiş ve bölge ülkelerine tek kutuplu dünya düzeninin sonunun geldiğini, dünyanın muhtarının artık ABD olmadığını kanıtlamıştır. 
Tabi burada şunu da söylemeliyiz ki bölge ülkeleri yabancı büyük güçler olmaksızın kendi sorunlarını kendilerinin çözmesi gerekiyor. Böylece daha güçlü olunacaktır.

En Çok Okunan İran Haberler
En Önemli İran Haberler
En Çok Okunan Haberler