Tesnim Haber Ajansı - Perşembe günü Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin İran’a yönelik yaptırımları yeniden yürürlüğe konulmuş ve Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde Türkiye’de 20 İranlı bireyin ve 18 İranlı şirketin varlıkları dondurulmuştur.
Bu konuda dikkat edilmesi gereken bazı hususlar şunlardır:
-Söz konusu yaptırımlar BM Güvenlik Konseyi tarafından konulmuş olup, İran ile Rusya ve Çin gibi bazı ülkelerin yasadışı olarak değerlendirdiği bu yaptırımların yeniden yürürlüğe girmesiyle birlikte, küçük ve orta ölçekli ülkelerin bu kararlara uymak zorunda kaldığı görülmektedir.
Türkiye de bu çerçevede yaptırımları uygulamıştır; ancak Ankara’nın bu yaptırımlara karşı öncülük etmesi ve gösterdiği hızlı tepki, gözlemcileri şaşırtmış ve Tahran’da rahatsızlık yaratmıştır.
-Mevcut koşullarda bu yaptırımların sahada somut ve önemli bir etkisi bulunmamaktadır; çünkü söz konusu kurum ve kişilerin çoğu ülkede zaten varlığı bulunmamaktadır. Yani Türkiye, bu şirketlerin veya bireylerin ülkede faaliyet gösterip göstermediğine bakmaksızın, yalnızca Güvenlik Konseyi’nin gönderdiği listeden yaptırımları uygulamıştır.
Bu çerçevede Atom Enerjisi Kurumu Sözcüsü Kemalvandi, “Yapılan incelemeler sonucunda, kurumumuzun ve bağlı şirketlerinin Türkiye’deki varlıklarının dondurulduğu yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığı tespit edilmiştir” demiştir.
-Erdoğan liderliğindeki Türkiye’nin bu adımının, Batı’ya ve özellikle Donald Trump’a mevcut bölgesel siyasi koşullarda kendi yerini net şekilde belirlediğini ve onların yanında olduğunu göstermek amacıyla atılmış bir mesaj olduğu değerlendirilmektedir. Erdoğan’ın, Trump’ın Gazze ve Hamas’a ilişkin planını hızlı şekilde desteklemesi de bu bağlamda değerlendirilebilir.
-Türkiye’de iç siyaset ve ekonomi, Erdoğan’ın lehine gitmemekte; bu nedenle Batı ile daha fazla yakınlaşarak mevcut durumu düzeltmeyi hedeflemektedir. Trump’ın, Türkiye’deki ABD Büyükelçisi Tom Barrak ile yaptığı görüşmeye atıfta bulunarak “Erdoğan ne istiyor? Meşruiyet mi? Ona verelim” demesi muhtemelen bu arka plandan kaynaklanmaktadır.
-Erdoğan, Türkiye’nin ekonomik durumunu Batı ile yakınlaşarak düzeltebileceğine inanmış görünüyor. Özellikle Trump’ın ABD başkanlığına dönmesiyle birlikte, bu yakınlaşmayı sağlayabilmek için hiçbir çabayı esirgememektedir. BM Güvenlik Konseyi’nin İran’a yönelik yaptırımlarına uyum sağlaması da bu çabaların bir parçası olabilir.
-Uluslararası alanda yaptırımlara uyum göstermesine karşın, ikili ilişkiler düzeyinde henüz ticareti etkileyebilecek herhangi bir adım atılmamıştır. Türkiye’de gerçek ya da tüzel kişilere yönelik herhangi bir işlem yapıldığına dair bir rapor bulunmamakta ve mevcut durumda bir değişiklik yaşanmamıştır.
-İran ile Türkiye arasında resmi düzeyde yaklaşık 12 milyar dolarlık, gayriresmî olarak ise (valiz ticareti ve İranlı turistlerin harcamaları yoluyla) yaklaşık 20 milyar dolarlık bir ticaret hacmi bulunmaktadır. Bu ticaret hacmi, iki ülke için de önemli faydalar sağıyor.Ankara’nın, İran’ın kendisinin komşusu olduğunu ve hep öyle kalacağını göz önünde bulundurması gerekiyor. Tahran da, Türkiye’nin baskı ve yaptırımlar döneminde İran ile iş birliği geçmişine vakıftır.
Ali Haydari -Türkiye Uzmanı