Tesnim Haber Ajansı - 4 Kasım “Öğrenci Günü” ve “Küresel Emperyalizme Karşı Ulusal Mücadele Günü” arifesinde, İslam Devrimi Lideri Ayetullah Hamenei, bu sabah binlerce üniversite öğrencisi ve 12 günlük dayatılmış savaşın şehit ailelerinden bir grupla İmam Humeyni Hüseyniyesi’nde bir araya geldi.
Lider, 1979 yılının 4 Kasım’ında ABD Büyükelçiliğinin, İslam Devrimi’ne karşı komplo ve planlama merkezi olarak işgal edilmesi olayını “iftihar ve zafer günü” ve aynı zamanda “Amerikan emperyalist hükûmetinin gerçek kimliğinin ortaya çıktığı gün” olarak niteledi.
Bu günün milli hafızada yer alması gerektiğini vurgulayan Hamenei, Amerika’nın İran milletine yönelik düşmanlığının 19 Ağustos darbesinden itibaren başladığını ve hâlen sürdüğünü belirtti.
Hamenei “İran İslam Cumhuriyeti ile Amerika arasındaki ihtilaf, özsel bir ihtilaftır; bu, iki akımın çıkar çatışmasıdır. Ancak Amerika, lanetli Siyonist rejime desteğini tamamen keser, bölgedeki askerî üslerini kaldırır ve bölge işlerine müdahale etmeyi bırakırsa, Amerika’nın İran’la iş birliği talebi yakın gelecekte değil, ilerleyen dönemlerde değerlendirilebilir.” diye devam etti.
İran Devrim Lideri ayrıca, “İran’ın birçok sorununa çözüm bulmanın ve ülkeyi koruma altına almanın yolu, sadece güçlü olmaktan geçer. Bu da yönetimsel, bilimsel, askerî ve motivasyon açısından güçlenmekle mümkündür. Hükûmet, sorumluluk alanlarındaki işleri kararlılıkla yürütmelidir.” açıklamada bulundu.
Ayetullah Hamenei, bu görüşmede ayrıca Amerika’nın İran milletine yönelik düşmanlığının geçmişini ve 1979’daki elçilik işgali olayının tarihî ve kimliksel boyutlarını da açıkladı. Lider, tarihî açıdan bakıldığında 4 Kasım 1979’da öğrencilerin cesurca ABD Büyükelçiliğini işgal etmesinin, İran milleti için bir onur ve zafer günü olduğunu belirterek, “İran tarihinin hem zafer hem de zayıflık ve çöküş günleri vardır; her ikisi de ulusal hafızada korunmalıdır.” dedi.
Ayetullah Hamenei, Mirza Şirazi’nin tütün tekeli anlaşmasını iptal etmesi, Vüsuküddevle Anlaşması’nın feshi ve merhum Müdarris ile arkadaşlarının İngiltere’ye karşı verdiği mücadeleleri modern tarihin parlak ve gurur verici günleri olarak örnek gösterdi.
Öğrenci, akademisyen ve kitap meraklılarına bu olayları incelemeleri ve tartışmaları yönünde çağrıda bulunan Hamenei, “Tatlı olayları kayda geçirmek ve korumanın yanı sıra, 1921’de İngilizlerin Rızahan aracılığıyla gerçekleştirdiği darbe, ardından onun krallığa yükselmesi, yaşanan felaketler, sıkıntılar, benzersiz diktatörlük ve ülke üzerindeki dış egemenlik gibi acı olaylar da unutulmamalıdır.” diye sözlerine ekledi.
Lider, 4 Kasım 1979’daki elçilik işgalinin tarihte ve ulusal hafızada yer almasının ve halkın bu olay hakkında bilinçlenmesinin gerekliliğini vurguladı. Bu büyük olayın kimliksel yönünü açıklarken, “Büyükelçiliğin işgali, Amerika Birleşik Devletleri hükûmetinin gerçek kimliğini ve aynı zamanda İslam Devrimi’nin hakiki özünü ve kimliğini ortaya koymuştur.” dedi.
İran İslam Devrimi’nin Yüce Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamenei, Kur’an’da geçen “istikbar” kavramının kökenine değinerek, bu kelimenin “kendini üstün görme” anlamına geldiğini belirtti ve ayrıca, “Bazen bir kişi veya bir devlet kendisini üstün görür, ancak başkalarının çıkarlarına el uzatmaz; bu durumda düşmanlık doğmaz. Fakat kimi zaman, geçmişte İngiltere’nin, bugün ise Amerika’nın yaptığı gibi, milletlerin hayati çıkarlarına el uzatarak onlar adına karar verme hakkını kendinde görenler vardır. Bu tür devletler, güçlü bir hükümetin ve uyanık bir halkın bulunmadığı ülkelerde askerî üsler kurar, o milletlerin petrolünü ve kaynaklarını yağmalarlar. İşte bizim düşman olduğumuz ve aleyhinde slogan attığımız istikbar, tam da budur.” söylediğini aktardı.
Lider, Amerika’nın İran milletine yönelik düşmanlığının geçmişine değinerek, “Meşrutiyet Devrimi’nden sonra yaklaşık kırk yıl boyunca İran ya kargaşa ve düzensizlik içindeydi, ya da yabancı devletlerin müdahalesiyle veya Rızahan’ın zalim istibdadı ve acımasız diktatörlüğüyle karşı karşıyaydı. Nihayet 1950 yılı civarında, Allah’ın lütfuyla, İran’da Musaddık’ın millî hükûmeti iş başına geldi. Bu hükûmet İngilizlere karşı durdu ve neredeyse bedavaya onlara verilmiş olan İran’ın petrolünü millîleştirmeyi başardı.” diye konuştu.
Ayetullah Hamenei, İngiltere’nin ve onunla işbirliği yapanların Musaddık hükûmetini devre dışı bırakmak için kurduğu komplolara değinerek, Musaddık’ın Amerika’dan yardım isteyerek İngiltere’nin şerrinden kurtulma konusundaki saflığını ve gafletini hatırlattı. “Amerikalılar Musaddık’a gülümsediler. ama arkasından İngilizlerle el birliği yaparak darbe düzenlediler. Bu darbeyle millî hükûmeti devirdiler ve kaçan şahı yeniden İran’a geri getirdiler.”
Lider, millî hükûmetin devrilmesini İran milleti için ağır bir darbe olarak nitelendirdi ve, “Milletimiz, Amerika’yı ve onun istikbarcı tabiatının tehlikesini 19 Ağustos 1953 darbesiyle tanıdı. Bu darbeden sonra ve şahın dönüşüyle birlikte, Amerika’nın desteğiyle 25 yıl süren sert ve acımasız bir diktatörlük dönemi başladı.” diye ekledi.
Devrim Lideri, Amerika’nın İslam Devrimi ile ilk karşılaşmasının Amerikan Senatosu’nun düşmanca kararı olduğunu belirtti. Hamenei, Muhammed Rızâ Pehlevî’nin Amerika’ya kabul edilmesinin halkın öfkesini artırdığını vurgulayarak, “İran halkı, Amerikalıların Muhammed Rıza’yı orada barındırarak, 19 Ağustos darbesini tekrarlamaya ve onu yeniden İran’a getirmeye çalıştıklarını hissetti. Bu yüzden öfkeyle sokaklara döküldü. Öğrencilerin katılımıyla düzenlenen bu halk hareketinin bir kısmı, ABD Büyükelçiliği’nin işgaliyle sonuçlandı.” dedi.
Lider, öğrencilerin ilk amacının elçiliğe iki üç günlüğüne girmek ve sadece İran halkının öfkesini dünyaya yansıtmak olduğunu belirterek, “Ancak öğrenciler elçilikte öyle belgeler buldular ki, olayın boyutunun tahmin edilenden çok daha derin olduğunu anladılar. ABD Büyükelçiliği, devrimi yok etmek için bir komplo ve planlama merkezi hâline gelmişti.” diye devam etti.
Ayetullah Hamenei, dünyadaki elçiliklerin normal faaliyetinin bilgi toplamak ve ülkelerine iletmek olduğunu belirterek, “Amerikan elçiliğinin işi yalnızca bilgi toplamak değildi; orada bir komplo odası kurulmuştu. Bu odada, eski rejimin kalıntıları, ordudaki bazı kişiler ve diğer unsurlar örgütleniyor, devrime karşı harekete geçirilmek isteniyordu. Öğrenciler bu gerçeği fark edince, elçiliği kontrol altında tutmaya devam ettiler.” söylediğini aktardı.
Lider, elçiliğin işgalini İran ve Amerika arasındaki sorunların başlangıcı olarak yorumlamanın yanlış olduğunu belirtti ve ayrıca, “Bizim Amerika ile sorunumuz 19 Ağustos’ta başladı, 4 Kasım 1979’da değil. Ayrıca elçiliğin işgali, devrime karşı büyük bir komplonun ve tehdidin ortaya çıkmasını sağladı. Öğrenciler, yaptıkları bu önemli iş sayesinde, belgeleri bir araya getirerek o komplonun gerçek mahiyetini açığa çıkardılar.” ekledi.
İran İslam Devrimi Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamenei, devrime yönelik düşmanlıkların ve çeşitli komploların temel nedenini, Amerika’nın İran üzerindeki hâkimiyetinin sona ermesi ve elindeki “tatlı bir lokmanın boğazından alınması” olarak nitelendirdi. Hamenei, “Onlar, İran’ı kolayca kaybetmeye razı değillerdi. Bu yüzden daha ilk günden itibaren yalnızca İslam Cumhuriyeti’ne değil, tüm İran milletine karşı tahrik ve düşmanlıklarını başlattılar.” dedi.
Lider, devrimden sonraki yıllarda Amerika’nın İran milletine karşı sürdürdüğü sürekli düşmanlığın, İmam Humeynî’nin ‘Elinizdeki bütün öfkeyi Amerika’ya yöneltin’ sözüne ne kadar haklılık kazandırdığını gösterdiğini belirterek, “Onların düşmanlığı sadece sözlü değildi.
Ne yapabildilerse yaptılar: ambargolar uyguladılar, komplolar kurdular, İslam Cumhuriyeti’nin ezelî düşmanlarına destek verdiler, Saddam’ı İran’a saldırmaya teşvik ettiler ve ona her türlü yardımı yaptılar. Ayrıca 300 yolcusu bulunan İran yolcu uçağını düşürdüler, medya savaşları yürüttüler ve doğrudan askerî saldırılar düzenleyerek İran milletinin çıkarlarına zarar vermeye çalıştılar. Çünkü Amerika’nın istikbarcı tabiatı, İslam Devrimi’nin bağımsızlıkçı tabiatıyla asla bağdaşmıyordu. Amerika ile İslam Cumhuriyeti arasındaki ihtilaf taktiksel ya da geçici değil, özsel bir ihtilaftır.” açıklamasını aktardı.
İran İslam Devrimi Lideri, “Kahrolsun Amerika” sloganının İran ile Amerika arasındaki düşmanlığın sebebi olduğunu iddia edenleri, tarihi tersine yazmakla suçladı ve ayrıca, “Bu slogan, Amerika’nın İran milletine düşmanlığının nedeni değildir. Amerika’nın İslam Cumhuriyeti ile sorunu, özsel bir uyumsuzluk ve çıkar çatışmasıdır.” söyledi.
Lider, bazı kişilerin “Biz Amerika’ya teslim olmadık ama acaba sonsuza kadar da mı ilişkimiz olmayacak?” şeklindeki sorularına değinerek, “Her şeyden önce, Amerika’nın istikbarcı tabiatı teslimiyet dışında hiçbir şeyi kabul etmez. Bunu bütün Amerikan başkanları istediler, ancak dile getirmediler. Fakat mevcut başkan bunu açıkça söyledi ve böylece Amerika’nın gerçek yüzünü ifşa etti.” söyledi.
Ayetullah Hamenei, İran milleti gibi bu kadar güçlü, zengin, köklü düşünceye sahip, bilinçli ve motive gençlere sahip bir halktan teslimiyet beklemenin anlamsız olduğunu belirtti ve ayrıca, “Uzak geleceğe dair bir şey söylemek mümkün değildir, fakat bugün herkes bilmelidir ki birçok sorunun çaresi güçlü olmaktır.” dedi.
Hamenei, İran’ın güçlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Devlet, kendi sorumluluk alanlarında; silahlı kuvvetler, askerî konularda; gençler ise eğitim ve bilimsel çalışmalarda işlerini güçlü bir şekilde yürütmelidir. Çünkü eğer ülke güçlü olursa ve düşman, bu güçlü millete saldırmaktan hiçbir fayda sağlamayacağını, aksine zarar göreceğini anlarsa, ülke kesinlikle güvenli hâle gelir. Bu nedenle askerî, ilmî, yönetsel ve özellikle gençlerin manevî gücü büyük önem taşır.” ekledi.
İran İslam Devrimi Lideri, bazı Amerikalı yetkililerin İran’la iş birliği yapma yönündeki açıklamalarına da değinerek, “Amerika’nın İran’la iş birliği iddiası, lanetli Siyonist rejime verdiği destekle bağdaşmaz.” vurguladı.
İran İslam Devrimi Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamenei, Amerika’nın dünyanın kamuoyunda rezil ve mahkûm olmuş Siyonist rejime hâlâ destek vermesini sürdürürken, İran’la işbirliği istemesini anlamsız ve kabul edilemez olarak nitelendirdi. Lider, “Eğer Amerika, Siyonist rejime verdiği desteği tamamen keser, askerî üslerini bölgeden toplar ve müdahalelerine son verirse, bu konu incelenebilir. Ancak bu, ne bugünün ne de yakın geleceğin meselesidir.” diye konuştu.
Ayetullah Hamenei, konuşmasının son bölümünde gençlere hitap ederek, onları İran’ın dününe, bugününe ve geleceğine dair temel siyasî meselelerde bilinç kazanmaya ve bilgi edinmeye çağırdı.
“Gençler, ilmî halkalar oluşturarak tatlı ve acı olayları incelemelidir.” dedi. Lider, “Bilim, ülkede ilerlemelidir. Birkaç yıl önce ilmî hareketimiz oldukça iyi bir hızdaydı, ancak biraz yavaşladı. Üniversite yöneticileri, araştırmacılar ve öğrenciler, İran’ın ilmî hızının düşmesine asla izin vermemelidir.” devam etti.
Ayetullah Hamenei, İran’ın askerî gücündeki ilerlemenin önemini vurgulayarak, “Silahlı kuvvetler, Allah’ın inayetiyle gece gündüz çalışmakta ve gelişmektedir; daha da ileri gideceklerdir. Böylece İran milletinin güçlü bir millet olduğunu, hiçbir gücün onu teslim alamayacağını ve diz çöktüremeyeceğini göstereceklerdir.” söyledi.
Lider, konuşmasının bu bölümünde Hz. Fatıma (s.a) ve Hz. Zeyneb (s.a) isimlerinin anılması münasebetiyle gençleri, bu parlak örneklerin hayatlarını örnek almaya davet etti ve ayrıca, “Çevrenizdeki insanları, bu büyük hanımefendilerin hayatlarından ders almaya ve onların ahlâkî yolunu izlemeye teşvik edin.” devam etti.
Ayetullah Hamenei, salih kulların huşu dolu namazını, hicabı dini ve Zeynebi bir mesele olarak ele almayı, Kur’an’la ünsiyet kurmayı, her gün Kur’an okumayı ve maneviyatla bağ kurmayı gençler için zaruri gördüğünü belirtti. İmam “Bu sorunlarla dolu çağda, bir gencimiz ancak içsel, dini ve inançsal açıdan güçlü olursa ve Allah’ın kudretine dayanırsa, gerçekten ‘Amerika’ya ölüm’ diyebilir ve zamanın Firavunlarının tehdit ve gücüne karşı durabilir.” ekledi.
İran İslam Devrimi Lideri, gençlerin Allah’la kalbi bağlarını sürekli kılmalarının, İran’ın ilerlemelerinin devamı ve düşmanlara karşı direncinin artması için hayati önem taşıdığını vurguladı.