1. İran
  2. Türkiye
  3. Batı Asya
  4. Dünya
  5. Röportaj
  6. Analiz/Makale
  7. Bilim/Uzay
  8. Spor
  9. Yaşam/Kültür
  10. Fotoğraf
  11. Karikatür
  12. Video
    • فارسی
    • english
    • عربی
    • עברית
    • Pусский
  • RSS
  • Telegram
  • Instagram
  • Twitter
  • İran
  • Türkiye
  • Batı Asya
  • Dünya
  • Röportaj
  • Analiz/Makale
  • Bilim/Uzay
  • Spor
  • Yaşam/Kültür
  • Fotoğraf
  • Karikatür
  • Video

87 Yıl Sonra Türkiye’de Mustafa Kemal’in Yeri

  • 10 Kasım, 2025 - 12:27
  • Türkiye haber
87 Yıl Sonra Türkiye’de Mustafa Kemal’in Yeri

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, toplumun genelinde ve birçok partinin tabanında hâlâ yüksek bir kabul ve popülariteye sahip. Ancak diğer yandan, bazı siyasi partiler ve toplum kesimleri, onun düşünce ve fikirlerine karşı çıkmaktadır.

Türkiye

Tesnim Haber Ajansı - 10 Kasım günü, Türkiye’nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıldönümüdür. O, bu tarihte 57 yaşında, hastalığı nedeniyle hayatını kaybetmiştir.

Mustafa Kemal, Osmanlı ordusunun güçlü paşalarından biriydi. Onun en önemli başarıları arasında, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Türkiye’yi işgalcilerden kurtarmak amacıyla yürütülen Kurtuluş Savaşı’nı kazanması, Osmanlı hilafetini kaldırması ve Türkiye Cumhuriyeti’ni kurması yer almaktadır.

Yeni kimlik kanunlarının yürürlüğe girmesinin ardından, Mustafa Kemal kendisine “Türklerin Babası” anlamına gelen “Atatürk” soyadını seçti. Artık Atatürk, yalnızca bir askeri ve milli komutan değil, aynı zamanda Türk milliyetçiliği düşüncesini güçlendiren kararlı bir lider olarak kabul edilmektedir.

Bu nedenle, Atatürk günümüzde de Türkiye toplumunda büyük bir sevgiyle anılmaktadır. Ancak şüphesiz, ona karşı çıkanların sayısı da az değildir. Zira Atatürk, başörtüsünün kaldırılması, dini kurum ve merkezlerin faaliyetlerine sınırlama getirilmesi, Kur’an eğitiminin yasaklanması ve tekkelerin kapatılması gibi uygulamalarıyla İslamcı çevrelerin tepkisini çekmiştir.

Ayrıca o, Osmanlı Türkçesinde kullanılan Arap alfabesini Latin alfabesiyle değiştirmiştir. Pek çok düşünür, bu reformun Türkiye’de tarihsel bir kopuşa ve kültürel-bilimsel bir süreksizliğe neden olduğuna inanmaktadır.

2025 yılı itibarıyla, Türk toplumunun önemli bir kısmı Atatürk’e büyük bir saygı göstermeye devam etmektedir. Bununla birlikte, bazı dindar-muhafazakâr ve aşırı sağ gruplar, Atatürk’ün laik politikalarına ve cumhuriyetçi ideolojisine karşı eleştirel ya da düşmanca bir tutum sergilemektedir. Türkiye’de hâlâ bazı siyasi ve entelektüel çevreler, hilafetin kaldırılmasının ülkeye zarar verdiğini ve toplumun dini ve ahlaki temellerinden uzaklaşmasına yol açtığını savunmaktadır.

Bugün Ankara’da yayımlanan gazetelerin birinci sayfalarındaki fotoğraflar ve manşetler, Atatürk’ün ölümünden 87 yıl sonra bile Türkiye’deki fikrî, duygusal ve kültürel etkisinin ne kadar güçlü olduğunu açıkça göstermektedir. Kılıçdaroğlu çizgisindeki Cumhuriyet ve Sözcü gibi Kemalist ve laik gazeteler, sayfalarının tamamını Atatürk posterlerine ayırarak, ona olan bağlılıklarını bir kez daha ortaya koymuşlardır.

Buna karşılık, muhafazakâr kesimlere yakın Yeni Şafak, Yeni Akit ve Milli Gazete* gibi yayın organları, Atatürk’ün ölüm yıldönümüne hiçbir şekilde değinmemiş ve fotoğrafını yayımlamaktan kaçınmıştır. Ancak iktidara yakın muhafazakâr gazetelerden Hürriyet ve Sabah, küçük bir fotoğrafla bu günü anmış, fakat haberlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fotoğraf ve haberlerine daha geniş yer vermişlerdir.

Hürriyet gazetesinin genel yayın yönetmeni ve Erdoğan’a yakınlığıyla bilinen Ahmet Hakan, köşe yazısında 10 Kasım hakkında şu değerlendirmeyi yaptı: “Bugün bir 10 Kasım klişesi daha yazmak istemiyorum. Sadece günümüzdeki Atatürk algısı hakkında konuşmak istiyorum. Ne yazık ki, bugün Türkiye’de Atatürk’ün adı ve fikirleri istismar ediliyor. Atatürk’ten geçinenler, kendilerini onun arkasına gizliyor. Onlar, Atatürk’ü eksik politikalarını meşrulaştırmak için bir araç olarak kullanıyorlar. Atatürk üzerinden topluma bir yaşam biçimi dayatıyorlar. Ne kadar üzücüdür ki, Atatürk gibi büyük bir kahraman, büyük bir devlet adamı, büyük bir asker bu şekilde suistimal edilmektedir.”

Atatürk’ün Popülaritesi Ne Düzeyde?

Türkiye Sosyal Araştırmalar Enstitüsü, Atatürk’ün günümüzde toplumun farklı kesimleri arasındaki yerini değerlendirmek amacıyla bir saha araştırması gerçekleştirdi. Enstitünün 2025 yılı verilerine göre, katılımcıların %34,2’si kendisini açık ve doğrudan “Atatürkçü” olarak tanımlıyor. %25,4’ü ise kendisini “Türk milliyetçisi” olarak nitelendiriyor ve bu grupta Atatürk’e duyulan saygının oldukça yüksek olduğu belirtiliyor.

Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) destekçilerinin %76,2’si milliyetçi olduklarını ve Atatürk’e saygı duyduklarını ifade etti. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) içinde bu oran %95,3, Milliyetçi Hareket Partisi’nde (MHP) ise %73 düzeyinde.

Yukarıdaki oranlara rağmen, dini tarikatlara ve mistik cemaatlere yakın bazı çevreler, Atatürk’ün laik politikalarını “dini zulüm” olarak nitelendiriyor ve onu eleştirel, hatta düşmanca bir figür olarak tanımlıyor. Özellikle Osmanlı nostaljisine sahip gruplar, Atatürk’ün laik bir cumhuriyet kurma girişimini bir “kopuş” olarak değerlendiriyor.
Ayrıca, aşırı sağ ve pan-Türkçü bazı hareketler, Atatürk’ün Sovyetler Birliği ile kurduğu erken dönem ilişkilerini ve halkçılık vurgusunu “sol eğilimli” olarak görmektedir. Bu çevreler, Türkçülüğü Atatürk’ten bağımsız biçimde tanımlamaya çalışıyor.

Atatürk’ün muhalifleri arasında, “tek adam yönetimi” ve “toplumsal mühendislik” politikalarını eleştiren postmodern liberal akımlar da yer almaktadır. Buna karşılık, Atatürk’e büyük bir hayranlık duyan kesimler, onun rolünü benzersiz ve eşsiz olarak görmekte ve eleştirilerine karşı sert bir tavır sergilemektedir.

Türk akademisyen Taner Teymur, “Atatürk, Türkiye’nin modernleşme sürecinin en güçlü sembolüdür. Onu sevmemek, bu süreci reddetmek anlamına gelir.” değerlendirmesinde bulundu.
Ünlü Türk tarihçi İlber Ortaylı ise, “Atatürk’ü anlamak, yalnızca onu sevmek değildir; aynı zamanda yaptıklarının önemini kavramaktır.” ifadelerini kullandı.

Mustafa Kemal’in Türk muhaliflerinin yanı sıra, Kürt toplumundan gelen geniş çaplı eleştiriler de dikkat çekiyor. Kürtlerin önemli bir bölümü, “Doğu Islahat Planı” Dersim’deki Alevi Kürtlerin bombalanması, “tek dil–tek millet” politikaları ve Atatürk dönemindeki Kürt kimliğinin inkârı nedeniyle, bu döneme eleştirel ve hatta travmatik bir bakış açısına sahiptir.
Türkiye’nin tanınmış Kürt siyasetçilerinden Ahmet Türk, “Atatürk’ün cumhuriyet projesi, Kürtleri dışladı ve ardından ortadan kaldırdı. Ancak bu, cumhuriyet fikrine karşı olduğumuz anlamına gelmez.” dedi.

Kürt kökenli akademisyen Murat Belge ise, “Kürtler için Atatürk, hem modernleşmenin hem de kimliğin kaybedilmesinin bir sembolüdür.” değerlendirmesinde bulundu.
Genel olarak bakıldığında, Atatürk hâlâ Türkiye’nin en güçlü tarihî figürü olarak görülmektedir. Ona sempati duymayanlar genellikle ideolojik ve tarihsel kırılmaların etkisi altında şekillenmektedir. Ancak kamuoyu verileri, toplumun büyük çoğunluğunun Atatürk’ü saygı ve sevgiyle andığını göstermektedir. Bununla birlikte, modern Türkiye tarihinde cumhurbaşkanı veya başbakanlık makamına gelen siyasetçilerin hemen hepsi, Atatürk’e saygı göstermiş ve onun etkisiyle rekabet etmeye ya da tarihî konumunu devralmaya çalışmamıştır. Fakat bu genel tablonun bir istisnası vardır: Cumhurbaşkanı ve Adalet ve Kalkınma Partisi lideri Recep Tayyip Erdoğan.

Erdoğan, geçmişte parti ve toplumsal mitinglerinde açıkça Atatürk’ü eleştirirdi. Ancak Milliyetçi Hareket Partisi ile kurduğu siyasi ortaklık sonrasında, artık Atatürk’e karşı görece daha saygılı bir tutum sergilemekte ve en azından açık alanda doğrudan eleştirilerden kaçınmaktadır.

 
R7443/P
tasnim
tasnim
tasnim
  • Hakkında
  • İletişim
  • En Çok Okunan
  • Arşiv
bizi takip et:
  • RSS
  • Telegram
  • Instagram
  • Twitter

All Content by Tasnim News Agency is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.