Tesnim Haber Ajansı - Gazze Şeridi’nde yaklaşık bir ay önce sağlanan kırılgan ateşkes sayesinde halk, siyonist ordunun vahşi bombardımanlarından bir nebze olsun kurtulmuş olsa da, insani kriz tüm boyutlarıyla önceki kadar şiddetli bir şekilde devam ediyor. İşgalciler, ateşkes anlaşmasının insani protokolünü ihlal ederek, gıda, tıbbi ekipman ve barınma malzemeleri gibi birçok temel ürünün Gazze’ye girişine engel olmaya devam ediyor.
Kış ve Yağmur, Gazze Halkı İçin Acı ve Istırabın Habercisi Oluyor
Kış mevsiminin yaklaşması ve yağışların başlamasıyla birlikte, Gazze Şeridi’ndeki mültecilerin durumu daha da kötüleşiyor. Yırtılmış ve yıpranmış çadırlar ile kırılgan naylon çatılar, bu mültecileri soğuk ve yağmurdan korumaya yeterli değil.
Aslında kış, Gazze halkına bir kez daha savaşın sona ermediğini, yalnızca biçim değiştirdiğini hatırlatıyor. Bombardımanların alevlerinden ve yangınlarından, kemiklerini donduracak kadar sert bir soğuğa ve buz kesen rüzgârlara dönüşen bu yeni savaş biçimi, tıpkı son iki yılın kışlarında olduğu gibi, onların hayatlarını tehdit ediyor.
Dünyanın geri kalanının aksine, bu kez yağmur Filistin halkı için bir müjde getirmiyor; aksine gözyaşları ve soğukla birlikte geliyor. Üstelik, başlarını sokacak bir çatıları olmayan mülteciler için bu yağmur, acı ve ıstıraptan başka bir anlam taşımıyor.
Gazze halkı, dünyanın geri kalanındaki insanlar gibi yeni kıyafetler ya da ısıtıcılarla kışa hazırlanmıyor; aksine hayatta kalabilmek için derin nefesler alarak ve umutsuz bir çabayla yaşam mücadelesi veriyor. Ayakları çamura saplanmadan ve bedenleri, ellerine geçerse, nemli ve eski battaniyelerin altında donmadan önce, bir şekilde tutunmaya çalışıyorlar.
Savaşın Üçüncü Kışı: Eskimiş Çadırlarda Büyük Acı ve Mültecilerin Bitmeyen Çilesi
Bu, Gazze halkı için savaşın üçüncü kışıdır; her şeyin yitirildiği bir kıştır. Gazze’ye bu kez ne ev, ne barınak, ne soba, ne sıcak yemek, ne de huzurlu bir sabah kalmıştır. İki yıldır açık gökyüzü altında yaşayan Gazze halkı için yağmur, bu yıkımın ortasında acılarına bir yenisini ekliyor; sanki içinde yemek olmayan bir sofraya ağır bir misafir gibi geliyor.
Uzaktan çekilen görüntüler, rüzgârda sallanan Gazze mülteci çadırlarını gösteriyor. Bu yırtık çadırlardan oluşan beyaz bir deniz gibi görünen manzara, her bir çadırın bir evin ve bir ailenin hikâyesini içinde barındırdığını, artık hiçbir umutlarının kalmadığını anlatıyor.
El-Mevasi bölgesindeki mülteci kampında yaşayan Ebu Muhammed şöyle anlatıyor: “Yağmur yağdığında gözlerimizi kapatıyoruz ki her yandan çadırın içine akan suyu görmeyelim. Delikleri kapatacak hiçbir şeyimiz yok. Battaniyeler ıslandığında, bedenlerimizden daha ağır hale geliyorlar.”
Bu Filistinli mülteci şöyle devam ediyor: “Her yağışta zemin çamur denizine, yollar ise adeta kanalizasyon tuzaklarına dönüşüyor. Geceleri rüzgâr esiyor ve gevşek çadırlar, içinde yaşayanların üzerine çöküyor. Her yerden yardım çığlıkları yükseliyor ama kimse kimseye yardıma gidemiyor. Herkes suya, soğuğa ve kendi çaresizliğine karşı küçük bir savaş veriyor.”
Aynı kampta yaşayan bir başka Filistinli mülteci, Ebu’l-Abd ise şunları söylüyor:
“Sıcaklık on derecenin altına düştüğünde, soğuk bedenlerimize ulaşmadan önce kalplerimize işler. İnsanlar, çocuklarını ısıtmak için tahta parçalarını ve eski elbiselerini yakmaya başlıyor. Ancak duman, ellerini ısıtmadan önce onları boğuyor.”
Gazze Şeridi’nde yer alan bir yerel tıbbi kuruluşta çalışan sahra doktoru Ala Zürub ise şöyle konuşuyor: “Çocuklarda çok sayıda zatürre vakası ve yaşlılarda ağır hipotermi görüyoruz. İlaç ve ısınma araçlarının yetersizliği nedeniyle, bu kış ölüm oranlarının artmasından korkuyoruz.”
Zürub sözlerine şöyle devam ediyor: “Her çadır, soğuktan çekilen bir acının hikâyesini anlatıyor: Hasta çocuğunu kucaklayıp onu ısıtmaya çalışan bir anne;
ıslak battaniyeye sarılmış ve güneşi bekleyen yaşlı bir adam; ve yalnızca yağmursuz bir gece hayal eden çocuklar...”
Yağmur ve Soğuk Gölgesinde Derinleşen Sağlık Krizi
Öte yandan, Gazze Şeridi’nde kanalizasyon sistemi tamamen çökmüş durumda. Birçok sokak, çamur ve pislikle dolu nehirlere dönüşmüş. Her fırtınada, yağmur suları kanalizasyonla karışıyor ve çadırların önünde oluşan her bir çukur, hastalıkların yayılmasına neden oluyor. Sığınak haline getirilen okullar bile zaman zaman su baskınlarına uğruyor ve derslikler adeta birer su havuzuna dönüşüyor.
Bu bağlamda, Gazze Belediyesi, soğuk mevsimin ve yağışların başlamasıyla birlikte Gazze Şeridi’nde yaşanan insani krizin derinleştiği konusunda uyarıda bulundu ve savaş süresince bölgedeki tüm hayati altyapının tahrip edildiğini vurguladı.
Gazze Belediyesi’nin bu kapsamda yayımladığı açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Gazze, altyapının yıkımı ve kitlesel yerinden edilme nedeniyle büyük bir felaket yaşıyor. Kış mevsiminin başlamasıyla birlikte bu durumun daha da kötüleşmesi muhtemel. Yağış sezonunun yaklaşmasıyla, şehirdeki yıkımın boyutu ve altyapının gördüğü zarar nedeniyle Gazze’deki Filistinlilerin korkusu artıyor.”
Gazze Belediyesi ayrıca, tüm mevcut imkânlarıyla, zorlu koşullara ve sınırlı kaynaklara rağmen, yağmurun etkilerini azaltmak ve sakinleri mümkün olduğunca korumak için ekiplerin yoğun çaba gösterdiğini belirtti.
Refah Belediyesi ise kendi açıklamasında, yeterli barınak ve soğuk ile yağmura karşı koruma imkânlarının yokluğu nedeniyle, kış mevsiminin yaklaşmasıyla birlikte on binlerce yerinden edilmiş Refah sakininin hayatını tehdit eden yaklaşan bir insani felakete karşı uyarıda bulundu.
Gazze’deki bu kamu kurumu açıklamasında, “Refah’taki tüm aileler on sekiz aydan uzun süredir yerinden edilmiş durumda. Refah bölgesindeki ve Gazze Şeridi’nin güneyi ile merkezi bölgelerindeki kalabalık mülteci kamplarında, son derece zor koşullar altında ve temel yaşam ihtiyaçlarının ciddi bir eksikliği içinde yaşıyorlar.” açıklamada bulundu.
Soğuktan Donarak Ölüm Senaryosunun Tekrarlanma Tehlikesi
Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:
“Gazze Şeridi’nde bulunan mevcut çadırlar tamamen yıpranmış durumda ve güvenlik açısından son derece zayıf. Bu çadırlar, zorlu hava koşullarına dayanabilecek durumda değil. Herhangi bir fırtına veya yağış, onlarca kişinin, özellikle çocuklar ve yaşlıların, hayatını tehdit eden gerçek bir insani felakete yol açabilir.”
Refah Belediyesi, Refah’taki ve Gazze Şeridi’ndeki diğer mülteci bölgelerinde yaşayan yerinden edilmiş aileler arasında dağıtılmak üzere en az 50 bin çadır, 100 bin branda, battaniye ve kışlık kıyafetin acilen temin edilmesi çağrısında bulundu.
Gazze Şeridi’ndeki Devlet Enformasyon Dairesi Genel Müdürü İsmail es-Sevabite de yaptığı açıklamada, savaş sırasında evlerini kaybeden ve alternatif bir barınma imkânı bulunmayan 288 bin Filistinli ailenin sokaklarda ve kamu alanlarında yaşamak zorunda kaldığını bildirdi.
Es-Sevabite açıklamasında, “Ateşkes anlaşmasına göre, mültecilerin barınması için 300 binden fazla çadır ve prefabrik konutun Gazze Şeridi’ne girmesi gerekiyordu. Ancak işgal güçleri, anlaşma hükümlerine uymayarak temel ihtiyaç malzemeleri ile barınma ekipmanlarının girişine engel oluyor.” diye sözlerine ekledi.
Öte yandan, Gazze İnsan Hakları Merkezi, yayımladığı bir açıklamada, kış mevsiminin yaklaşmasıyla birlikte barınak, çadır, battaniye ve kışlık kıyafet eksikliği nedeniyle Gazze Şeridi’ndeki 2 milyondan fazla kişinin karşı karşıya olduğu insani krizin ciddiyetine dikkat çekti.
Merkez açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “On binlerce aile hâlâ, soğuk kış gecelerine ve yağmurlara karşı hiçbir koruma sağlamayan, eskimiş çadırlarda yaşamını sürdürüyor. Süregelen abluka, geçiş kapılarının kapalı olması ve insani yardımların girişinin engellenmesi nedeniyle, ateşkesin üzerinden bir ay geçmiş olmasına rağmen bu yerinden edilmiş aileler, en temel yaşam ihtiyaçlarından dahi yoksun bırakılmış durumda.”
Gazze’de Bir Buçuk Milyon Kişi Barınaksız Kaldı
Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:
“Kış mevsiminin yaklaşmasıyla birlikte Gazze halkının barınma ihtiyaçlarının yalnızca yüzde 23’ü karşılanabildi. Bu da yaklaşık 945 bin kişinin yeterli desteğe sahip olmadan yaşadığı anlamına geliyor. Birleşmiş Milletler’in tahminlerine göre, 1,5 milyon kişi, barınma malzemelerinin girişindeki gecikmeler nedeniyle soğuk ve yağmura maruz kalma tehlikesiyle karşı karşıya. Mevcut çadırların yaklaşık yüzde 74’ü, aşırı yıpranmış olmaları ve düşük kaliteye sahip bulunmaları nedeniyle yaşanabilir durumda değil.”
Gazze İnsan Hakları Merkezi, çadırların artık asgari düzeyde dahi insani güvenliği sağlamadığını belirterek, soğuğa ve yağmura karşı daha güçlü koruma sunacak, sağlam barınma imkânlarının acilen Gazze’ye ulaştırılması gerektiğini, bunun da özellikle çocuklar ve yaşlılar arasında solunum yolu hastalıkları ile ölüm oranlarını azaltacağını vurguladı.
Bu merkez, tüm geçiş kapılarının derhâl açılması ve acil insani yardım malzemelerinin, kışlık yardım konvoyları, çadırlar, battaniyeler, kıyafetler, yer örtüleri ve yalıtım malzemeleri dâhil olmak üzere, Gazze’ye girişine izin verilmesi çağrısında bulundu.
Gazze İnsan Hakları Merkezi ayrıca, yaklaşan bu insani felaketle başa çıkmak için açıklamaların ve vaatlerin ötesine geçen acil bir eyleme ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.
Gazze’de kış, yalnızca düşen hava sıcaklıkları anlamına gelmiyor; aynı zamanda barınak ya da koruma olmaksızın yaşayan yüz binlerce sivilin hayatını tehdit eden bir mevsime dönüşüyor.