İran'ın Reşt Şehrindeki Hazar Kıyı Şehirleri Valileri Toplantısı’nda konuşan Garibabadi bu bölgesel toplantının önemine dikkat çekerek şunları söyledi: “Bugün, Hazar kıyılarının yönetimi, kalkınması ve geleceği için sorumluluk taşıyan yetkililerle bir arada olmak büyük bir memnuniyet verici. Sizin varlığınız, deneyimin, kapasitenin ve ortak iradenin bir araya gelmesi demektir, bu da Hazar’ın geleceğine dönüştürücü bir ivme kazandırabilir.”
Garibabadi, Hazar Denizi’nin kıyı ülkeleri için yalnızca bir su kütlesi değil, tek bir medeniyet, ekonomi, çevre ve güvenlik alanı olduğunu ifade ederek,
“Kıyı eyaletlerin kaderi birbirine bağlıdır; bu nedenle yapılandırılmış, yapıcı iş birliğine bugünden daha çok ihtiyaç vardır” dedi.
Hazar’ın zengin kaynaklarının yönetilmesinde kıyı eyaletlerinin kilit rolüne dikkat çeken Garibabadi, “Hazar’ın değerli balıkçılık kaynaklarından, stratejik enerji rezervlerine, ticari limanlardan uluslararası geçiş güzergâhlarına kadar tüm unsurlar, eyaletlerin yetki ve planlama alanlarıyla doğrudan ilişkilidir” diye konuştu.
Hazar’ın dünyanın en büyük havyar balığı kaynağı olduğunu ve bu özel balıkçılık potansiyelinin bölgesel gıda güvenliği için temel önem taşıdığını vurgulayan Garibabadi,“Bu değerli kaynağın sürdürülebilir olması için bilimsel yönetim, kaçak avcılığın önlenmesi ve popülasyonların yenilenmesi için ortak projeler şarttır, bunların hiçbirinin eyaletler arası koordinasyon olmadan gerçekleştirilmesi mümkün değildir” dedi.
Enerji potansiyelinden yararlanarak Garibabadi, “Hazar’ın önemli petrol ve doğalgaz rezervleri, ekonomik canlanmayı, bilimsel sanayi iş birliğini ve altyapı gelişimini mümkün kılmaktadır. Ortak projeler tanımlanarak ve karşılıklı yatırım ortamları oluşturulursa, bu kaynaklar bölgenin refahına dönüştürülebilir, ifadelerini kullandı.
Ticari limanların bölgesel ekonomik entegrasyon için kilit önem taşıdığını belirten Garibabadi, “Hazar, Kuzey–Güney ve Doğu–Batı geçiş koridorlarının doğal kesişme noktasıdır. Liman kapasitelerinin artması, ulaşım altyapısının geliştirilmesi ve lojistik alanında koordinasyonla, Hazar’ın uluslararası ticaret payı artırılabilir; mevcut koridorlar da sürdürülebilir ve rekabetçi güzergâhlara dönüştürülebilir” dedi.
Hazar bölgesindeki kültürel ve etnik çeşitliliği “eşsiz bir zenginlik” olarak niteleyen Ğarîbâbadî,“Bu çeşitlilik, insanî bağların güçlendirilmesi, turizmin gelişmesi, kültürel iş birliklerinin ilerletilmesi ve eyaletler arası ilişkilerin derinleştirilmesi için sağlam bir temel sunar. Deniz turizminden ekoturizme kadar Hazar turizminin koordineli şekilde geliştirilmesi, bölgenin ekonomik büyümesinin temel motorlarından biri hâline gelebilir” diye konuştu.
Kıyı ülkeleri arasında ortak serbest bölgeler kurulması önerisini de gündeme getiren Garibabadi,“Bu bölgeler, yerel ve ulusal ekonomileri birbirine bağlayan bir köprü olabilir; şeffaf, güvenli ve karşılıklı fayda sağlayan bir ortamda şirketlerin ve yatırımcıların faaliyet göstermesini mümkün kılar” dedi.
Son olarak, Garibabadi, Hazar’da çevre, güvenlik ve kalkınma üçgeninin bütünlüğünü vurgulayarak şöyle konuştu: “Çevresel sürdürülebilirlik, balıkçılığın, turizmin, enerji üretiminin ve geçiş ticaretinin devamlılığı için şarttır. Güvenlik, ekonomik kalkınmanın ön koşuludur. Sürdürülebilir kalkınma ise uzun vadeli güvenliğin temelini oluşturur. Eyaletler, iklim krizi, deniz kirliliği, afet yönetimi ve ekosistem korunması gibi küresel meydan okumalara karşı ortak bir mekanizma kurmak için tecrübe paylaşmalı ve fiilen koordine olmalıdır.”
Sözlerini şöyle tamamladı: “Kıyı eyaletleri arasında balıkçılık, turizm, enerji, çevre, afet yönetimi, limanlar ve geçiş gibi alanlarda ortak projeler tanımlanarak, Hazar yalnızca potansiyel bir iş birliği alanı değil, fiilen işleyen bir ortaklık hâline getirilebilir. İstediğimiz Hazar geleceği, barış, iş birliği ve ortak refahın geleceği olmalıdır: Bir rekabetin yerini kazan–kazan mantığına bıraktığı, kıyı halklarının tümünün bu bereketten faydalandığı bir gelecek.”