Tesnim Haber Ajansı - İran, Çin ve Rusya’nın BM Daimi Temsilcileri, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’e ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Başkanı Samuel Žbogar’a hitaben yazdıkları ortak mektupta, İran’ın nükleer programının barışçıl niteliğinin korunmasına yönelik her türlü kolektif çabayı desteklediklerini belirttiler. Mektupta, ilgili tüm tarafların tehditleri ortadan kaldıracak siyasi bir çözüme ulaşma konusunda kararlı olmaları gerektiği vurgulandı.
Mektubun tam metni şu şekildedir:
Sayın Antonio Guterres, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri
Sayın Samuel Žbogar, Güvenlik Konseyi Dönem Başkanı
Bu vesileyle, Fransa, Almanya ve Birleşik Krallık daimi temsilcilerinin 20 Kasım 2025 tarihli ortak mektubuna cevaben, İran İslam Cumhuriyeti, Çin Halk Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanlarının 2 Eylül 2025’te yayımlanan ortak yazışmasını hatırlatmak isteriz. Söz konusu mektup, “Snapback” olarak adlandırılan mekanizmaya ilişkin tutumlarımızı aşağıdaki şekilde açıkça ortaya koymaktadır:
“...KOEP’nın başlangıcında ‘Snapback’ mekanizması oluşturulduğunda, Amerika Birleşik Devletleri’nin taahhütlerini ihlal eden ilk taraf olacağı neredeyse düşünülemezdi. ABD’nin Mayıs 2018’de KOEP’ten tek taraflı olarak çekilme kararı ve kararı zayıflatması, ‘Snapback’ mekanizmasının etkinleştirilme yollarını temelden etkilemiştir; öyle ki, ABD’nin esaslı yükümlülüklerini yerine getirmemesine ilişkin uygun ve öncelikli bir çözüm sağlanmadan, artık bu mekanizmanın İran’a karşı uygulanması mümkün değildir.
Almanya, Fransa, Birleşik Krallık ve aynı şekilde Avrupa Birliği, yalnızca ABD’nin İran’a yönelik yasa dışı ve ayrımcı yaptırımlarına uyum göstermekle kalmamış, KOEP ve BM Güvenlik Konseyi’nin 2231 sayılı kararı kapsamındaki taahhütlerine rağmen, özellikle 18 Ekim 2023’teki ‘Geçiş Günü’ öncesinde ayrı kısıtlayıcı tedbirler de uygulamıştır. Bu bağlamda, Uluslararası Adalet Divanı tarafından da teyit edilen uluslararası hukukun temel ilkelerinden birinin şu olduğunu hatırlatmak gerekir: ‘Kendi taahhütlerini inkâr eden veya bunlara uymayan bir taraf, o ilişkiden kaynaklandığını iddia ettiği haklara dayanamaz.’
Buna karşılık İran’ın telafi edici tedbirleri, KOEP taahhütlerinin uygulanmasının askıya alınması da dâhil yalnızca ABD’nin çekilmesine ve tüm yükümlülüklerini ihlal etmesine tepki olarak ve İran’ın uzun süreli sürekli bağlılığı ile Avrupa Troykası ve Avrupa Birliği’nin durumu düzeltme konusundaki kayıtsızlığı sonrasında alınmıştır. İran’ın karşı adımları, ‘Snapback’ mekanizmasının etkinleştirilmesi için temel teşkil edemez. ABD’nin çekilmesinin ve Avrupa Troykası ile AB’nin, özellikle de 25 Mayıs 2018 tarihli KOEP Ortak Komisyonu toplantısı sonrasında yapılan açıklamada belirtilen taahhütlerini yerine getirmekteki yetersizliğinin mazur görülmediği bir şekilde bu mekanizmanın kötüye kullanılması kabul edilemez.”
2231 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararı bütüncül bir metindir ve KOEP bunun ayrılmaz bir parçasını oluşturur. Bu nedenle, kararın 11. paragrafı KOEP’nın 36 ve 37. maddelerinden bağımsız şekilde yorumlanamaz. Esasen Avrupa Troykası, KOEP’nın 36. maddesindeki yükümlülükler yerine getirilmeden, operasyonel 11. paragrafa dayanarak, KOEP kapsamında “esaslı yükümlülüklerin yerine getirilmediği” iddiasına ilişkin snapback sürecini BM Güvenlik Konseyi’ne bildirme hakkına sahip değildir.
Troykası’nın, KOEP’nın 36. paragrafında öngörülen süreci işletmiş olduklarına dair iddiaları gerçek dışıdır; zira KOEP Ortak Komisyonu, Almanya, Fransa ve Birleşik Krallık’ın 14 Ocak 2020 tarihli yazışmasını görüşmek üzere toplanmamıştır.
Uyuşmazlıkların çözüm mekanizması, bazı şekli eksiklikler nedeniyle etkinleştirilememiştir; bu eksiklikler, konunun bakanlar düzeyinde veya Danışma Kurulu’nda ele alınmasını imkânsız hâle getirmiştir. 36 ve 37. paragraflardaki yükümlülükler yerine getirilmediğinden, Fransa, Almanya ve Birleşik Krallık dışişleri bakanlarının yazışması, 2231 sayılı Güvenlik Konseyi kararının 11. paragrafı uyarınca KOEP’ya taraf bir devlet tarafından sunulmuş bir “Snapback” sürecinin başlatılmasına ilişkin bildirim olarak kabul edilemez.
Bu çerçevede, Avrupa Troykası’nın “Snapback” olarak adlandırılan mekanizmayı etkinleştirme girişiminin, hukuki ve şekli bakımdan başlı başına sakat olduğu yeniden vurgulanmaktadır. Almanya, Fransa ve Birleşik Krallık’ın anılan mektupta ileri sürdükleri iddialar ilgisiz ve temelsizdir.
Yukarıda belirtilen hususlar ışığında, 2231 sayılı Güvenlik Konseyi kararının operasyonel 8. paragrafına göre, söz konusu kararın tüm hükümlerinin 18 Ekim 2025 itibarıyla sona erdiği bir kez daha teyit edilmektedir. Ayrıca, 2231 sayılı kararın tam ve zamanında sona ermesinin, Güvenlik Konseyi’nde İran’ın nükleer dosyasına ilişkin incelemenin kapanması anlamına geldiği ve Konsey’in otoritesinin ile çok taraflı diplomasinin itibarının güçlendirilmesine katkı sağladığı yinelenmektedir.
İran İslam Cumhuriyeti, Çin Halk Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu, Konsey’in tüm üyeleriyle yapıcı diplomatik işbirliğine bağlılıklarını sürdürmektedir. İşbu vesileyle, İran’ın nükleer programının tamamen barışçıl niteliğinin korunmasına yönelik kolektif çabalara destek verme konusundaki kararlılıklarını beyan ederken, tüm ilgili tarafların, karşılıklı saygı ilkeleri temelinde diyalog ve diplomatik angajman yoluyla tüm tarafların kaygılarını gözeten siyasi bir çözüm bulma taahhütlerine bağlı kalmaları gerektiğini vurgulamaktadır. Ayrıca tarafların, tek taraflı yaptırımlardan, güç kullanma tehdidinden ya da durumu tırmandırabilecek her türlü eylemden kaçınmaları, tüm devletlerin ise diplomatik çabalar için elverişli bir ortam ve gerekli koşulların oluşturulmasına katkı sağlamaları gerektiği ifade edilmektedir.
Mevcut yazışmanın Güvenlik Konseyi belgesi olarak kaydedilmesi ve dağıtılması memnuniyetle karşılanacaktır.
Bu vesileyle en yüksek saygılarımızı yineleriz.