Bu görüşmenin ana eksenini; İran'ın haklarının kararlı bir şekilde desteklenmesi, Batı'nın "çifte standart" politikalarının kınanması ve "Avrupa'da Nazizm düşüncelerinin tehlikeli bir şekilde yeniden canlanması" olarak adlandırdığı durumun ifşası oluşturdu.
Lavrov tarihi bir atıfla, Avrupa Birliği'ni ve Brüksel'deki yönetici elitleri barış ve ülkelerin ulusal egemenliği için "ana tehditlerden biri" olarak tanımladı ve bu kurumun kendi isteklerini dayatarak bazı üye ülkelerdeki demokrasiyi ve seçim sonuçlarını ihlal ettiğini söyledi. O şu uyarıda bulundu: "Nazizm teorisi ve eylemleri Berlin, Londra ve Paris gibi başkentlerde yeniden canlanıyor." Almanya Şansölyesi Olaf Scholz'un Avrupa'nın birinci askeri gücü olma hedefiyle ilgili açıklamalarına değinen Rus Bakan, bu sözleri "Hitler dönemi hırslarını andıran" ifadeler olarak nitelendirdi.
Devamında Batı tarafından uluslararası hukukun sistematik ihlaline değindi ve "Kırım'daki demokratik referandumun reddedilmesi"ne karşılık "Kosova'nın tek taraflı tanınması" ve "Filistin devletinin kurulmasına ilişkin onlarca BMGK kararının görmezden gelinmesi" gibi örnekleri, ters yüz edilmiş çifte standartlı davranışların kanıtı olarak gösterdi. Lavrov ekledi: "Batılılar sadece kendi anlık çıkarlarına uygun ilkelerin propagandasını yapıyorlar. Uluslararası hukuk pratikte onlar tarafından ilga edilmiştir."
İran'ın Nükleer Haklarına Koşulsuz Destek ve Yaptırımların Kınanması
Rus Bakan, "İran'ın barışçıl nükleer enerjiye erişim konusundaki koşulsuz haklarını" savunmayı vurgulayarak, Nükleer Anlaşma'nın başarısızlığını doğrudan ABD'nin tek taraflı çekilmesine ve Avrupa'nın onu takip etmesine bağladı. Avrupalıların performansını "diplomasi adına utanç verici" olarak niteledi ve şöyle dedi: "Onlar hilekarlıkla ve Ajans raporlarını manipüle ederek İran'a karşı yaptırımların geri dönüş mekanizmasını aktif ettiler. Bu, hırsızların ve dolandırıcıların davranışıdır." Lavrov ayrıca İran'ın nükleer tesislerine yönelik her türlü saldırıyı kınadı ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın tam tarafsızlığının gerekliliğini vurguladı.
ABD ile ilişkilerin iyileşmesi durumunda müttefiklerin terk edileceği yönündeki söylentilere cevabı kesindi: "Yalan söylüyorlar. Biz tarihimizde müttefiklerimize ihanet etmedik. Bırakın tek bir örnek getirsinler."
Stratejik İlişkilerin Kapsamlı Geliştirilmesi Taahhüdü
Lavrov, İran ile ilişkileri Moskova'nın dış politikasının "ana önceliği" olarak niteledi ve Stratejik Ortaklık Anlaşması'nı (Ekim 2025'ten itibaren yürürlükte) gelecekteki iş birliğinin temel belgesi olarak adlandırdı. O, Reşt-Astara demir yolu ekseninde Kuzey-Güney ulaştırma koridorunun tamamlanması, Buşehr Nükleer Santrali'nin geliştirilmesi, Avrasya Ekonomik Birliği anlaşmasından yararlanarak ticaret hacminin katlanarak artırılması ve bölgede istikrar sağlayıcı bir faktör olarak savunma ve güvenlik iş birliğinin derinleştirilmesi dahil olmak üzere hayati ortak projelere hız verilmesini vurguladı. Lavrov ayrıca Hazar Denizi'nin hukuki statüsü konvansiyonunun İran tarafından nihai onayını memnuniyetle karşıladı ve bunu bölge güvenliği için önemli bir güvence olarak nitelendirdi.
Bölgesel Krizlerin Analizi: Ukrayna'dan Filistin'e
Rus Bakan diğer krizleri analiz ederken, Ukrayna çatışmasının kökünü "NATO'nun doğuya yayılmacılığı, 2014 darbesi ve bu ülkede Rus kimliğini yok etme politikasında" gördü. Batı'yı, Minsk Anlaşması ve Nisan 2022 önerisi gibi barış anlaşmalarını ihlal ederek Kiev'i çatışmaya devam etmeye teşvik etmekle suçladı.
Filistin konusunda Lavrov, tek kalıcı çözümün, Filistin devletinin kurulmasını Arapların İsrail ile ilişkilerinin normalleşmesinin ön koşulu olarak gören "Arap Barış Planı"nın (2002 onaylı) tam uygulanması olduğunu vurguladı. Suriye hakkında ise bu ülkenin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne desteğini ve "kapsayıcı ulusal diyaloğun" başlatılması gerekliliğini vurguladı; hükümeti devirmek için muhalif gruplarla koordinasyon iddiasını reddetti.
Son Söz: Net Güvenlik Garantisi
Son olarak, İran'a yönelik askeri saldırıların olası tekrarı hakkındaki doğrudan soruya Lavrov, stratejik iş birliği anlaşmasına atıfta bulunarak şöyle yanıt verdi: "Biz her zaman İran'ı ve İran İslam Cumhuriyeti'nin yasal egemenlik haklarını destekleyecek şekilde hareket edeceğiz. Müttefiklerimizin yanındaki duruşumuz net ve değişmezdir." Bu açıklamalar, uluslararası gelişmelerin en hassas dönemlerinden birinde Moskova ve Tahran arasındaki stratejik müttefikliğin derinliğini bir kez daha teyit etti.