BÖLGENİN ASIL TEHDİDİ ARABİSTAN


BÖLGENİN ASIL TEHDİDİ ARABİSTAN

Hoover Institution, “Arabistan, Ortadoğu'nun en büyük tehdididir.”

Tesnim Haber Ajansı- Amerikan düşünce kuruluşu “Hoover Institution”, “Arabistan, Ortadoğu'nun en büyük tehdididir” başlığı altında yayımladığı yazıda Riyad’ın, İran’ın bölge için en büyük tehdit olduğu iddialarını reddetti.

Bu yazıda şu açıklamalar yapılmıştır: Geçen on yıl zarfında Suudi Arabistan, Ortadoğu'nun en iddialı ve cesur gücü olarak öne çıkmıştır. Suudi krallığı, Saddam’ın düşmesiyle ve İran’ın zuhuruyla girişimlerde bulunmak için tahrik edilmiştir ve Arap ülkelerindeki ayaklanmalardan (Arap baharından) oldukça rahatsızlık duymaktadır. Bu da haddinden fazla müdahaleci bir rol oynamasına sebep olmuştur. Mısır’da, Bahreyn’de, Suriye’de, Irak’ta ve Yemen’de Suudiler para ve şiddeti kullanarak bölge şartlarını kendi çıkarlarına faydalı yönde değiştirme çabasındadır.

Birtakım kapsamlı tehditlerle karşı karşıya olan tehlikeli bir bölgede aslında herkesten daha tehlikeli olan Arabistan’dır. Şimdi ise Arabistan’ın dâhili ve bölgesel güvenlik hususundaki endişelerinin doğruluğu ve sadakati gerçek olsun veya olmasın Arabistan’ın liderleri şu anda kendi projelerini ilerletebilmek için bu kavramlardan faydalanıyor. Oysaki bu projelerin dikkatle incelenmeye ihtiyacı vardır.

Arabistan’ın dâhili ve bölgesel tutumlarının çoğunun “çelişkili” ve “istikrarsızlaştırıcı” olduğunu açıklayıp bunların da İran ile hiçbir irtibatı olmadığına vurgu yapan bu düşünce kuruluşu şöyle devam etmiş: Arabistan krallığı kapsamlı siyasi hedeflerine ulaşmak için şiddeti körükleyici ve tahmin edilemeyen bir tutum içerisine girmiştir. Onun kanıtı ise şudur ki, başta Amerika ve İngiltere olmak üzere güçlü batılı destekçiler sadece göz yummakla kalmıyorlar bilakis bu sert dönüşü direkt olarak destekliyorlar. Bu husus da Suudi liderlerin pervasızca tutumlarının güçlenmesine sebep olmuştur. Onlar çok rahat bir şekilde Suudi Arabistan’ı sorumlu tutabilirler. Binlerce Yemenli, Bahreynli ve Suriyeli Riyad’ın girişimleri sonucu zarar gördü. Bölgenin karşı karşıya olduğu asıl tehditler güçlendi ve aslında bu terörizmin ve radikalizmin desteklenmesidir.

Suudi Arabistan’ın etkisinin derinliğinin en iyi şahidi, yaklaşık bir yıldan beri savaş başlattıkları Yemen’dir. Genele açık alanlarda Suudiler Yemen’de hedeflerinin 2015 yılında ülkesinden kaçan Mansur Abdurabbih’in meşru hükümetini yeniden göreve getirmek olduğunu söylüyorlar. Ancak asıl hedef, Yemen’de kargaşa çıkarmak ve Yemen’i yerle bir etmek idi.

Suudi Arabistan, askeri bakımdan kendisinin oluşturduğu bir çıkmazın içine girmiştir. Savaşın başladığı andan itibaren Yemen’de 6000’den fazla Yemen vatandaşı hayatını kaybetmiştir ve bunların çoğu Suudilerin bombalarıyla katledilmiştirler. (Bu bir savaş suçudur). Ancak Riyad, savaş suçları hususunda yapılacak bütün araştırmalara ve var olan kanıtlara kapıları kapatmış durumdadır. Diğer taraftan bağımsız bir araştırma yapılması hususunda da uluslararasından da kayda değer bir baskı bulunmamaktadır.

Korkunç kayıplara ilaveten korkunç siyasetin sonuçları da açığa çıkmaya devam ediyor. Riyad, Yemen savaşına destek verme ve kendisinin değil de İran’ın bölgede şiddeti ilerlettiğini iddia ederek pervasızca kendisinin Şia karşıtı mezhepçilik düşüncesini körüklemiştir. Bunun kapsamlı etkileri Yemen’de, Suriye’de, Irak’ta ve Arabistan’ın kedisinde sahneye sunulmuştur. 2016 Ocak ayının sonlarında Suudi ve Mısırlı intihar eylemcileri el-Şarkiye kasabasını hedef aldılar ve 4 kişiyi öldürdüler. Bu, geçen 12 ay zarfında yapılan aynı türden dördüncü saldırıdır.
Suudilerin Yemen’deki savaşı, el-Kaide ve IŞİD’e desteklerin artmasına da sebep olmuştur.

Riyad yetkilileri terörle mücadele etmeyi taahhüt ettiklerini iddia ediyorlar. Ancak Suudi Arabistan’ın Suriye ve Yemen savaşlarındaki tutumu her şeyden daha fazla terörizmin güçlenip kökleşmesine sebep olmuştur.

Suudi Arabistan’ın tutumlarının istikrarsızlaştırıcı oluşuna dair onca kanıt bulunmasına rağmen özellikle Amerika olmak üzere batı, resmi olarak Suudi krallığına destek vermeye devam ediyor ve bu anlamda siyasetinde herhangi bir değişiklik söz konusu değildir.

En Çok Okunan Dünya Haberler
En Önemli Dünya Haberler
En Çok Okunan Haberler