Bin Ali Yıldırım’ın Bağdat’a Ziyareti/Ankara Hatalarını Telafi Etme Konusunda Ne Kadar Ciddi?


Bin Ali Yıldırım’ın Bağdat’a Ziyareti/Ankara Hatalarını Telafi Etme Konusunda Ne Kadar Ciddi?

Türkiye Başbakanı Bin Ali Yıldırım’ın Bağdat’a gerçekleştirdiği ziyaret, bazı Türk yetkililerin Ankara’nın Suriye konusundaki politikalarını eleştirdiği bir dönemde gerçekleşti ama şimdi önemli olan konu Türkiye’nin geçmişteki hatalarını düzeltme konusunda ne kadar ciddi olduğudur.

Tesnim Haber Ajansı - Rey El-Yevm Gazetesi, gazetenin baş editörü Abdel Bari Atvan’ın kalemiyle yayımladı yazıda, Başbakan Bin Ali Yıldırım’ın Savunma ve Enerji bakanları olmak üzere kabine bakanlarından oluşan bir heyetle Bağdat’a gerçekleştirdiği ziyarete değindi ve “acaba Türkiye geçmişteki hatalarını ve son derece çelişkili tutumlarını düzeltme konusunda ne kadar ciddi” ifadesinde bulundu.

 

Rey El-Yevm Gazetesindeki Abdel Bari Atvan’ın yazısı:

 

Türkiye’nin Suriye konusunda geri adımı

 

Bu ziyaret Irak ile ilişkileri düzeltme ve Türkiye’nin komşu ülkeleriyle olan ilişkisindeki izolasyondan çıkması çerçevesinde değerlendirilebilir. Aynı zamanda bu ziyaret Türkiye’nin Suriye konusunda geri adım attığı ve bununla birlikte Moskova ile ilişkilerini güçlendirmeye doğru hareket ettiği bir dönemde gerçekleşmiştir.

Bu aşamada, Irak kuvvetlerinin Musul’u İŞİD’in işgalinden kurtarmalarının ikinci aşamasının başladığı bir dönemde İran ve Suriye eksenleriyle çok yakın ilişkileri bulunan Bağdat’ın seçilmesi, Recep Tayyip Erdoğan’ın özellikle şu an El-Bab şehrinde IŞİD ile mücadelede zorlu bir savaşa girmesiyle birlikte, farklı bir şekilde bu eksene katılma kararı aldığını gösteriyor.

Türk kuvvetlerinin El-Bab şehrinde içinde bulunduğu kötü durum

Türk kuvvetlerinin El-Bab’da birçok kayıp verdiği konusu göz ardı edilmemelidir. Öyle ki bu konu Türk kamuoyunda bu savaşın ne kadar doğru ve faydalı olduğu sorularını gündeme getirmiştir.

Erdoğan’ın, Bağdat ile gerginlik yaşanmasına neden olan, Irak’ın kuzeyindeki Başika kampındaki bütün Türk kuvvetlerinin çıkmasını onaylaması, Erdoğan’ın aldığı son kararın bir göstergesidir.

Türkiye’nin Amerika karşısında şiddetli tutumu

Türkiye’nin gergin tutumu hakkında iç ve dış alanda yaşanan gelişmelere ve bunların yansımalarına değinilebilir ve bunlar bölgedeki birçok temel konuda değişimler yaşanmasına neden olmuştur. Bu üç gelişme şunlardır:

İlk olarak: Amerika ve Türkiye arasındaki ilişkilerde daha önce görülmemiş bir şekilde yaşanan gerginlikler, Erdoğan’ın açık bir şekilde Amerika’yı özellikle IŞİD olmak üzere teröristleri desteklemekle suçlaması, NATO’nun IŞİD’e karşı yürütülen savaşta Türkiye’yi bırakması ve Kürt grupların Türkiye’deki saldırılarını arttırması, batı ülkelerinin Irak ve Suriye’deki IŞİD mevzilerini bombalamak için kullandıkları İncirlik Hava Üssünün Amerika uçaklarına kapatılması ihtimalinin habercisi olduğu anlamına gelmektedir.

Konuyla ilgili olarak Türkiye’nin Savunma Bakanı Fikri Işık şu açıklamalarda bulunmuştur: “Herkes İncirlik Hava Üssünün NATO’ya ait olmadığını bilmelidir ve hem bu üssün hem de Türkiye’deki diğer üslerin kullanılması Ankara’nın onayı ile gerçekleşebilir.”

İkinci olarak: Türkiye Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş’un Suriye konusunda Türkiye’nin yanlış bir politika sergilediğini itiraf ettiği beklenmedik açıklamaları dikkat çekicidir.

Bu iki yetkili, Türkiye’nin Suriye’de demokrasi sağlanmasını istediğini ama gerekli siyasi araçları geliştiremediğini ve uygulayamadığını çünkü imkanlarının yeterli olmadığını ve uluslararası toplumun da bu konuda ciddi bir destek sağlamadığını açıkladılar.

Üçüncü olarak: Konu Türkiye’deki iç durum ile alakalıdır. Türkiye’de binlerce çalışan Fetullah Gülen ile bağlantısı olduğu şüphesiyle işten çıkarılmıştır ve yenilerde de altı bin çalışan daha işten çıkarılmış ve olağanüstü hal üç ay daha uzatılmıştır.

Bununla birlikte Türkiye’de bu konuyla ilgili olarak tutuklananların sayısı da 40 bin kişiye ulaşmıştır ve bu kişilerin büyük bir kısmını askeriye mensupları, hakimler ve üniversite öğretim görevlileri oluşturmaktadır.

Türkiye’deki siyasi sürecin gidişatını anlamak için iç içe geçmiş ve birbiriyle bağlantılı olan bu üç gelişmeye dikkat etmek gerekir.

Washington Erdoğan’ın tehditlerini dikkate almıyor

Erdoğan’ın İncirlik Hava Üssünü kapatmakla tehdit ederek kendisine tamamen sırt çeviren Washington’a son mesajını vermek istediği çok açıktır ama Washington’un Erdoğan’ın tehditlerine teslim olması mümkün değildir çünkü IŞİD’e karşı savaşı Türkiye’nin onayı olmadan önce bu üsten başlatmıştır.

Amerika’nın bölge ülkelerinde bulunan askeri üsleri nedeniyle İncirlik onlar için zaruri değildir

Aynı zamanda 2003 yılında Türk parlamentosunun Irak’a saldırmak için İncirlik Hava Üssünün kullanılmasına karşı çıkmasına rağmen, Amerika’nın bu ülkeye saldırıp işgal ettiği dikkate alınmalıdır. Bunun nedeni çok basittir. Çünkü Amerika’nın Katar gibi birçok Arap ülkesinde askeri üssü bulunmaktadır.

Öte yandan Erdoğan, Amerika’nın Kürt silahlı grupları desteklemesinden ve Suriyeli muhaliflere yaptığı gibi onları da silahlandırmasından endişe duymaktadır ve aynı zamanda Amerika’nın iki hafta önce uçak savar füzelerin, tankların ve askeri teçhizatların silahlı gruplara verilmesi yasağının kalkmasını onayladığı yasa ile amacının Suriye ve Irak’ta Kürtler olmasından da korkmaktadır.

Türk siyasetinin sorunu, Erdoğan’ın fazlasıyla çelişkili tutumudur

Erdoğan’ın ve hükümetinin asıl sorunu, Erdoğan’ın siyasi tutumlarında fazlasıyla değişkenlik göstermesi ve önce bir şeye kara verip, aradan kısa bir süre bile geçmeden onun tam tersini yapmasıdır ve bu tutum, onun bölgesel ve uluslararası düzeydeki politikalarında güvensizliğe neden olmuştur. Onun sürekli olarak çeşitli taraflara yaptığı tehditler ve verdiği mesajlar, Erdoğan’ın her zamanki kafa karışıklıklarıdır.

Türkiye Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un Suriye konusunda bu ülkede yaşanan krizin başından itibaren Türkiye’nin siyasi hatalarını itirafları, şu soruyu gündeme getirmektedir, “neden Türkiye politikalarının Suriye’de başarısız olmakla kalmayıp, Türkiye’de terör saldırılarına neden olmasına ve Türkiye’yi mezhepsel ve ırk savaşları olmak üzere iç savaşlara sürüklemesine rağmen altı yıl bu politikada ısrar etti?”

Türk yetkililerinin itirafları her ne kadar geç kalınmış itiraflar olsa da hiç yapılmamasından daha iyidir ve tabii önemli olan, istikrarlı ve ciddi bir şekilde bu hataları düzeltmektir.

En Çok Okunan Dünya Haberler
En Önemli Dünya Haberler
En Çok Okunan Haberler