Yaşananlar Devlete Sızmış Fitnecilerin Çalışmalarının Sonucudur


Yaşananlar Devlete Sızmış Fitnecilerin Çalışmalarının Sonucudur

Mevcut kanıtlar, halkın geçim sıkıntısının, pahalılığın, enflasyonun ve işsizliğin, sadece hükümetin yetersizliğinden kaynaklanmadığını, bunun fitnecilerin 2009 (1388) yılında Amerika- İsrail fitnesinde başarısız olmalarının ardından aldıkları bir sorumluluk olduğunu ve bu görevi, Ruhani hükümetine sızarak takip ettiklerini göstermektedir.

Tesnim Haber Ajansı - Keyhan Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Şeriatmedari, 9 Dey Hamasetinin (30 Aralık) yıldönümü münasebetiyle Reşt şehrinde yaptığı konuşmada şunları söyledi: ‘2009 yılındaki fitne, partilerin savaşıydı ve bu fitnede bütün İslam düşmanları İslam’ı bitirmek için ihtilaflarını bir kenara bırakarak birleştiler ve 9 Dey, Hazreti Ali’nin (as)  Amr Bin Abduved’e vurduğu darbe gibiydi ve sonrasında partilerin savaşı ya da Hendek Savaşı da diyebiliriz, müşriklerin yenilgisi ile sonlandı ve Resulullah (sav) bu darbeyi bütün alimlerin ibadetinden daha hayırlı olarak nitelendirdi.

2009 fitnesi, partilerin savaşından daha kapsamlı ve derindi ve bu fitnede, rejime karşı bütün hareketler, Amerika, İsrail ve İngiltere üçgeninin yönetimi altında teşkilatlandılar ve meydanlara indiler.  Başarılı olacaklarından o kadar eminlerdi ki önceden zaferlerini ilan ettiler. Kastım, oylar sayılmadan önce Musevi’nin zaferinin açıklanması değil, kastım, İran İslam Cumhuriyeti’nin ortadan kaldırılmasıdır ve Mir Hüseyin Musevi seçimlerden bir gün önce Time Dergisine verdiği röportajda üstü kapalı bir şekilde, hatta seçimleri kaybetseler bile rejim değişene kadar halkı sokaklara indirmeye devam edeceklerini söyledi!’

Keyhan Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni, fitne başlamadan önce Amerika ve İngiltere İstihbarat Servislerinin bazı önde gelen üyelerinin, akademik unvanlar altında İran’a geldiklerini ve fitnecilerle gizli eğitim toplantıları düzenlediklerini gösteren belgeler sundu ve fitnenin bütün aşamalarına değinerek şunları söyledi: ‘Bizim gaybdan haber almadığımız çok açık. Bu öngörüler, fitnecilerin ona bağlı olarak hareket ettikleri darbe raporlarına göre yapılıyordu ve fitnecilerin Amerika, İngiltere ve İsrail tarafından istihdam edilen ajanlar olduğu konusunda en ufak bile şüphe kalmıyordu. Netanyahu’nun fitnecileri İsrail’in İran’daki temel sermayesi olarak adlandırması ve Şimon Peres’in “Yeşiller Hareketi İsrail adına İran İslam Cumhuriyeti ile savaşıyor” demesi boşuna değildi. 2009 seçimlerinde sıcağı sıcağına İsfehan’ın Seyyid Camiinde, bu topluluğun bir renk seçecekleri öngörüsünde bulunduk ama hangi renk olduğunu bilmediğimizi söyledik.’

Hüseyin Şeriatmedari, “Radikallerin senaryolarının son perdesi, yenilgiden sonra kaos” başlığı ile yayınlanan Keyhan Gazetesinin 2009 seçimlerinden iki gün önceki sayısının ilk sayfasını göstererek şu ifadelerde bulundu: ‘Bu da fitne formülünün dışarıdan fitnecilere dikte edildiğini gösteren diğer bir kanıttır.’

Şeriatmedari, Musevi ve Hatemi’nin vatan hainliği ile ilgili bir belge sunarak, CIA’de İran masası müdür olan Kenneth Timmerman’ın 11 Haziran 2009’da yani seçimlerden bir gün önce verdiği röportaja değindi. Timmerman bu röportajda şunları söyledi: ‘Yarın İran’da seçim değil, aynı Ukrayna’da yaptığımız gibi yeşil bir devrim başlayacak ve İran’dan sonra sıra Suriye’ye gelecek.’

Hüseyin Şeriatmedari aynı zamanda Michael Ledeen’in söylemlerinin  yer aldığı diğer bir belgeye değindi. Bu belgede, seçim döneminde CIA’in Mir Hüseyin Musevi’nin Ofisi ile olan bağlantısını anlatıyordu.

Keyhan Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni, fitne liderlerinin ihanetini gösteren belgeler sunarak şu ifadelerde bulundu: ’Bu topluluğun, fırsat bulunduğu anda Amerika, İsrail ve İngiltere üçgeninin komutası altında İran İslam Cumhuriyeti ile mücadele etmek için bir kez daha kullanılacağı çok rahat bir şekilde anlaşılabiliyordu. Ruhani’nin hükümeti dikkatsiz bir şekilde bu fitnecileri bazı hassas merkezlerde kullanarak, bu fırsatı onlara verdi.

Daha önce Amerika’dan İran’a ağır yaptırımlarda bulunmasını isteyenler, bu ihanetin ortaya çıkmasının ardından bunu inkâr etme cesareti bile gösteremediler. Bu fitnenin yeni aşamasında, halk için geçim sıkıntısı, pahalılık, enflasyon ve üretim yerlerinin kapatılması gibi sorunlar oluşturmakla görevlendirilip meydanlara indiler. Çok fazla ekonomik bilgiye sahip olmayan bir kişi bile, çok açık bir şekilde, ülkede üretebilecek malların yüklü derecede ithal edilmesinin, üretim fabrikalarının ve merkezlerinin kapatılmasına ve işsizliğin artmasına ya da kaçakçılığın göz ardı edilmesinin, yerli üreticilerin aşağılanmasına, biz yapamıyoruz hatta dışarıdan müdür ithal etmeliyiz dayatmalarına neden olacağını ve bunun kendi gücünü heba etmekten başka bir sonucu olmayacağını bilir. Maalesef ekonomik alanda gerçek dışı açıklamalara, yalan sözlere, bazı yalan iddialara ve sahte istatistiklere şahit olmaktayız ve bu alanda bazı üzücü pasif tepkiler göze çarpmaktadır. Örneğin, “bir şarlatan, fakir köylü bir kadının kartviziti ile 600 adet Porsche ve Benz ithal etti” haberi yayınlandığında, konuyla ilgili yetkililerden biriyle görüştüm ve “Ticaret kartı çıkarmanın birçok zor şartı yok mu, bu olay nasıl gerçekleşir?” diye sordum ve görüştüğüm yetkili bana, adının açıklanmamasını isteyerek, “Biz bu konuyu takip ediyorduk ama falan sorumlu bizi azarladı ve bu konu sizi ilgilendirmez dedi” ifadesinde bulundu.’

Şeriatmedari sözlerine şöyle devam etti: ‘Bu anormallikler önlenemez mi? Bu korkunç hareketler karşısındaki ihmal ve pasiflik, insanları sıkıştırmak ve bir grubun itiraz sesi yükseldikten sonra bu dalgaya binerek bunu rejim aleyhine teşkilatlandırmak için değil mi?’

Keyhan Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni konuşmasının devamında tarihten bir örneğe değinerek şunları söyledi: ‘Hazreti Ali as. Nehrevan savaşında Haricileri ortadan kaldırdı ama onlardan kalan bir grubun düşüncesi İslam Dünyasının düşünürleri tarafından kontrol edilmediği ve serbest bırakıldığı için, daha sonra felakete sebep oldular. İbn-i Mülcem Muradi haricîlerden kalanlar arasındaydı ve İmam Ali’yi as. şehit etti ve Şimr de bu fitnecilerden kalanlar arasındaydı ve Kerbela’da İmam Hüseyin’i as. şehit etti.’

Şeriatmedari, bir gece önce Reşt şehrinin meydanlarının birinde toplanan grup olmak üzere yaşanan son olaylara değinerek şunları söyledi: ‘Bu grupları destekleyen yabancı basın, 2017 seçimlerinde mevcut hükümeti destekleyen medyadır ve bugün Ruhani aleyhine de sloganlar atmaktadır ve tabi bu grubun bilindik fitne liderleri ile işleri yoktur ve onların saygısını korumaktadır!

Geçim sıkıntısı bahanesiyle toplanıldığı yalanına inan az sayıda kişi, slogan atıp çok çabuk bir şekilde dağıldılar ama kalanlar, 2009 yılındaki Amerika-İsrail fitnesinde atılan sloganların aynısını tekrarladılar, “Ne Gazze” “Ne Lübnan” sloganları attılar, bu sloganlar 2009 yılındaki fitnede İmam Hüseyin’in as. Türbesine hakaret eden tekfici teröristleri destekleyen sloganların aynısıydı ve Musevi bu kişileri dindar halk olarak andı ve Hatemi ise bu kişileri destekleyerek, İmam Hüseyin’i as. savunma zahmetinde bile bulunmadı.

Hükümete sızan bu fitnecilerin kovulmasının ve geçim sıkıntılarının çözülmesinin yolu, yerli kapasitelere dayanmaktır ve bunun en doğru açıklaması Direniş Ekonomisidir.’

En Önemli Röportaj Haberler
En Çok Okunan Haberler