Türkiye-Ermenistan Normalleşmesi ve İran Çelişkisi


1991’de bağımsızlığını ilan eden Ermenistan’ı tanıyan ilk ülkelerden biri Türkiye olmuştu. İki ülke arasındaki en büyük sorun 1915 olayları gözükse de Ermenistan’ın Karabağ’daki yayılmacı politikası iki ülke ilişkilerine yeni bir düğüm daha atmıştı.

Türkiye’de AKP hükümetinin iktidara gelmesinden sonra iki ülke ilişkileri, tarihi olayların tarihçilere bırakılması kararına vararak siyasi ve ekonomik ilişkileri geliştirmeye yönelmiştir. 2008 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, göreve yeni seçilen Serj Sarkisyan’ı tebrik etmek fırsatıyla Sarkisyan'a geleneksel tebriklerin ötesine geçen bir mektup gönderdi. İkili ilişkilerin geliştirilmesi temennisini güçlü şekilde dile getirdi. Aynı sıralarda o dönem başbakanı olan Recep Tayyip Erdoğan ile dışişleri bakanı olan Ali Babacan da Ermeni mevkidaşlarına birer iyi niyet mektubu gönderdi. 
Sarkisyan ise, Ankara'daki yeni yönetimin mektuplarına olumlu yanıt verdi. Moskova'ya bir ziyarette bulunan Ermenistan’ın yeni lideri; ekonomi, savunma gibi birçok alanda neredeyse bağımlı olduğu Rusya'nın da onayını alarak Gül'ü, Ermenistan ve Türkiye Milli Futbol Takımları'nın Erivan'da oynanacak maçına davet edeceğini açıkladı.  
İki ülkedeki milliyetçi kesimlerin tepkilerine rağmen karşılıklı olumlu açıklamaların sürdüğü birkaç ayın ardından 6 Eylül 2008'de, ilk kez bir devlet başkanı Türkiye'den Erivan'a gitti. Bir dönüm noktası olan bu günübirlik ziyarette Gül, maçın ardından Başkanlık Sarayı'nda Sarkisyan'la, daha sonra "yapıcı ve olumlu" diye açıklayacağı bir görüşme yaptı. 
Bu ziyaret sonrası ikili ilişkilerde 15 yılın ardından ciddi bir ivme yakalanmış oldu. Türkiye, Ermenistan uçaklarına Türk hava sahasını tamamen açarken yurt dışı temsilciliklerde iki ülke diplomatları, birbirlerinin davetlerine katılmaya başladı. Birkaç ay içerisinde dışişleri yetkilileri 6 görüşme gerçekleştirdiler.
22 Nisan 2009'da Türkiye, Ermenistan ve İsviçre Dışişleri Bakanlıkları ortak bir açıklama yaparak iki ülkenin "kapsamlı bir çerçeve üzerinde mutabık kaldığını, normalleşme için bir yol haritası belirlendiğini" duyurdu.
31 Ağustos 2009'da iki ülke arasında iki adet protokol üzerinde anlaşma sağlandı. Bunlardan biri "Diplomatik İlişkilerin Kurulmasına Dair Protokol" diğeri ise "İlişkilerin Geliştirilmesine Dair Protokol"dü. Bu protokollerin yürürlüğe girmesinden iki ay sonra sınır kapılarının açılması kararlaştırılmıştı. Ne var ki; iki ülke muhalefetinin sert tepkisi dinmek bilmiyordu. Tepkiler artarken Ankara ve Erivan görüşmeleri sürdürdü ve nihayet 10 Ekim 2009'da İsviçre'nin Zürih kentinde protokoller imzalandı. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner'in de katılımıyla, Türkiye ve Ermenistan'ın dışişleri bakanları Ahmet Davutoğlu ve Edward Nalbantyan tarafından protokoller imzalandı. Fakat Ermenistan açısından 1915 olayları Türkiye açısından Dağlık Karabağ meselesi hallolmadığı için ve iki ülke meclislerinin olumsuz tutumları anlaşmanın hayata geçmesine engel oldu. İki ülke arasında rafa kalkan normalleşme girişimleri İkinci Karabağ savaşı sonrası yeniden gündeme geldi.
Türkiye, 2020 sonunda yaşanan ve Ermenistan'ın Dağlık Karabağ'da Azerbaycan'a karşı yenilgisiyle sonuçlanan savaşın hemen ardından Erivan ile ilişkilerin normalleşmesine hazır olduğu mesajlarını vermeye başladı. Üstelik yaşanan savaşta Türkiye Azerbaycan’a büyük çaplı askeri yardımda bulunmuş ve Ermenistan’ın yenilmesine neden olmuştu. Buna rağmen Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan da ülkesinde düzenlenen seçimleri kazanmasının ardından yaptığı açıklamalarda, Türkiye ile önkoşulsuz diyaloğa hazır olduğunu söylemişti.
Bu kapsamda, Ankara-Erivan arasındaki diyalog süreciyle ilgili ilk somut açıklama Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'ndan geldi. Bakanlığının 2022 bütçesi görüşmeleri sırasında TBMM Genel Kurulu'nda konuşan Çavuşoğlu, tarafların normalleşme için özel temsilciler atayacakları bilgisini verdi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 30 Aralık'ta 24 TV'de katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Çavuşoğlu, Ermenistan'la ilişkilerin normalleşmesi için pozitif mesajlar verdiklerini söyledi.
Çavuşoğlu, Rusya aracılığıyla Ermenistan ile normalleşme için özel temsilci atanması teklifi geldiğini ve sonuçta temsilcilerin atandığını belirterek, "Şimdi özel temsilciler kendi aralarında konuşacaklar ve toplantı tarihini belirleyecekler. Henüz daha toplantı tarihi belli olmadı ama ocak ayı içinde olması planlanıyor" dedi.
Çavuşoğlu’nun bu açıklaması sonrası Türkiye eski Washington Büyükelçisi Serdar Kılıç’ı Ermenistan Özel Temsilcisi olarak görevlendirirken Ermenistan da Parlamento Başkan Yardımcısı Ruben Rubinyan’ı özel temsilci olarak atadı ve iki temsilci arasındaki doğrudan ilk görüşmenin 14 Ocak 2022’de Moskova’da yapılması kararlaştırıldı.
İki ülke arasında ilişkilerin tarihi seyri bu şekildeyken Türkiye’nin Ermenistan ile ilişkileri başlatmada öncü ve bu kadar istekli olması dikkatlerden kaçmamaktadır ve akıllara şu soruları getirmektedir.
Türkiye tarihi düşmanı denilebilecek ve sürekli uluslararası alanda 1915 olayları nedeniyle kendine sorun yaratan bir ülke ile ilişki kurmada neden bu denli istekli? Türkiye’nin Ermenistan ile ilişki kurmadaki hedefi ne? Rusya ile iyi ilişkisi olan Türkiye, Ermenistan’la anlaşarak Rusya’ya mesaj mı veriyor ya da ABD ile anlaşıp Rusya’nın Ermenistan üzerindeki nüfuzunu mu kırmayı amaçlıyor? Yoksa Türk dünyası ile bağlantı kurma hayallerinin köprüsü olacak “Turan Koridoru”nu (zengezur) kurmak için Ermenistan ile anlaşmak zorunda mı? 
Ayrıca İran’ın birinci ve ikinci Karabağ savaşında Azerbaycan’ın yanında yer aldığı gerçeğine rağmen İran, Ermenistan’a yardım ediyor yaygaralarını koparan Türkiye medyasının AKP hükümetinin Ermenistan ile ilişki kurmadaki bu girişimlerine tepkisiz kalması neden? Azerbaycan Cumhurbaşkanı ve devlet yetkililerinin İran’ın Karabağ savaşındaki olumlu duruşundan dolayı yaptıkları açıklamalara rağmen İran’ı suçlayan Türkiye’deki bazı merkezler ve Türk medyası AKP hükümetinin Karabağ’ı işgal eden ve masum Azeri sivilleri öldüren Ermenistan’la ilişki kurmasını desteklemeleri neyle açıklanabilir? İran’ı Müslüman bir devlet olan Azerbaycan’a ihanet etmekle suçlayanlar Türkiye’nin anlaşma girişimlerini nasıl açıklayacaklar? İran’ın Ermenistan ile olan ilişkisini ihanet olarak niteleyenler, Türkiye’nin girişimlerini destekleyenler büyük bir çelişki içerisinde değiller mi?