Çin’in Tahran Büyükelçisi, Tahran-Riyad Anlaşmasını Tesnim’e Değerlendirdi


Çin’in Tahran Büyükelçisi Chang Hua, Tesnim’e verdiği özel röportajda; İran-Çin ilişkileri, İran-Suudi Arabistan normalleşme anlaşması, ABD’nin Ortadoğu politikası, doları ticari işlemlerden çıkarma planı ve Ukrayna krizine ilişkin güncel gelişmeleri değerlendirdi.

Tesnim Haber Ajansı- İran ve Suudi Arabistan, yedi yıllık diplomatik kesintinin ardından 10 Mart’ta ilişkileri yeniden tesis etme konusunda anlaştı.

Anlaşma, iki Ortadoğu ülkesinin üst düzey güvenlik yetkilileri arasında Çin Ulusal Halk Kongresi sırasında Pekin'de yapılan görüşmelerin ardından sağlandı.

İran, Suudi Arabistan ve Çin tarafından yapılan üçlü bildiride Tahran ve Riyad’ın iki ay içinde diplomatik ilişkilerin yeniden başlatılması, büyükelçiliklerin ve temsilciliklerin karşılıklı olarak yeniden açılması konusunda anlaştıkları belirtildi.

Çin’in Tahran Büyükelçi Chang Hua, Tesnim’e verdiği özel röportajda; İran-Çin ilişkileri, İran-Suudi Arabistan normalleşme anlaşması, ABD’nin Ortadoğu politikası, doları ticari işlemlerden çıkarma planı ve Ukrayna krizine ilişkin güncel gelişmeleri değerlendirdi.

1-Çin Dışişleri Bakanı Qin Gang, son günlerde Pekin’de bulunan Suudi Arabistanlı mevkidaşı Prens Saud Al Faysal ve İranlı mevkidaşı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile bir araya geldi. İran ve Suudi Arabistan ortak bir bildiriye imza atarak diplomatik ilişkilerin yeniden kurulduğunu resmen duyurdu. İran ile Suudi Arabistan arasındaki diplomatik ilişkilerin Çin'in arabuluculuğuyla yeniden başlaması uluslararası toplumda büyük yankı buldu. Çin hükümetinin bu konudaki politikalarını anlatabilir misiniz?

Çin, İran ve Suudi Arabistan'ın ortak çabalarıyla Tahran ve Riyad'ın Pekin'in ev sahipliğindeki müzakerelerde dikkat çekici sonuçlar elde edildi. O tarihten beri Çin, "Pekin Anlaşması"na uygun olarak İran ve Suudi Arabistan arasında güveni artırma, şüpheleri giderme ve ilişkileri geliştirmeye yönelik yeni adımlar atma konusunda desteğini sürdürdü. Çin Dışişleri Bakanı Qin Gang, 6 Nisan'da Pekin'de İran Dışişleri Bakanı Emir Abdullahiyan ve Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan ile bir araya geldi.
Bu görüşmenin ardından Sayın Qin Gang, İran ile Suudi Arabistan arasında ortak bildiriye imza atılmasına tanık oldu ve iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin yeniden başladığı haberleri hızla yayınlandı ve İran-Suudi Arabistan ilişkilerinde yeni bir sayfa açıldı ve dünyada takdirle karşılandı.
Çin'in Pekin'de İran-Suudi görüşmelerini yürütmek için ana hedefi, barış ve diyaloğu teşvik etmek ve aynı zamanda bölgesel barış ve istikrarı ileriye taşımaktır. Tarih, "böl ve yönet” gibi politikalarla güvenlik sorunlarıyla başa çıkmanın hiçbir zaman doğru yöntem olmadığını defalarca kanıtlamıştır.
Dünyada uzun vadeli barış ve istikrar için uzun vadeli bir strateji şöyle olmalı: Karşı karşıya gelmek yerine diyalog, ittifakın yerine ortaklık ve sıfır toplamın yerine kazan-kazan politikası izlenmeli.
Pekin'de gerçekleştirilen İran-Suudi Arabistan görüşmeleri, küresel güvenlik sorunlarının çözümü için yeni örnekler ve fikirler ortaya koydu. Çin, İran ve Suudi Arabistan'a gerekli desteği sağlamak ve Ortadoğu'da güvenlik ve istikrarın sağlanmasına yardımcı olmak için elinden gelenin en iyisini yapmaya devam edecek.

2- ABD ve bölge dışındaki diğer büyük güçlerin müdahalesi nedeniyle Ortadoğu yıllardır güvenlik sorunlarıyla karşı karşıya kalmıştır. Bu yüzden barış ve huzuru temenni eden Bazı ülkeler barışı tesis etmeye yönelik herhangi bir diplomatik çabayı memnuniyetle karşılıyor. Bunun tersine Çin’in arabuluculuk rolünü sorguya çeken Batı medyası Çin'in sadece kendi enerji güvenliğini sağlamak için arabuluculuk yaptığını iddia ediyor, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Dünya kamuoyunu aldatmaya çalışan ABD ve Batı, tartışmalı konuları manipüle ederek propaganda yapmaktadır. Algı operasyonu, Ortadoğu'da hegemonyasını sürdürmek için her zaman ABD'nin taktik olmuştur. İran ve Suudi Arabistan'ın "Pekin Anlaşması" dünyanın çoğu ülkesi tarafından memnuniyetle karşılanırken, "Çin enerji için Ortadoğu'ya girdi" iddiası Amerika'nın kötü niyetini gösteriyor.
Dış müdahale Ortadoğu bölgesinin güvenlik ve istikrarını zayıflatan ve kötü etkileyen önemli bir faktördür. ABD, Ortadoğu'da ciddi insan hakları ihlalleri ve daha birçok suç işleyerek bölge ülkeleri ve halklarına kalıcı ve onarılamaz zararlar vermiştir. Uluslararası toplumdan, özellikle bölge dışındaki güçlü ülkelerden, Ortadoğu ülkelerinin egemenliğine saygı duymasını ve bölge ülkelerinin iç işlerine karışmamasını istiyoruz; onlardan gerçek çok taraflılığı benimsemesini ve zorbalık yapmak için tefrika yaratmamalarını, Ortadoğu’nun tarihi ve kültürel geleneklerine saygı göstermelerini ve medeniyetler arasında bölünme yaratmamalarını bekliyoruz.
Ortadoğu ülkelerinin iyi bir dostu olan Çin'in bölgede kişisel bir çıkarı yoktur, her zaman gündemdeki sorunların siyasi çözümü için kendini adamıştır ve iyi niyetli ve güvenilir bir arabulucu olmuştur.
Çin, bölge ülkelerinin stratejik bağımsızlıklarını korumaları, dayanışma ve koordinasyonu güçlendirmeleri, dış müdahalelerden kurtulmaları ve Ortadoğu'nun geleceğini hakkıyla ellerine almaları konusunda yılmadan destek vermektedir.

3- Size göre İran ve Suudi Arabistan’ın 7 yıl sonra yeniden diplomatik ilişki kurması bölgeyi nasıl etkileyecek? Çin, Yemen krizi, Suriye-Suudi Arabistan normalleşmesi gibi diğer bölgesel meselelerde de yapıcı rol oynayabilir mi?

İran-Suudi Arabistan ilişkilerinin yeniden tesis edilmesinin üç avantajı vardır: Birincisi, bölge ülkeleri arasındaki işbirliği güçlendirme ve bölgesel gerilimleri azaltma konusunda büyük önem taşıyan bölgesel barış ve istikrarın sağlanması için güçlü bir garantidir. İkincisi, ülkeler arasındaki anlaşmazlıkların müzakere ve istişare yoluyla çözüm için önemli bir model sunmaktır. Üçüncüsü, küresel güvenlik girişimlerini desteklemek ve ortak bir geleceğe sahip bir insan toplumu yaratmak için mükemmel bir model sağlamaktır. Bu, İran ve Suudi Arabistan'ın barışı tesis etmesi için küçük bir adım sayılır, ancak insanlığın çatışmaları giderip, uzlaşıyı ve barışa ulaşması açısından büyük bir adımdır.
Sayın Emir Abdullahiyan ve Faysal, Çin'i üstlendiği rolden ötürü takdir ettiler. İran-Suudi müzakerelerinin Çin’de başarılı bir şekilde yürütülmesini destekleyen iki ülke dışişleri bakanları Çin'e bu önemli toplantıya verdiği güçlü destek için teşekkür etti.
İran-Suudi Arabistan anlaşmasının etkisiyle Ortadoğu bölgesinde diyalog süreci, gerilimi azaltma çabası ve normalleşme görüşmeleri güçlendi. Son dönemde bu bölgede “uzlaşma diplomasisi” sıkça yaşanıyor.
Çin olarak Ortadoğu'da güvenlik ve istikrarın tesis edilmesi, kalkınma ve refahın sağlanmasına katkı sunmaya hazırız.

4- Çin'i en büyük stratejik rakibi olarak gören ABD, Çin'in gücü ve etkinliğini sınırlamaya çalışmaktadır. Batı medyası Çin'in bölgedeki Amerikan etkisinin azalmak için "güç boşluğunu” doldurmaya çalıştığını ileri sürüyor. Batı medyasının bu tür spekülasyonlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çin, bazı ülkelerin iddia ettiği gibi Orta Doğu'da sözde bir "güç boşluğu" olmadığına ve bölgenin geleceğine bölge halkının sahip olduğuna her zaman inanmıştır. Uluslararası toplum, bölge ülkeleri ve halklarının ulusal egemenliğine saygı duymalıdır. Orta Doğu ülkelerinin stratejik ortağı ve yakın dostu olan Çin, bölge ülkelerinin ulusal egemenliğine tam saygı duymakta ve sözde "güç boşluğu" doldurma niyetinde değil ve bölgede jeopolitik çıkarlar gözetmeden yapıcı bir görev üstlenecektir.

5- İran-Çin 25 Yıllık İşbirliği Anlaşması’na ilişkin son gelişmeler nelerdir, bu anlaşmanın hayata geçirilme olasılığını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Geçtiğimiz Şubat ayında İran Cumhurbaşkanı Reisi Çin'i ziyaret etti. Şi Cinping-Reisi görüşmesinde, Çin-İran kapsamlı işbirliği anlaşmasının hayata geçirilmesi konusunda mutabık kalındı ve tarım, ticaret, turizm, çevre, sağlık, kurtarma, kültür ve spor gibi alanlarda bir dizi işbirliği anlaşması imzalandı. İki taraf ayrıca "Çin Halk Cumhuriyeti ve İran İslam Cumhuriyeti Ortak Bildirisi" yayınladı. Çin, iki ülke arasındaki kapsamlı işbirliği anlaşmasını uygulamak için İran ile işbirliği yapmaya hazırdır. 
Çin-İran kapsamlı işbirliği planı bence çok önemli ve geniş bir perspektife sahip. Bu plan, iki taraf arasındaki uzun vadeli işbirliğinin perspektifini ve yolunu belirlemekte ve Çin-İran işbirliğinin geleceği için geniş bir çerçeve sunmaktadır.

6- Çin’in en önemli küresel stratejilerinden biri "Bir Kuşak Bir Yol" projesi birçok ülke tarafından memnuniyetle karşılanmıştır. İran "Bir Kuşak Bir Yol" projesinin hayata geçirilmesine nasıl katılabilir?

İran, ipek yolunun stratejik noktasında yer almaktadır ve geçmişten bu yana ipek yolunda önemli bir düğüm noktası olmuştur. Tarih boyunca Çin ve İran halkları, eski İpek Yolu aracılığıyla ticaret yapmış ve derin dostluklar kurmuşlardır. 2016 yılında Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in İran'a yaptığı başarılı ziyaret sırasında iki taraf kapsamlı bir stratejik ortaklık kurmak amacıyla ‘Tek Kuşak Tek Yol’ işbirliği muhtırasını imzalamıştı.
İki ülke liderlerinin iradesiyle Çin ve İran arasında yürütülen "Tek Kuşak Tek Yol" planının işbirliği potansiyelinin yüksek olduğuna inanıyorum.

7- İran Cumhurbaşkanı Reisi'nin Çin ziyareti sırasında iki ülke arasında bir dizi anlaşma imzalandı. İran ekonomisinin karşı karşıya olduğu sorunlar kısmen bankacılık yaptırımlarından kaynaklanıyor. İran, Rusya ve diğer ülkeler ikili ticarette ulusal para birimleri kullanma konusunda anlaştılar. Çin, İran ile ticarette böyle bir mekanizma oluşturmaya istekli mi?

Hegemonyasını sürdürmek amacıyla tek taraflı yaptırımlar ve müdahaleci önlemlere başvuran ABD yönetimi bazı ülke, kuruluş veya kişilere keyfi olarak yaptırımlar uygulamıştır. ABD, bugüne kadar dünyadaki 40'a yakın ülkeye yasa dışı ekonomik yaptırımlar uygulamıştır. Bu yaptırımlar dünya nüfusunun yaklaşık yarısını etkiliyor.
ABD yönetiminin doları jeopolitik çıkarlarını korumak ve diğer ekonomik sistemlerin gelişimini engellemek için bir baskı aracı olarak kullandığı için dünyanın dolara olan güveni büyük oranda azaldı ve birçok gelişmekte olan ülke ticarette doları kaldırmak istiyor. Ulusal para birimi kullanma ve uluslararası ticarette doları işlemlerden çıkarma süreci hızla ilerliyor.
Bu, ABD’nin doları ekonomik baskı ve jeopolitik oyunların aracı olarak kullanmasının kaçınılmaz sonucudur. Her zaman ABD'nin İran'a yönelik yasadışı tek taraflı yaptırımlarına karşı çıkan Çin, yeni dönemde uluslararası hukuk çerçevesinde İran ile karşılıklı ve faydalı işbirliğini sürdürecektir.

8- Çin'in Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşı durdurmak için arabuluculuk yaptığını düşünüyor musunuz, Ukrayna krizi için çözüm sunacak mı?

Ukrayna krizinin başlangıcından bu yana Çin her zaman tarafsız ve adil bir tavır benimsedi ve barış müzakerelerini destekledi. Pekin geçenlerde savaştaki tüm tarafların meşru endişelerini kapsayan ve uluslararası toplum tarafından tanımlanan “Çin'in Ukrayna Krizinin Siyasi Çözümüne İlişkin Pozisyonu” başlığı planını yayınladı. Ukrayna, Çin'in ateşkes sağlama ve husumetin durdurulması yönündeki çabalarını olumlu değerlendirdi. Pekin ile dostane ilişkilere değer verdiğini belirten Kiev yönetimi, karşılıklı ilişkilerin devam etmesinden yana olduğunu belirtti.
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in davetlisi olarak 20-22 Mart tarihlerinde Moskova’yı ziyaret etti. Dostluk, işbirliği ve barış hedefiyle gerçekleşen gezide Cinping ve Putin, Ukrayna krizi konusunda samimi ve derin bir görüş alışverişinde bulundu.