“Hydro-Apartheid” İsrail’in Filistinlilere Karşı Kullandığı Yeni Silah


İşgal altındaki Batı Şeria’nın su havzasının kapsamlı haritasını çıkaran İsrail rejimi, Filistin’in su kaynaklarının yüzde 85'ini tamamen ele geçirmiş durumda. Siyonist yerleşim bölgelerinde yaşayanlar ise su konusunda "öncelik" sahibi. Buralardaki her Siyonist, bir Filistinli'nin elde ettiği suyun dört katını harcayabiliyor.

Tesnim Haber Ajansı- Siyonist Rejim, Filistin halkına karşı sözde Hydro-Apartheid (Su Ayrımcılığı) adlı yeni bir politika ve güvenlik stratejisi izlemektedir. Bu rejim, Batı Şeria ve işgal altındaki Filistin topraklarının diğer bölgelerinde yaşayan Filistinlilere karşı su silahını bir baskı aracı olarak kullanmaya çalışıyor.

Tel Aviv rejimi, işgal altındaki Batı Şeria'nın Filistin halkından boşaltılması ve bölgedeki yerleşim birimlerinin genişletilmesi sürecini hızlandırmak amacıyla, Filistinlilere karşı ve Siyonist yerleşimcilerin yararına su kaynaklarına erişim konusunda ayrımcı bir politika uygulamaya başlamıştır. Buna göre Batı Şeria'da yaşayan bir Filistin vatandaşının günlük ortalama su tüketimi, İsrailli bir yerleşimcinin tüketiminin dörtte birine denk geliyor.

Filistin Merkez İstatistik Bürosu'nun raporlarına göre işgal altındaki topraklarda Filistinliler için kişi başı günlük ortalama su miktarı 353 litre olarak hesaplandı, ancak Batı Şeria'da yaşayan İsrailli yerleşimciler için kişi başı günlük ortalama su miktarının 900 litre olduğu tespit edildi.

Siyonist işgalcilerin Filistin’ın su kaynaklarının yüzde 85'ini, yani 500 ila 600 milyon metreküp suya denk gelen kısmını ele geçirdiği belirtiliyor. Ayrıca Siyonist yerleşim bölgelerinin yüzde 70'i Batı Şeria'nın doğu havza alanlarında yer alıyor ve Siyonistlerin yaşadığı bölgelerin yüzde 45'i su kaynakları açısından oldukça önemli olan dağlık alanlarında bulunuyor. Su kaynaklarının büyük miktarına el koyan söz konusu yerleşim birimleri  Filistinli çiftçileri tarım arazilerini sulamaktan mahrum bırakıyor.

İşgalci rejimin yetkilileri, Filistin halkının su kaynaklarını yağmalamak için elinden gleni yapıyor; Bu kapsamda Filistinli evlere sağlanan su miktarı azaltılıyor. Örneğin su yönetimi konusunda en üst kuruluş olan Mekorot, işgal altındaki Batı Şeria’da bulunan El-Halil ve Beytüllahim kentleri için günlük su tedarikini ortalama yüzde 25 oranında azalttı. Bu politika tam da turizm sektörüne olan rağbetin arttığı bir dönemde uygulanmaya başlandı; Bunun kentsel kalkınma ve nüfusun artışının önünde engel olabileceği söyleniyor.

Bu bağlamda Tesnim muhabirine konuşan El-Halil şehri Belediye Başkanı Teysir Ebu Suneyne, El Halil halkının içme suyuna erişiminin önemli ölçüde azalmasından duyduğu endişeyi dile getirerek, “Önceki anlaşmalara göre, El Halil sakinlerinin günlük olarak 40 bin bardak su içme hakkı olması gerekirken, şu anda bu rakam 15 bin bardağa düşürüldü. Bence bu asla yeterli değil.” dedi.

Filistinlilerin su kaynaklarındaki yüzde 30'luk azalmanın yarattığı tehlikelere değinen Belediye Başkanı Ebu Suneyne, El-Halil Belediyesi'nin bu insani sorunu çözmek için harekete geçtiğini, ancak gösterdikleri çabaların sonuçsuz olduğunu belirterek, “Gösterilen çabalara rağmen artık sorun çözülmüş değil ve kritik noktaya yaklaştık." ifadesini kullandı.

Filistinliler, Siyonist rejimin, Filistin halkını topluca cezalandırmak için kasıtlı olarak suyu bir araç olarak kullandığına inanıyor. Elbette bu tehlikeli eylemin sonuçları, içme suyu ve evsel kullanım gibi günlük yaşamın temel ihtiyaçlarını karşılayacak su teminindeki krizle sınırlı kalmayacak, daha ciddi risklere yol açacaktır.

Birçok gözlemciye göre İsrail rejimi, Hydro-Apartheid politikasını uygulamakla Filistin tarım ve hayvancılık sektörünü yok etmeyi amaçlıyor ve tarım arazilerini terk eden Filistinlileri işgal altındaki topraklarda işgücü olarak kullanmak istiyor. Böyle bir durumda Filistinliler ucuz işgücü olarak görülür. 

Bu durum, Filistin'in sanayi ve turizm sektörlerine de ciddi zararlar verir. Su sorunu temel ve önemli bir faktör olarak yatırımcıların Filistin altyapısına yatırım yapma konusundaki isteksizliğine neden oluyor.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre Gazze Şeridi'nde evlere verilen içme suyu miktarı da çeşitli nedenlerden dolayı azalarak tehlikeli boyutlara ulaştı. Siyonist İsrail’in, suyun Batı Şeria'ya ulaşmasını önlemek amacıyla işgal altındaki Filistin'in kuzeydoğu bölgelerinde baraj inşa etme politikası benimseyerek yer altı su rezervlerine erişimi engellediği söyleniyor. Filistinlilere kendi topraklarında su çıkarmayı yasaklayan rejim kuyular açarak yer altı su kaynaklarının Gazze Şeridi'ne ulaşmasını engelliyor.

Filistin toprakları için “aşırı su tüketimi uyarısı” yapan uzmanlara göre; su krizi, yakın gelecekte kabus dolu koşullar yaratabilir.