İranlı Diplomat: Suudi Arabistan'la İyi İlişkilerimiz Yemen Krizinin Çözümüne Yardımcı Olabilir


İran Dışişleri Bakanı Kıdemli Danışmanı Ali Asger Haci, ''Suudi Arabistan'la olan iyi ilişkilerimizin Yemen sorununun çözümüne katkı sağlamasını umuyoruz.'' dedi.

Tesnim Haber Ajansı- İran Dışişleri Bakanı Kıdemli Danışmanı Ali Asger Haci, Arapça yayınlanan el Wifak gazetesine verdiği röportajda gündemdeki konuları değerlendirdi.

Suriye Krizi ve Astana Süreci

Ali Asger Haci, Suriye krizine ilişkin; ‘’Suriye, 2011 yılında ülkede yaşanan krizden bu yana dünyanın 60 ila 70 farklı ülkesinden farklı terör gruplarının transferine tanık olmuştur. IŞİD, El Kaide ve Nusra gibi terör örgütleri halen Suriye'deki varlığını sürdürüp ve terör eylemleri yapıyorlar.’’ dedi.

Terörle mücadele sürecinde İran’ın Suriye ve Irak hükümeti ve halkının yanında yer aldığını belirten Haci, ‘’Bu ülkelerde teröristlerin kötü emellerini gerçekleştirmelerine izin vermeyiz. Birçok Arap ve Avrupa ülkesi, bir yandan terör gruplarını güçlendirerek ve diğer yandan askeri operasyonlar yaparak Suriye hükümetini devirmeye çalıştı, ancak hayal kırıklığına uğradılar.’’ ifadesini kullandı.

Suriye görüşmelerine dair Haci, şunları kaydetti:

‘’Suriyeli muhalif grupları ve Şam hükümetinin katılımıyla toplantı yapan ilk hükümet İran İslam Cumhuriyeti oldu. Suriye krizini her zaman diplomatik yollarla çözmeye çalışıyoruz.

Astana ve Cenevre’de yapılan Suriye konulu görüşmelere değinen Haci, Suriye krizinin çözümünde etkili olan girişimin İran’ın da aktif olarak rol gösterdiği Astan süreci olduğunu savunarak, “İran Astan görüşmelerinde temel rol oynadı. Bu arada Birleşmiş Milletler de Suriye krizinin çözümüne yönelik yapılan en önemli toplantının Astana süreci olduğunu kabul etmiştir.” 

Türkiye-Suriye normalleşme süreci

Dışişleri Bakan Yardımcısı Ali Asger Haci, Türkiye-Suriye normalleşme sürecine ilişkin şu açıklamalarda bulundu:

“Türkiye şu ana kadar Suriye'nin kuzeyinde üç askeri operasyon düzenledi ve Suriye topraklarının bir kısmını işgal etti. İki yıl öncesinden bu yana sınır sorunlarına ilişkin iki ülke arasındaki görüş ayrılıkları giderek arttı. Bir ara Astana toplantısını Türkiye ile Suriye arasındaki gerilimin en yüksek seviyeye tırmandığı dönemde Tahran'da gerçekleştirdik. Bu toplantıya Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya devlet başkanı Vladimir Putin de katıldı.

Türkiye ve Rusya liderleri Cumhurbaşkanı Sayın Reisi ile görüşmenin ardından İslam Devrimi Lideri ile bir araya geldiler. Bu görüşmede İmam Hamanei Türkiye'nin Suriye'ye askeri saldırısının Ankara'ya hiçbir faydası olmayacağını ifade etti. Suriye ile Türkiye arasındaki sorunun çözümünün siyasi diyalog olduğu söylenebilir.”

Şu anda Türkiye ile Suriye arasındaki müzakerelerin devam ettiğini anlatan İranlı üst düzey diplomat, savunma bakanları ve güvenlik düzeyinde de görüşmeler yapıldığı belirterek, “Rusya ile birlikte garantör ülke olarak müzakerelerin yürütülmesinden sorumluyuz.” açıklamasını yaptı.

Bu görüşmelerin detaylarına değinen Haci, “Şam hükümeti, Türkiye'den Suriye topraklarındaki askeri varlığını sona erdirmesini istiyor. Türkiye de Suriye sınırlarındaki güvenlik sorununun çözülmesi gerektiğini vurguluyor. İki taraf da haklı ama normalleşme görüşmelerinin iyi komşuluk ve uluslararası hukuk temelinde, iki ülkenin çıkarları ve güvenliği gözetilerek yürütülmesi gerekiyor.

Ayrıca Türkiye'nin güvenlik endişelerinin ortadan kaldırılması ve nihayetinde Türk askerlerinin kuzey Suriye’den çekilmesini sağlamak için Suriye askeri kuvvetlerinin sınırlara konuşlandırılmasına ve sınır güvenliğinin inşa edilmesine yardımcı olmalıyız.” ifadelerini kullandı.

ABD ile Terör Gruplarının Suriye Petrolünü Yağmamla Anlaşması

Suriyeli sığınmacıların ülkelerine dönüşüne dair Ali Asger Haci, şu ifadeleri kullandı:

‘’Türkiye'de 3 milyondan fazla Suriyeli sığınmacı bulunuyor ancak bu inanların geri dönüşü süreci konusunda bazı sorunlar var. Suriye hükümetinin mültecilerin dönüşüne bir itirazı yok ancak dönüşleri için uygun altyapının oluşturulması gerekiyor. Çünkü şu anda Suriye'de sığınmacıların dönüşü için ev, su, yiyecek ve altyapı bulunmuyor. Mültecilere yaşam ortamı oluşturmak için uluslararası toplumun yardım etmesi gerekiyor. Bu alandaki müzakereler kabul edilebilir bir sonuca ulaşılıncaya kadar devam edecektir.’’

ABD’nin Suriye’deki askeri varlığını eleştiren Haci, ‘’Şu anda Fırat'ın doğusunda bulunan ABD güçleri Suriye petrol kuyularının kontrolünü ele geçirdiler. Bilindiği gibi Suriye petrollerini yağmalıyorlar ve bazı Kürt grupların yardımıyla petrolü komşu ülkelere gönderip satıyorlar. ABD’nin Suriye hükümeti ve halkına yönelik baskı için terör örgütleriyle işbirliğini sürdürüyor, bu gizli bir şey değil.’’ değerlendirmesinde bulundu.

Suriye'de ABD İle Askeri Çatışma Gündemimizde Değil

Haci sözlerine şöyle devam etti:

‘’Amerikalıların Suriye hükümetini yıkmak ve kötü emellerine ulaşmak için ellerinden geleni yapt, ancak şu anda askeri anlamda hiçbir şey elde etmedi, bu nedenle ekonomik baskıya başvurmuştur. ABD, ‘Sezar Yasası’ adı altında Suriye hükümetine uyguladığı ağır ekonomik yaptırımlarla aslında Suriye milletini yok etmeyi amaçlıyor.

Şam hükümeti her zaman Amerikan güçlerinin ülkeden geri çekilmesini ve ülkenin iç işlerine karışmaması gerektiğini vurguluyor, ancak ABD’liler baskı ve ekonomik abluka yoluyla krizi tırmandırmayı hedefliyor. Onlar Suriye'yi güvensiz hale getirmek için Kürtleri de araç olarak kullanıyor.’’

El Wifak muhabirinin, ‘’Bölgede Amerikalılarla doğrudan bir çatışmaya tanık olur muyuz? sorusuna Haci, ‘’Amerikalılar tüm taraflara baskı yapmaya devam ediyor ancak bu konuda her zaman başarısız oldular. Suriye'de ABD ile askeri çatışma gündemimizde değil ve meşru konumumuzu savunuyoruz.’’ yanıtını verdi.

İranlı diplomat, Suriye’nin Arap Birliği'ne yeniden girmesine ilişkin, ‘’Arap dünyasının Suriye'ye yönelik politikalarını gözden geçirerek ederek Şam’a karşı olumlu tavır almasını ve Suriye'nin Arap Birliği'ne geri dönmesinden mutluluk duyuyoruz. Elbette Amerikalılar ve Avrupalılar normalleşme sürece karşı çıkıyor ve özellikle Suriye-Katar ilişkilerinin normalleşmesi yolunda engeller yaratmaya çalışıyorlar. Suriye konusunu Katarlı yetkililerle defalarca görüştüm, ancak şu anda Katar'ın davranışında herhangi bir değişiklik görmüyoruz ve Katar'ın da tavrını değiştirip Şam’la normalleşmeye katılmasını umuyoruz.’’ yorumunu yaptı.

Siyonist İsrail’in Suriye Saldırıları

Siyonist İsrail’in Suriye’ye yönelik devam eden saldırıları hakkında Ali Asger Haci, ‘’İsrail saldırgan bir rejimdir ve varlığını sürdürmesi istikrarsızlığa, savaşa, çatışmaya ve güvensizliğe bağlıdır. Öte yandan Suriye hükümeti direnişe geçmişte olduğu gibi destek vermeye devam etmekte, dolayısıyla Siyonistlerin en önemli önceliği direniş hattını kırmaya çalışmaktır. Onlar Suriye'yi istikrarsız hale getirmek için tüm çabalarını sarf ettiler ama hiçbir şey elde edemediler, bu yüzden Suriye'de hava ve füze saldırılarını sürdürüyorlar.’’ ifadelerini kullandı.

Suriye ve İran'ın Siyonistlerin saldırılarına yönelik olası tepkisine ilişkin "Uluslararası toplumu İran'ın sabrının eninde sonunda sona ereceği konusunda defalarca uyardık. Şunu belirtmek isterim ki, İsrail'in saldırdığı mevzileri hedef almak zorunda değiliz. Biz İsrail'le baş etmenin yollarını biliyoruz, Siyonistler de bizim onlarla baş edebilecek kapasitede olduğumuzu çok iyi biliyorlar.’’ dedi.

Rusya’nın Suriye Tutumu

Ukrayna savaşının Rusya’nın Suriye tutumunu etkileyip etkilemediği soruna Haci, ‘’Ruslarla doğrudan temas halindeyiz ve onların Suriye'ye yönelik davranışlarında somut bir değişiklik görmedik. Onlar siyasi düzeyde İsrail'in saldırılarının uluslararası hukuka aykırı olduğuna ve bölgesel güvenliği ihlal ettiğine inanıyorlar. Elbette ki bu saldırılara yönelik yazlı açıklama ve siyasi kınama yapmaktan daha fazlasını yapmalarını bekliyoruz, çünkü onlar da Suriye'de varlık gösteriyorlar ve onlardan bu konuda daha güçlü bir tepki bekliyoruz.’’ cevabını verdi.

Terörist Gruplar Konusunda Direnişin "B" Planı

Suriye'nin kuzeyindeki gelişmelere değinen İranlı üst düzey diplomat, şunları söyledi:
‘’Şu anda İdlib bölgesinin bir bölümünde terör grupları bulunuyor. İdlib'deki terör gruplarının silahsızlandırılıp bölgeyi terk etmeleri konusunda mutabakata varıldı ama ne yazık ki bu anlaşmalar şu ana kadar hayata geçirilmedi.
Nusra Cephesi, İdlib ilinde defalarca terör eylemi düzenledi veya sızma girişiminde bulundu. Rusya ve Suriye ordusu da onlara karşı operasyonlar düzenledi ancak bu bölgede geniş çaplı bir operasyon olmadı. Sorun diyalog yoluyla çözülmüyorsa sahada operasyon yapmaktan başka çare yoktur.’’

Yemen'deki Durum Endişe Verici

Suudi Arabistan'ın ev sahipliğinde, Yemen'de barış sürecini ilerletmeye yönelik yapılan görüşmeleri memnuniyetle karşıladıklarını belirten Haci, ‘’Uluslararası toplum nihayetinde Yemen'deki krizin çözümünün askeri olmadığı ve ülkenin sorunlarının siyasi diyalog yoluyla çözülmesi gerektiği konusunda ortak bir anlayışa vardı. Arap Koalisyonu 2015 yılında bu görüşe sahip değildi ve Yemen krizinin 3-4 ay içinde bitirebileceğini sanıyordu. Onlar bu ülkede kanlı savaş başlattı ve Birleşmiş Milletler'in resmi istatistiklerine göre 377 binden fazla insan öldü.’’ diye konuştu.

Ali Asger Haci, İran ile Suudi Arabistan arasında varılan anlaşmanın üzerinden 5 ay geçtiğine dikkati çekerek, ‘’Barış müzakerelerin sonuçlanacağını bekliyorduk ancak bu sürecin tamamlanmadığını ve ertelendiğini gördük. Ateşkesin uzatılmaması nedeniyle her an savaş ihtimali artırıyor. Bu bölgedeki durum kırılgan ve biz de Birleşmiş Milletler gibi endişeliyiz.

İran İslam Cumhuriyeti'nin en önemli endişelerinden biri de Yemen'in bölünmesidir. Ne yazık ki bölgedeki bazı devletler Yemen'deki ayrılıkçı grupları desteklemeye çalışmaktadır. Bu da sorunları ve kaygıları artırır ve Yemen milleti ve geleceği için olumsuz sonuçlar doğuracaktır.’’ ifadelerini kullandı.

Dışişleri Bakanı Kıdemli Danışmanı, BM Genel Kurulu marjında Fars Körfezi'ne kıyısı olan 8 ülkenin katılımıyla düzenlenen Yemen konulu toplantıyı memnuniyetle karşıladı ve ‘’Bölge devletlerini bir araya getiren her türlü girişimi memnuniyetle karşılıyoruz, bölge ülkeleri toplanıp sorunları adım adım çözmeli ve Fars Körfezi bölgesinde kapsamlı güvenliğe doğru ilerlemelidir.’’ açıklamasını yaptı.

Yemen halkının abluka altında tutulmasından uyduğu üzüntüyü de dile getiren Haci, Yemenlilerin son derece zor koşullarda yaşama tutunmaya çalıştığını söyledi.

Suudi Arabistan'la İyi İlişkilerimiz Yemen Krizinin Çözümüne Yardımcı Olabilir

Dışişleri Bakan Yardımcısı Haci, Tahran-Riyad ilişkilerini değerlendirerek, ‘’Suudi Arabistan'la ilişkilerimiz daha da iyi olacağına inanıyorum ve bu ilişkilerin sadece iki ülke çıkarlarının lehine değil, aynı zamanda bölge ve bölgesel güvenliğe, Suriye ve Yemen'deki sorunların çözümüne de yardımcı olabileceğinden eminiz.

Suriye konusunda Suudi Arabistan'la görüşlerimiz birbirine çok yakın ve Yemen konusunda da aynı. Elbette ki, görüşmelerimiz devam etmelidir. Bu arada Yemen'e siyasi ve manevi desteğimiz sürüyor. Suudi Arabistan'la olan iyi ilişkilerimizin sorunların çözümüne katkı sağlamasını umuyoruz.’’ şeklinde konuştu.