Trump’ın Colani Yaptırımlarını Kaldırma Hedefi / ABD ve İsrail’in “Yeni Suriye” Kabusu

Tesnim Haber Ajansı - Filistinli önde gelen analist ve Rai el-Yum gazetesinin genel yayın yönetmeni Abdülbari Atvan, elektronik gazetenin yeni başyazısında, Suriye Geçici Hükümeti Başkanı Ebu Muhammed el-Colani (Ahmet eş-Şara)’nin ABD’ye yaptığı ziyareti ve ABD Başkanı Donald Trump ile planlanan görüşmesini ele aldı. Atvan yazısında şöyle dedi: “Trump ile daha önce Ebu Muhammed el-Culani adıyla tanınan Ahmed el-Şer’ arasında Beyaz Saray’da yapılması beklenen bu görüşme, yalnızca Suriye devleti ve onun Arap, milli ve İslami mirası için değil, tüm bölge için de büyük bir dönüm noktası olabilir.” 

Trump ve Netanyahu’nun Colani ile ‘Yeni Suriye’ Kabusu 

Atvan, Trump’ın Siyonist rejimin denetimi altında şekillendirmekte olduğu “Yeni Suriye”nin, hızla normalleşme anlaşmaları çerçevesine katılmaya ve işgalci Siyonist rejimle yakın bir ittifak kurmaya doğru ilerlediğini vurguladı.

Bu sürecin, geçici Suriye hükümeti ile Siyonist liderler, aralarında işgalci rejimin Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun da bulunduğu isimler, arasında yapılacak güvenlik anlaşması ve bir toplantı ile başlayacağını, bu toplantının zaman ve yerinin ise Beyaz Saray’daki Culani-Trump görüşmelerinde kararlaştırılabileceğini belirtti.

Filistinli analist ayrıca, tüm bu adımların ABD’nin Colani’yi terör listelerinden çıkarması ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Suriye’ye yönelik yaptırımları kaldırma kararının eş zamanlı olarak gerçekleşmesinin tesadüf olmadığını söyledi. Etvan’a göre, böylesine hızlı bir gelişme, Siyonist rejimle ilişkilerin normalleşmesinin çok ötesinde, ciddi bir bedel ödenmeden mümkün olamazdı.

Makalenin devamında, Suriye’nin bu adımlar karşılığında ödemesi gereken bedelin, Siyonistlerle normalleşmenin yanı sıra, ülkenin Şam merkezli ve doğu bölgelerinde şubeleri bulunan, kuzeyde Ömer üssü ve güneyde Tanf bölgesinde, büyük bir Amerikan askerî üssüne dönüştürülmesi olduğunu belirtti. Bu üslerin, Irak, Ürdün ve Suriye arasındaki sınır üçgenini kontrol etmesi planlanıyor.


Siyonist işgalcilerin Suriye’deki Golan Varlığı Ve Ülkenin Bölünmesine Giden Süreç 

Yazının devamında şu ifadelere yer verildi: “Colani yönetiminin iktidara gelmesinden sonra şekillenmekte olan ‘Yeni Suriye’, kuzey, güney, doğu ve batı olmak üzere dört bir yanında yabancı askerî üslerle dolu bir ülkeye dönüşmüştür. Kuzeyde Rus ve Türk üsleri, doğu, güney ve Suriye’nin merkezinde ise Amerikan ve İsrail üsleri bulunmaktadır. Bu durum, Suriye’de neredeyse tamamen egemenliğin ortadan kalktığını ve belki de ülkenin etnik ve mezhepsel hatlar boyunca mevcut toprak bölünmesini meşrulaştırma yönünde atılmış büyük bir adım olduğunu göstermektedir. Bu adımlar, Netanyahu’nun planları doğrultusunda, Ortadoğu’nun sınırlarını, kimliğini ve şeklini yeniden düzenleme hedefiyle yürütülmektedir.”

Rai el-Youm gazetesinin genel yayın yönetmeni Abdülbari Atvan, “Amerika Birleşik Devletleri, Suriye’nin başkenti Şam’ın kalbinde yer alan el-Mezze havaalanında bir hava üssü inşa etme kararının, geçici Suriye hükümeti ile İsrail arasında öngörülen ve aslında yakın zamanda gerçekleşmesi beklenen güvenlik anlaşmasının uygulanmasını denetleme ve sürdürme amacı taşıdığını iddia ediyor.” ifadelerini kullandı.

Atvan’a göre, şu anda Siyonist askerler, Suriye’nin güneyindeki ‘askerden arındırılmış bölgelerin’ büyük bölümünü kontrol altında tutuyor. Bu güçler, söz konusu bölgelerde serbestçe hareket ediyor, çok sayıda güvenlik kontrol noktası kurmuş durumda ve Suriyeli sivillerin giriş-çıkışlarını denetleyip onları arıyorlar.
Bütün bunlar herhangi bir sınırlama olmaksızın gerçekleşiyor ve geçici Suriye hükümeti bu duruma karşı hiçbir tepki göstermiyor.

Trump’ın Colani Yaptırımlarını Kaldırma Ve Suriye Halkına Yönelik Yaptırımları Sürdürme Hedefi 

Atvan, yazısının devamında şunları söyledi: “Bunun yanı sıra, Siyonist askerler istedikleri zaman Suriyeli vatandaşlardan herhangi birini özgürce suikastla ortadan kaldırabiliyor. Bu aşamada ortaya çıkan önemli soru şudur: Amerikalıların, Suriye halkını aç bırakmak amacıyla tasarladığı Caesar Yasası yaptırımları, yeni Suriye rejiminin Amerikalılara ve Siyonistlere verdiği tüm tavizlere rağmen neden hâlâ yürürlüktedir?”

Makalede şöyle devam edildi: “Bir ülkenin cumhurbaşkanı ve bakanına yönelik yaptırımlar kaldırılırken, bu ülkenin 26 milyon vatandaşı, ki büyük bir kısmının durumu öncekinden çok daha kötüleşmiş ve günlük ekmeğini bulmakta dahi zorlanmaktadır; neden hâlâ yaptırım altında kalıyor? Beyaz Saray tarafından desteklendiği söylenen bazı kurumların, Caesar Yasası yaptırımlarının kaldırılması için Kongre üzerinde baskı oluşturduklarına dair raporlar bulunmaktadır.”

Yazının yazarına göre, Caesar Yasası yaptırımlarının kaldırılmasını isteyen taraflar arasında sivil toplum kuruluşları ve önde gelen Amerikalı şahsiyetler yer alıyor. Bunların başında, “Yeni Suriye”yi ziyaret eden ve onun liderliği tarafından sıcak şekilde karşılanan Suriyeli-Amerikalı haham Henry Yusuf Hamra bulunuyor. Hamra, gerçekleştirdiği tüm görüşmelerde yaptırımların kaldırılmasının, sinagogların ve Yahudi mezarlıklarının yeniden inşasına yol açacağını vurgulamıştı. Ancak, bu girişimlerin yakın zamanda yaptırımların kaldırılmasıyla sonuçlanacağına dair herhangi bir işaret bulunmamaktadır.

Abdülbari Etvan ayrıca, iktidardaki Cumhuriyetçi Parti ve muhalefetteki Demokrat Parti’den önemli sayıda Kongre üyesinin, Suriye’ye yönelik yaptırımların tamamen kaldırılması konusunda oldukça temkinli davrandığını ifade etti. Onlara göre, mevcut Suriye yetkililerinin iktidarda kalma kabiliyeti, kapsayıcı bir yönetim kurma vaadini yerine getirme, azınlıkları koruma, din özgürlüklerini güvence altına alma ve herkes için adaleti sağlama konularında ciddi şüpheler bulunmaktadır.
Makalede şu vurgular yer aldı: “Gerçekte Amerikalıların bugün Suriye konusunda yaptığı şey, metni önceden hazırlanmış, tamamen senkronize edilmiş bir sahnelemeden ibarettir. Biz dâhil pek çok kişinin en çok korktuğu nokta, aşamalı olarak yürütülen bu hassas Amerikan-İsrail planının Suriye’yi doğrudan bir Amerikan-İsrail vesayeti altına sokması ve bunun da ülkenin, Sykes-Picot anlaşmasına benzer biçimde birkaç bağımsız ya da özerk bölgeye bölünmesinin önünü açmasıdır.”
Filistinli analist yazısının devamında şu değerlendirmede bulundu: “Eminiz ki, 8000 yıllık tarihleri boyunca Filistin ve halkını savunmak için Siyonist rejime karşı dört savaş yürütmüş ve bu rejimin tüm işgalci komplolarına direniş göstermiş olan asil Suriye halkı, bu defa da bu terörist, ırkçı ve ayrılıkçı Amerikan-İsrail planını kabul etmeyecektir. Suriye halkı, hangi fedakârlıklara katlanmak zorunda kalırsa kalsın, bu düşman komplosuna karşı direnişini sürdürecektir.”

Atvan, makalesinin sonunda şunları yazdı:
“Siyonist işgal rejimi çöküşün eşiğindedir ve Gazze, Lübnan ve Yemen’deki hiçbir hedefine ulaşamamıştır. Gazze’ye yönelik soykırım savaşına destek veren Amerika da bugün ‘New York tsunamisi’ (New York belediye seçimlerinde Zahran Mamdani’nin zaferine atıfla) karşısında değişim sürecine girmiştir. Siyonist-Amerikan hegemonyasından kurtulma süreci derinleşmekte ve hızlanmaktadır; zaman her şeyi net biçimde ortaya koyacaktır.”