Tesnim Haber Ajansı- Laricani, “Biz ve Batı; Ayetullah Hamanei Görüş ve Düşüncelerinde” başlıklı konferansta, İran Televizyon ve Radyosu Merkezi’nde gerçekleşen, yaptığı konuşmada şöyle dedi:
“‘Güç yoluyla barış’ sloganıyla ABD’nin yönettiği Batı’nın yaklaşımını bugün her zamankinden daha iyi anlıyoruz. Son yıllarda Batı, özellikle ABD, barışı güç egemenliği aracılığıyla kurmayı hedefliyor. Daha önce Batı, bilim ve fikir hürriyetine dayandığını iddia ederken, iki dünya savaşıyla sonuçlandı. Bugün ise uluslararası ilişkileri açıkça güce bağlamış durumda.”
Laricani, İran-Batı ilişkilerinin tarihsel kökenine işaret ederek, bu ilişkinin ekonomik, siyasi, kültürel ve askeri boyutlarıyla birlikte uluslararası ilişkilerin en dalgalı örneklerinden biri olduğunu ifade etti.
Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri, bu ilişkiyi beş tarihsel döneme bölerek değerlendirdi: Birinci dönem, antik çağdır, İran, güçlü bir medeniyet olarak Hahamanşi ve Sasani dönemlerinde yönetilirken, karşı yakada Yunan ve Roma medeniyetleri hüküm sürmüştü. Söz konusu dönemlerde bu iki büyük medeniyet, dünya güçlerinin odak noktalarını oluşturmuştu.
Laricani: “Ancak o dönemde İran’ın sağlam siyasi ve askeri gücü nedeniyle Batı, hiçbir zaman İran üzerinde kalıcı bir egemenlik kuramadı. Aralarında savaşlar olsa da, bunlardan hiçbiri Batı’nın İran’a kalıcı bir üstünlük sağlamasıyla sonuçlanmadı.”
Daha sonra Kacar döneminin ardından Pehlevi döneminde İran’ın “tarihinin en kara çağında” olduğunu ifade eden Laricani, bu dönemin “ülkenin bağımsızlığını kaybetmesiyle birlikte İran’ın zayıflık içinde Batı ile kurulan dengesiz ilişkiler dönemi” olduğunu söyledi.
Laricani şöyle devam etti: “İran Devrimi’nden sonra İran’ın diğer ülkelerle ilişkilerinin temelini, ülkenin menfaatlerinin gözetilmesi oluşturdu. Bu çerçevede Doğu ile ilişkilere öncelik verildi, ancak Batı ile ilişki tamamen kopmadı. İran liderleri, Batı’ya karşı bir kin beslememiştir; ancak Batı’nın sürekli olarak İran’a karşı kriz yaratma ve sorun çıkarma politikasını izlediği açıktır. Onların İran-Irak Savaşı’ndaki tutumu, İran’ın bağımsızlığını yok etme çabalarının bir kanıtıdır.”
Laricani ayrıca, İslam Devrimi Önderi’nin Batı ve ABD’ye yönelik uyarılarını, Batı’nın egemenlikçilik eğiliminin bir yansıması olarak değerlendirdi ve şöyle konuştu: “İran, diğer ülkeler üzerinde egemenlik kurmayı amaçlamaz; aynı zamanda hiçbir ülkenin İran üzerinde egemenlik kurmasına da asla izin vermez.”
Sözlerini şöyle tamamladı: “Günümüz dünyasında bağımsız yaşamak kolay değildir. ABD Başkanı, bağımsız ülkelerin başlıca düşmanıdır. Batı ile ABD, müzakereleri bir ‘teslimiyet aracı’ olarak görür. ABD ve Siyonist rejim, savaşa belirli bir hedefle girdi; ancak birkaç gün sonra bu hatayı anladı. İslam Devrimi Önderi’nin savaş günlerindeki taktiksel kararı, sahayı kökten değiştirdi. Önderin stratejik planı, İran halkının direnci ve birliğiyle birlikte zaferin anahtarı oldu. Bugün halkın siyasetçilere beklentisi şudur: Gereksiz açıklamalarla ve yanlış duruşlarla bu birlik ve direnç zarar görmemelidir.”