Tesim Haber Ajansı-Türkiye’nin coğrafi konumu, kaderini her zaman sınır ötesi çatışmalarla iç içe kılmıştır. Bugün Ukrayna savaşında Ankara; İstanbul ve Çanakkale boğazlarının, Karadeniz ve Akdeniz'in stratejik hesaplaşma sahalarına dönüştüğü karmaşık bir oyunun merkezindedir. İzmit bölgesinde Rus yapımı "Orlan-10" tipi bir İHA'nın bulunması, çatışmanın Türkiye’nin hayati güvenlik alanlarına sızdığının somut bir göstergesidir.
Stratejik Denge mi, Güvenlik Boşluğu mu?
Ankara, son üç yılda hem Moskova-Kiev arasında arabuluculuk yaparak hem de Rusya ile ticari ilişkilerini sürdürerek ikili bir diplomasi yürütmeyi başardı. Ancak Rusya kimliği net olan İHA'ların Türk hava sahasında tespit edilmesi şu soruyu doğuruyor: Ukrayna savaşının operasyon sahası kademeli olarak Türkiye'ye mi kayıyor?
Akdeniz'de, Ukrayna cephesinden 2.000 kilometre uzakta bir Rus tankerinin hedef alınması, Kiev ve müttefiklerinin strateji değişikliğine işaret ediyor. Bu tür operasyonlar menzili uzun İHA'lar için gelişmiş üsler gerektirir; bu noktada Kıbrıs’taki ve Türkiye'nin güney kıyılarındaki İngiliz askeri varlığı dikkat çekmektedir. Moskova bu olaylarla Ankara'ya şu mesajı veriyor: "Ya hava ve deniz sahandaki kontrolünü güçlendirerek üçüncü tarafların suiistimalini engelle ya da Ukrayna çatışmasının dolaylı bir parçası olduğunu kabul et."
Savunma Sistemlerindeki Çelişki
Türkiye için bu senaryo oldukça risklidir. Eğer bu İHA'lar Kiev yanlısı güçlerce gönderilmişse, bu Türkiye'yi Rusya ile doğrudan çatışmaya çekme hamlesidir. Eğer bizzat Rusya tarafından gönderilmişse, bu Ankara'nın hava savunma sistemindeki zafiyetine yönelik bir uyarıdır. Rusya'dan alınan S-400 sistemlerinin bu basit İHA'ları tespit edip düşürmekteki koordinasyonsuzluğu, Moskova'yı geniş çaplı bir çatışmada Türkiye'nin hava sahasında güçlü bir rakip olamayacağı konusunda ikna edebilir.
Ekonomik Riskler ve Boğazlar Meselesi
Daha sert senaryolarda İstanbul Boğazı'nın Rusya'ya kapatılması her iki ülke için de felaket olur. Bu durum Rusya'nın askeri lojistiğini kısıtlayabilir ancak Rusya'nın dünya pazarına açılan hayati tahıl ve ticaret yolunu keser. Moskova'nın böyle bir karara tepkisi askeri düzeyde olabilir. Ankara, Batı'nın pozisyonunu desteklemenin bedelinin nükleer bir güçle doğrudan çatışma riski olup olmadığını iyi hesaplamalıdır.
Ankara İçin Üç Olası Senaryo
Mevcut Stratejinin Hassas Ayarlarla Devamı: Ankara, Moskova'ya karşı net bir cephe almadan denetim sistemlerini güçlendirmeye çalışır. Ancak savunma sistemlerindeki mevcut boşluklar bu senaryonun başarısını zorlaştırıyor.
Kademeli Olarak Batı'ya Yönelme: Rusya'nın baskıları ve Akdeniz'deki saldırılar Türkiye'yi denge politikasından vazgeçirip NATO ile tam uyumlu bir cepheye itebilir. Bunun bedeli ise Rusya ile ekonomik bağların kopması ve askeri gerilimdir.
Normalleşme ve Gerilimi Azaltma (Arabuluculuk): Türkiye'nin tercih ettiği bu senaryoda, Ankara arabuluculuk rolüyle Moskova ve Kiev'i müzakereye ikna etmeye çalışır. Bu, Rusya'nın bazı stratejik kazanımlarının zımnen kabulünü gerektirse de Türkiye için güvenli bir çıkış yoludur.
Ukrayna savaşı Türkiye için adım adım bir krize dönüşüyor. İzmit'teki İHA ve Akdeniz'deki saldırı şayiaları birer tesadüf değil; Türkiye'nin bu savaşa sanıldığından daha derin dahil olduğunu gösteren uyarı levhalarıdır.
Abolfazl Ajalli - Tesnim Haber Ajansı Türkiye Uzmanı